Oyları ve yorumlarınızı bekliyorum. :)
New York'un gürültülü caddelerinden ders çalışmak için uygun yer aradığım zamanlarda bulduğum ve müptelası olduğum kafede oturmuş defalarca okuduğum, her defasında geçmişe savrulduğum kitabı sil baştan okuyordum.
Yarın evleniyorum Murat!
Bir başkasının kadını olmadan önceki son gecem bu...
Biraz dertleşelim mi?
Biliyorum, çok kızdın bana.
Veda bile etmeden çekip gitmekte haklıydın.
Son sözlerinle, Bursa'ya gelin gideceğime Amerika da evlenip oraya yerleşmeyi göze almamı yadırgamıştın.
Bunu senin için yaptığımı söylesem inanır mısın bana?
Unutma, sen de kabul etmiştin; imkânsız aşktı bizimki.
Asla bir araya gelemeyecektik!
İçindeki son umut kırıntılarını yok etmeden, benden vazgeçip kendi düzenini kuramayacaktın.
O kırıntıları söküp atmalıydım ki, yollarımız bir daha kesişmemek üzere ayrılabilsin...
İşte bunu yaptım ben Murat!
Başka türlü kurtulamayacaktın sevdamdan.
İndireceğim ağır darbenin şiddetini hafifletecek bir yol aradım.
Buldum da: Gözlerden uzak bir yerde,bir yabancıyla evlenmek!
Kabul etmelisin ki, burnunun dibinde bir başka Türk ile evlenmeme dayanamazdın.
Söylemiştim sana, ölesiye bir aşk yok aramızda.
Onun yüreği senin kadar sevmiyor beni.
Benim yüreğimse çoktan vazgeçti kendinden...
Sen ne düşünürsen düşün, aşkımıza ihanet ettiğime inanmıyorum ben.
Sessiz sedasız hayatından çıkıyorum yalnızca...
Hoşça kal MURAT!
Özgürsün Artık...
Fedakârlık mıydı bu korkaklık mıydı? Seneler geçmişti. Her sene okurdum bir kitabı bu sorunun cevabını bulabilmek için? Bulabilmiş değildim henüz. Aşkının mutluluğu için aşkından vazgeçen bir kadın da olabilirdi aşkı tüm zorlukları göğüslemeye yetmeyecek bir korkak da. Bilmiyordum. Bu hayatta bildiğim tek şey aşk acıdan başka bir şey getirmezdi.
Aşk gözyaşı ve acıdan ibaret bir zehirdi. Başta muhteşem gelirdi, damara yayıldıkça zevk alırdın. Sonra... Uykusuz geceler, dökülemeyen ya da fazla dökülen gözyaşları, içinde ukde kalan sözler ve peşini bırakmayan acılar... Okuduğumuz romanlardaki mutlu sonlar sallamadan ibaret. İnsanlar yaşadıkları acılara rağmen bir dala tutunmak ister. Bu yüzden kitaplar mutlu sonludur. İnsanlar olmayacağını bile bile kanar bu yalana. Güldüm. Aslında ne kadar aciziz değil mi? Hayata tutunmak için yalanlarla kandırıyoruz kendimizi. Umudumuz bir insanın kaleminden çıkacaklara bağlı. Ben de böyleyim, karşıda kitap okuyan takım elbiseli de iki yüz metre ilerideki parkta köpeğini gezdiren teyze de. Başımı iki yana sallayıp kahvemden bir yudum aldım ve okumaya devam ettim.
"Elindeki kitap..." Duyduğum Türkçe kelimelerle şaşkınlıkla başımı kaldırdım. "Gözlerindeki hüznün tercümesi gibi." Ona bakmaya devam ettim. Kahverengi gözleri samimiyetle parlıyordu. Yuvarlak yüzü, kirli sakalı hem sevimli hem yakışıklı bir imaj çiziyordu. Yarım saattir karşımda oturan adamdı. O da benim gibi geldiğinden beri kitap okuyordu. "Oturabilir miyim?"
"Buyurun oturun." Dedim kahvemin sonunu içtim. "Ben de kalkıyordum." Dedim ve arkama bakmadan yürüdüm. Ben Elisa Elif Sözer, pembe gözlükleriyle ölüp simsiyah doğan kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR KOKUSU (Tamamlandı)
Ficción GeneralDram kategorisinde 24. Sırada- 14.05.2018 Kitapları mesken tuttum ben. Kaçtım. Yüreğimdeki ağırlıklardan kaçtım. Sahte gülüşlerden kaçtım. Seviyorum diyen yalancılardan kaçtım. Kitaplara sığındım. Hayal dünyasının temiz yalanlarını gerçek dünyanın p...