Şoka girmiştim. Ekin buradaydı, benim evimde, tam karşımda. Ve daha önce görmediğim bir vaziyetteydi. Gözleri öfkeden çakmak çakmaktı, gözlerinin altı çökmüştü ve tam tabirle burnundan soluyordu. Kahretsin!
"Senin ne işin var burada?" diye fısıldadım. Etrafıma bakındım ardından. Babam ya da ağabeyim görürse... Eniştem görürse! Ben tekrar aynı ithaflara katlanamazdım.
"Asıl senin ne işin var burada?" dedi öfkeyle. Allah'ım lütfen görmesin! Lütfen kimse görmesin! "Kimseye haber vermeden çekip gitmek ne oluyor ha?" Bana doğru bir adım attığında önüne geçtim. Ne yapıyorsun sen?
"Bak babam evde, ağabeyim evde. Eniştem de burada. Tamam, hatalıyım özür dilerim ama şimdi olmaz." Dedim. Beni dinlemedi bile. "Sonra anlatacağım lütfen git!"
"Elisa bu kim?" Annemin sesiyle gözlerimi kapattım. Bitmiştim ben. Bu kez asla toparlanamayacaktım. Ekin'e baktım yalvarırcasına, umursamadı. Beni umursamayacak kadar öfkelenmişti. Arkamı döndüğümde annem, ablam ve yengem bize bakıyordu.
"Bu Bey Ekin." Dedim. Benim neyim olduğunu soracaklardı. Sen benim neyimsin Ekin? "Başak'ın ağabeyi." Dedim. "Benim de değerli bir arkadaşım." Dedim. Ona baktığımda çenesinin seğirdiğini gördüm, hemen annemlere baktım.
"Buyur çay iç evladım." Dedi annem. Hayır!
"Bence aşağıda konuşun." Dedi ablam. "Biz sizi görmedik." Dedi ve bana göz kırptı. Rahatlayarak nefesimi verdim.
"Kızım ağabeyin..."Kapıyı kapatıp Ekin'in elinden tuttum ve aşağı indim. Kollarımı göğsümde bağlayıp ona baktım. Arkası bana dönüktü.
"Beni ne duruma düşürdüğünü görüyor musun? Ağabeyim görse, babam görse... Aram daha yeni düzelmişken bu düşüncesizliği nasıl yaparsın?" dedim sinirle. Bana öyle bir dönüşü vardı ki bir adım geriledim anında.
"Ben mi düşüncesizlik yapıyorum? Başak ağlayarak aradığında kafayı yedim! Sana bir şey oldu sandım. İşi bırakıp geldim. Şehirde seni fellik fellik aradım! Bir not bırakmak bu kadar mı zor? Ulan diyorum tamam oldu, düzeldi, bizimle bir bakıyorum evde yoksun! Aklımı kaçırıyordum! Senin bana bunu yapmaya hakkın ne?" Sesinin yüksek çıkması mahalleden geçenleri duraksatıp bize bakmalarına neden olmuştu.
"Sesini yükseltme herkes bize bakıyor." Dedim. Kaşları derince çatıldı.
"Bana söyleyeceğin şey bu mu?" diye bağırdı bu sefer. "Milleti umursamayan kız birdenbire mahalle kızı mı oldu?" Gözlerimi kapatıp biraz sakinleşmeye çalıştım. "Beni yoruyorsun Elif!" Yüreğim ağırlaştı. Sesinin tükenmişliği beni sarsmıştı. Her şeyime razı olduğunu söyleyen adam sözünden caymıştı anlaşılan.
"Git o zaman!" diye bağırdım ben de. "Git! Keyfimden yapıyorum sanki! Her yaptığımı yüzüme çarpıyorsun. Bir senedir gösterdiğim çabayı bir kalemde siliyorsan hemen şu anda git! Şimdiye kadar yaptığım her şeyin suçlusu ben olabilirim ama bunun değilim. Aklıma gelir gelmez aradım zaten. Tamam, haber vermeliydim ama ne yaşadığımı bilmeden böyle üstüme gelemezsin!" dedim ona. Sinirle güldü.
"Yaptığın şeyler sana yapıldığında hoşuna gitmiyor değil mi?" dedi Ekin. Ne söylüyordu böyle? "Sen insanları sürekli nedenlerini sorgulamadan yargılarsın, sürekli onlara ithamlarda bulunursun ama bunu sana kimse yapamaz. Bana açıklamak zorundasın Elif Sözer! Neden hiçbir şey söylemeden kayboldun?" Ben bu ithamları hak etmiyordum. Beni dinlemiyordu, sürekli suçluyordu. Benim tanıdığım Ekin bu değildi.
"Sen benim babam mısın kocam mısın? Sana ne diye hesap vereceğim?" diye bağırdım ona. Tokat yemişçesine irkildi.
"Ben senin kendine bile itiraf etmeye korktuğun sevdiğin adamım Elisa!" dedi. Bu sefer irkilen ben olmuştum. "Ama bu kadar yeter. Bundan sonra hiçbir şey önüne hazır gelmeyecek. İstiyor musun? Çabala!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR KOKUSU (Tamamlandı)
Fiksi UmumDram kategorisinde 24. Sırada- 14.05.2018 Kitapları mesken tuttum ben. Kaçtım. Yüreğimdeki ağırlıklardan kaçtım. Sahte gülüşlerden kaçtım. Seviyorum diyen yalancılardan kaçtım. Kitaplara sığındım. Hayal dünyasının temiz yalanlarını gerçek dünyanın p...