LOTUS BİRLİKLERİ 🪷 8. BÖLÜM

689 43 11
                                    

Bölüm Müziği: Lee Seong Gu, Empire | Crush, Love You With All My Heart

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Müziği: Lee Seong Gu, Empire | Crush, Love You With All My Heart

🪷

Zühre Hilal Altındağ

İncecik bir çizgideydim. Hayatımın film şeridi gibi gözümün önümden geçtiği o evredeydim hatta. Yaşadıklarım, yaşayamadıklarım ve yaşamak istediklerimin hepsi zihnimde tekerrür ederken ensemden tutan sımsıkı bir el asla kafamı kaldırmama müsaade etmiyordu. Boynum kırılacaktı sert tutuşu yüzünden. Hayatımda belki de ilk kez silah sesinin o kulaklarımı sağır eden sesini işitmiştim. Kalbim dörtnala koşarken neyin içine düştüğümü sorguluyordum sürekli. Ne yapmıştı Turan? Adam mı öldürmüştü? Karşımızda duran motosikletliyi öldürmüş müydü? Terörist miydi yoksa bize saldıran? Eğer öyleyse buna daha fazla ne kadar katlanabilirdim bir fikrim yoktu.

"Gitti mi?" dedim nefes nefese. Eli ensemdeki şalımdan çekildi ve sırtımda durdu. Kafamı kaldırmaya korkuyordum ama nefes de alamıyordum.

"Gitti..." dedi durgun bir sesle. Ben hiçbir ses duyamamıştım ama. Kafamı yavaş yavaş kaldırırken bacaklarım tir tir titriyordu. Korkuyla Turan'a döndüğümde karşımızdaki yolda hiç kimse yoktu. O, yola ve sokak lambalarının cılız ışığına öylece bakıyordu. Gözlerimi kırpıştırdım karnımdaki ağrı ile. Saniyeler içinde o kadar stres yaşamıştım ki karnıma vurmuştu bütün sıkıntı.

"Kimdi peki?" dedim alnımı torpido gözüne yaslayarak. Vücudum baştan aşağıya korkuya hapsolmuştu. Bu yaşadığım yüreğime inme gibi inmişti. Turan hiçbir şey demedi ve elini sırtımdan çekip direksiyonu kavradı sakince. Karnım, çok ağrıyordu ve soğuk soğuk terler döküyordum. Her baktığım yerde az önceki şeyleri tekrar tekrar yaşıyor, içimi karanlık hislerle dolduruyordum.

Turan, onca sessizlikten sonra, "Araba değiştireceğiz," diyerek gaza bastığında bir anda arkama yaslandım ve hızla geçtiğimiz yollara baktım.

Arabayı sürerken çok sakindi ve onun bu sakinliği garip hissettiriyordu. İşin vahametini zihnimde kavrarken yüreğime serpilen korkuyla Turan'a döndüm yeniden. Keskin yüz hatları yola odaklanmış, yolu yarıp geçmek istercesine her saniye daha da hızlanıyordu. Midem bu hıza dayanamayıp şiddetle bulanırken kasıklarımdaki sancı ile kıvranmaya başlamam çok sürmedi. Arkama yaslanıp gözlerimi kapattım ve sakinleşmek için nefes egzersizleri yaptım. Hızın bütün bedenimi ele geçirdiğini hissediyordum.

"Yavaşlar mısın?" dedim çekingen bir sesle. Turan yavaşlamadı. Sürmeye devam ederken parmağımla şalımın kenarlarını hemen düzelttim ve başımı cama çevirdim. Sokakları incelemeye bile fırsat bulamadan geçip giderken dar bir yola girdik ve Turan işte o zaman biraz yavaşladı. Sönük bir caddeye geldiğimizde karanlık bir yere girdi araba ve Turan arabanın güçlü farlarını yakıp kontağı kapattı.

"İn arabadan, şu gri olana geç," dedi emrivaki bir sesle.

O kadar mesafeli ve soğuktu ki yüzümü buruşturup çantamı sırtlandım ve arabanın kapısını açtım. Şu anda onunla didişemeyecektim. Gerçi benimle alay edip didişen de bu adam mıydı emin değildim artık. O çocuk gibi adam gitmiş yerine buzdan bir heykel gelmişti. Ben bunları düşünürken bacaklarımdan aşağıya bir titreme beni esir almıştı ve bahsettiği gri arabayı göremiyordum.

Yavru Vatan Payam ( I ~ II ~ III )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin