Bölüm 13
Bir Sene Sonra
Pedalları daha hızlı çevirirken çığlık attım. Yakalayacaktı şimdi. Bisikletimin kornasına basıp kahkaha attım. Şimdi düşecektim. Parkın yakınında rezil olacaktım çoluk çocuğa.
"Gelme bak!" desem de geleceğini adım gibi biliyordum. İstese beni çoktan yakalardı yıllardır düzenli egzersiz yapıyordu adam bunun getirileri elbette fazlaydı. Eve doğru yönlendirdim bisikletimi. Her tarafımdan ter akıyordu. Tabi ben Ekin Bey kadar spor yapmıyordum. Evimizin sokağına yaklaştığımda bağırdım: "Sona kalan ütüleri yapar!"
"Ah, hayır!" diye bağırdığını duyunca kahkaha atıp daha da hızlandım ve evin önünde durdurdum bisikleti. Kollarımı havaya kaldırdım. "Evet!" bağırıp bisikletimden indim ve bisiklet parkına koydum bisikletimi. Ellerimi dizlerime koyup hızlı hızlı nefes alıp verdim. Bacaklarım titriyordu. Terlerim yere damlıyordu.
"İyi misin?" diye sordu Ekin. Sen ne ara geldin ya? Doğruldum. Kalbim çok hızlı çarpıyordu. Ciğerlerim yanıyordu ve kulaklarım zonkluyordu. "Ben sana dedim bu kadar yüklenme diye." Omuz silkip sırıttım.
"İki aylık ütü birikti. Ben yapamazdım. Başak hiç yapmaz zaten." Dedim. Gözlerini kıssa da eğlendiği her halinden belliydi. Tabi ki ona yardım edecektim ama çoğunluğu o yapacaktı. Beni de kendisiyle birlikte spora sürüklemeden önce düşünecekti evin işlerini.
"Adımı mı duydum?" diyerek bahçeye çıktı Başak. Sanki camdan dikizlediğini fark etmedik Başak. Çocuk çocuk oyunlara ne gerek var? Her anımızı gözetleyip annesine muhbir oluyordu.
"Yemedik kardeşim." Dedi Ekin. Sırıttım. Kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekince kolumu beline doladım. Başak ise suratını numaradan assa da gerçek hüzün çok nadir uğruyordu evimize artık. "Terini üşüteceksin." Diye fısıldadı bana. Ona baktım. Gözleri yıldızlar kadar parlaktı.
"Sen şuna ter kokmuşsun git yıkan demiyorsun da." Dedim. Kısacık güldü. Yanaklarında oluşan gamzeler ona çok yakışıyordu. Adam benden güzeldi ya! Olacak iş değil! Onun kollarından sıyrılıp eve girdim. Salondaki sehpanın üstünde abur cubur sergisi açılmıştı sanırım.
"Başak! Löp löp yağ kampanyasına mı soktun kendini?" diyerek seslendim Başak'a. Ben merdivenleri çıkarken o da bana yanıt verdi.
"Malum dönemdeyim canım ben! Uğraşma benimle!" Gülerek odama girdim. Telefonu yanıma almamıştım. Giyecek kıyafetlerimi hazırlarken telefonumdaki bildirimlere baktım. İşle alakalı bilgi mesajlarını okurken aileminkileri duştan sonraya bıraktım ve hızlıca duş aldım. Telefonu yanıma aldıktan sonra aşağı indim.
"Ağabey, annem Emre konusunda çok endişeli. Bir arasan Emre'yi, benim sözümü dinlemiyor." Başak neyden bahsediyordu? Yanına oturup cipsten aldım. Elime vurup kendine sakladı cipsini.
"Ararım birazdan. Ne yapmış gene?" diye sordu Ekin. Kaşları çatılmıştı. Annesine, daha doğrusu ailesine bir şey olduğu zaman kaplan kesiliyordu Ekin. Masanın üstündeki çaydanlık ve demlikten kendime çay doldurup çayımı yudumladım.
"Motor yarışına gitmiş." Dediğinde Başak, donakaldım. "Yasal yarış değil." Dediğinde ellerimin uyuştuğunu hissettim. Motor ailelerimizin üstüne sinen karabasan gibiydi. Motor sevdasına bulaşan acı çektirmeden, zarar vermeden duramazdı.
"Sikeyim onun yapacağı işi!" dedi Ekin. Duyduğum cümleyle gözlerim kocaman açıldı. Bırak küfrü, argo kelime bile söylediğini duymamıştım şu ana kadar. O kadar şaşırmıştım ki ağzım beş karış aralanmıştı muhtemelen. "Ne istiyor anlamıyorum? Bir derdi mi var? Anlatsın! Bir isteği mi var? Söylesin! Sanki onu sevmeyen bir ailesi var, onu dinlemeyip, onu yargılayan bir ailesi var!" Dediğinde yumruk yemiş gibi oldum. Ciğerlerimi hızlıca hava doldurup yavaşça nefesimi verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR KOKUSU (Tamamlandı)
Ficción GeneralDram kategorisinde 24. Sırada- 14.05.2018 Kitapları mesken tuttum ben. Kaçtım. Yüreğimdeki ağırlıklardan kaçtım. Sahte gülüşlerden kaçtım. Seviyorum diyen yalancılardan kaçtım. Kitaplara sığındım. Hayal dünyasının temiz yalanlarını gerçek dünyanın p...