LOTUS BİRLİKLERİ 🪷 22. BÖLÜM

308 20 0
                                    

Bölüm Müziği: Jung Sae-Rin, I Promise To Protect You Forever | Sofia Carson, Come Back Home | Yıldıray Gürgen, Cevdet İkilem

🪷

Sanat Ardal

Kafamdan geçirdiğim bebe mavisi kazağımın eteklerini belimden aşağıya serbest bırakıp içine giydiğim gömleğimin yakalarını düzelttim seri bir şekilde. Altıma buz mavisi boyfriend kotumu giymiştim ve beyaz çoraplarım kirlenmek için hazırız dercesine bileklerimde sırıtmakla meşguldü. Nedense bugün kapüşon ya da şapka takmamı hatta maske takmamı dahi istemiyordu Özgür. Sorun olup olmayacağı konusunda biraz endişeliydim ama o istemiyorsa demek ki sıkıntı da olmayacaktı.

Pikniğe gidecektik bugün ve gerçekten hayatımda hiç sorun yokmuş gibi piknik kombini yapmamı istemişti benden. Bir de ne renk giyeceğimi sormuştu. Bir an bu sorusuyla bocalasam da aklıma hiç giymediğim, dolabımda eskiyen mavi kazağım gelince mavi giyeceğimden bahsetmiştim. Uzun zamandır siyah ya da gri giyinmekten içimin sıkıldığını da mavi renk giydiğimde anlamıştım.

Dağınık uzun saçlarımı önce taradım sonra da salık bırakmayı tercih ederek yüzüme gelen kısımları tel tokayla toparladım. Ufak baget çantama gerekli eşyaları doldurduktan sonra odamdan çıktım. Başımı sola çevirdiğimde koridorun sonundaki Amerikan mutfağı görebiliyordum. Mutfakta piknik sepeti hazırlayan Özgür halinden gayet memnun gibi duruyordu. Hala bir ismi olmayan sevimli köpeğimizle kendi kendine konuşarak bir şeyler halletmeye çalışıyordu ve köpek de ona eşlik ediyordu. Telefonun ekranına iki kere tıklayıp tarihe baktım. 15 Ekim'i gösteriyordu takvim yaprakları. 15 Ekim 2023 bir Pazar günü... Bugün mutlu hissediyordum ve bugünü unutmak istemiyordum.

Güçlü bir sesle, "Hazırım ben!" diyerek mutfağa girdiğimde Özgür'ün üzerinde bisiklet yaka beyaz bir tişörtü vardı. Omuzlarına ise benim kazağımın rengindeki penye hırkasının kollarını bağlamış, altına bol kesim krem rengi bir pantolon giymişti. İç çekerek onu süzmeyi kestim ve piknik sepetine eğilip elalarıyla buluşturdum mavi harelerimi. Hiç askere benzemiyordu böyle. Daha çok fazlasıyla havalı bir CEO'dan halliceydi. Belki biraz da üniversite hocalarına benziyor olabilirdi ama asker olmanın uzağından yakınından veya yöresinden geçmiyordu.

"Ne kadar yakışıklı olmuşsunuz böyle komutan," diyerek ellerimi tatlı tatlı arkamda birleştirdiğimde Özgür hiç durmadan beni kendine çekip yanağımdan kokumu içine çeke çeke öptü. Soluğum kesildi sanırken gözlerimiz yeniden birleşti ve yaşamanın tadına vardım. Keşke her günümüz böyle olsaydı... Onunla böyle sıradan günlerimiz olsaydı.

Ela gözleri koyulaşarak dudaklarıma arsız bakışlar atarken arada mavilerimle de buluşuyordu. "Bu renk sana haddinden fazla yakışıyor bir tanem," derken bir eli saçlarıma uzandı. Tutkuyla bana daha çok yaklaşırken göğüs kafesim parçalanmak üzere gibiydi. Onun eşim olduğu bilinci ile andan kopuverirken beni gerçekliğe sürükleyen köpeğin güçlü havlaması oldu. Gözlerimi araladığımda Özgür'le gülüşmeye başladık. Köpek ufak patileri ile kollarımıza tutunmuş çipil çipil bize bakarken oldukça sevimliydi.

Özgür oflayarak uzaklaştı benden. "Bu bana ortak çıkıyor bak!" dedi oyunbaz bir sesle. Omuz silktim ve Özgür'den uzaklaşıp aramıza girmeye çalışan köpeğimi sevdim hunharca. Çok sevimli olmasının yanı sıra bir de böyle engelleri vardı.

"O yavru bir köpek sadece. Abartma! Çok sevimli hem, tipe bak..." diyerek tüylerini tarumar ederken aklıma gelen isimle duraksadım. Denizin tanıdık dalga sesleri kulağıma çalındı. "Deniz," dedim köpeği sevmeye yeniden başladığımda. Özgür anlamayarak arkamdan sarıldı belime.

Yavru Vatan Payam ( I ~ II ~ III )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin