(WattpadMysteryTR okuma listesinde)
🪷 Netflix tadında gizemli bir roman...
●●●
O güneşli gün bittiğinde ertesi sabahın bir çıkışı yoktu. Her şey tek bir gecede yıkılmış ve yakılmıştı. Güneş, o günden sonra bir daha hiç doğmamıştı Payam'a.
Payam...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm Müziği: Fleurie, Sirens
🪷
Çağatay Turan Sezer / Birkaç Saat Önce
Günün belirli saatlerinde on kişilik askeri Birlikleri fiziksel sınava tabii tutuyorduk. O saatlerin biriydi. Kolumdaki dijital saatime baktım merakla. Hilâl'in telefonu suratıma çat diye kapatmasının üzerinden üç saat geçmişti, öğlen saatleriydi. Güneş en tepede olsa da hava gayet serindi. Askerler elimde tuttuğum kronometre ile yarışıyor ve parkuru kısıtlı zamanda tamamlıyorlardı.
"Düzgün tut tüfeğini, Fazıl!" diye bağırdım adama. Neredeyse düşürecekti.
"Emredersiniz komutanım!" Kronometreye çevirdim başımı. Yarım saniyesi dolmuştu bile ve yolu vardı.
"Hilalciğin senin pastaneye gitmiş. Ziyaret etmeye ne dersin?" Arkamdan gelen keyifli sesle bir anda dikkatim dağıldı. Hilal'in benim pastanemde ne işi vardı?
"Devam edin!" diye bağırdıktan sonra arkama dönüp Gece'ye baktım. Ciddi miydi? Ciddiydi. Elini ince beline koymuş bilmişlikle gülümsüyordu. Dudaklarımı düz tutmaya çabaladım ama Hilâl pastaneme neden gitmişti?
Başımı sorgulayıcı bir şekilde yatırıp yer elmasına yaklaştım. "Benim pastane derken?" diye sorduğumda garip garip yüzüme baktı. Rüzgârda savrulan saçlarını kulağının arkasına alarak kollarını bağladı göğsünde.
"Fıstık Pastanesi'ne gitmiş belli ki. Beni arayıp nerede olduğunu sorduğuna göre seni istemiyor. Bence yanına gitmelisin," dediğinde elimle gitmesini işaret ettim. Gece ve çeşitli zırvalıklarıyla uğraşamazdım şimdi. Canının sıkıldığı ve hedef olarak beni seçtiği duruşundan belliydi. Hatta yüzündeki kurnaz sırıtıştan.
"Gececiğim işine bak, belanı benden bulma sonra," diyerek önüme döndüğümde Gece inada bindirmeye meraklı gibi peşimden geldi.
"Ozan'la tartıştıklarını biliyorum, arkadaşım diye demiyorum ama fazla fedakâr bir aptaldır. Sen daha onu tanımıyorsun. Ona git ve evlenme teklifi et," deyince anlık bir öfkeyle arkama dönüp Gece'nin kolundan tuttum ve onu buradan iyice uzaklaştırdım.
Birisi duysa önün alamazdık bunun ve her yerde konuşulurdu. Tüm bu ihtimalleri geçtim, derdi neyse lafı dolandırmadan söylese daha iyi olurdu.
"Ne saçmalıyorsun Allah aşkına Gece? Düzgün konuş yoksa komutanın olduğumu hatırlatacağım!" diye fısıldadım dişlerimin arasından.
Gece tüm tehditlerimi umursamadan kaşlarını havaya kaldırdı ve omzunu kurtardı sakince. Yok, dalga geçmiyordu bu kız... Yeterince ciddiydi ama ben de yeterince ciddiydim.
"Tamam, kabul çok tersten anlattım o yüzden böyle tepki verdin. Bak bir planım var," diyerek benden biraz daha uzaklaştı ve elini alnına siper edip yüzüme bakmaya devam etti.
