LOTUS BİRLİKLERİ 🪷 27. BÖLÜM

264 20 0
                                    

Bölüm Müziği: Kim Hyun Do, Revenge From Now On | Kang Mi Mi, Quiet War

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Müziği: Kim Hyun Do, Revenge From Now On | Kang Mi Mi, Quiet War

🪷

5 Kasım 2023

Çağatay Turan Sezer

Kasım ayı Payam'da sert ve soğuk geçerdi. O soğuk sanki memleketimize işlemişti bu yıl. Sadece üşümüyordu insanlar, aynı zamanda soğuk bir savaşa giriyorlardı rüzgârların beraberinde. Bir şeyler patlamak üzereydi. Bu defa patlayacak şey bir bomba değildi. Ya binlerce silah patlayacaktı ya da gerçek bir savaş patlak verecekti dünyada. Çok az kaldığını havayı perdeleyen kara kara bulutlardan anlayabiliyordum.

Size de oluyor mu bu bilmem. Gökyüzü ne zaman gri bulutlarla kaplansa, gün ışığımız kesilse içimdeki bir yerler de eş zamanlı bulutlanıyordu. Karanlık hisler çöküyordu yüreğime. Hiç olmadık şeyler düşünüp nefes almaya çalışıyordum. Sanki o bulutlar gelmiş de boğazımı sıkmış gibi oluyordu. Soğuk havada terliyordum damla damla. Şimdi ülkemiz, vatanımız terliyordu. Canımızı uğruna vermek istediğimiz vatanımız görünmez bir uçurumun kenarındaydı. Adım atsak düşer miydik bu hiçliğe bir fikrim yoktu ama adım atsak düşmeme ihtimalimiz de vardı. İşte bu iki seçeneğin arasında sıkışıp kalmıştık.

Ya adım atıp düşecektik ya da adım atıp daha ileriye gidecektik.

Gece boyu süren toplantıdan sıfır uykuyla çıktığımda yalnızca bir saat uyuma iznimiz olmuştu. Aylar sonra ilk defa yenice uyanıyordum bu odada. Hilal'i en son uykuda bıraktığımdan beri hala beni aramamıştı. Aklım onda olsa da şu anda eve gidemeyeceğimi bildiğimden içimdeki endişeyi hiç yapmayacağım bir şeyle sıkıştırıp bastırmıştım. Bir mektupla. Bunu klişe bulurdum ancak bazen hiç çareniz kalmıyordu ve hiç yapmam dediğiniz şeyi yaparken buluyordunuz kendinizi.

Hilal'ime yazdığım satırları bitirip kâğıdı katladım ve buradaki boş dolabıma yerleştirip sıcak bir duş aldım. Kendime geldikten sonra kamuflajımı giyinip ortak alana çıktım. Plan dâhilinde bir aksaklık olmazsa 7 Kasım'da operasyona çıkacaktık. Bugünse Levent denen haysiyetsiz herifin ve diğer tutukluların sorgusu olacaktı. Bizim tim ikili gruplara ayrılarak sorgulara girecekti. İlk kişi elbette Levent'ti. Şu anda alt kattaki parmaklıklarda tutukluydu. Perişan halde sonunu bekliyordu.

Ortak alanda yalnızca Efe ve Şafak vardı. Diğerlerinin sorguda olduğunu biliyordum zaten. Koltuğa oturup Şafak'ı dürttüm parmağımla.

Yüzüme bile bakmadan, "Hı?" dedi mırıltıyla. Okuduğu her ne dosyası ise diğer sayfasına geçti.

"Yağmur'un durumu ne? Gizem başında mı?" dediğimde bana bakmadan kafasını salladı.

"Evet, ben sorguya gidiyorum," diyerek dosyayı kapattı ve ayaklandı. Onunla birlikte ben de ayaklandım.

"Özgür'ü gördünüz mü?" dedim birinin cevap vermesini umarak. Odada değildi çünkü. Onunla birlikte Levent'in sorgusuna girmemiz gerekiyordu. Efe kafasını kaldırıp bana cevap vereceği esnada omzuma aldığım darbeyle Özgür'ün hemen arkamda olduğunu anladım. Kolunu omzuma atıp varlığını yeterince hissettirdi.

Yavru Vatan Payam ( I ~ II ~ III )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin