LOTUS BİRLİKLERİ 🪷 21. BÖLÜM

317 20 1
                                    

Bölüm Müziği: Yıldıray Gürgen, Milli Mücadele

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Müziği: Yıldıray Gürgen, Milli Mücadele

🪷

Çağatay Turan Sezer

Bir kadına aşık olmakla bir vatana aşık olmak aynı şeymiş. Çoğu zaman hissettiğimiz farklı duygulara aşk diyoruz ama bu öyle bir şey değil. Aşk, evini yuvanı bulmakmış. Aşk, memleketine geldiğinde yaşadığın o rahatlama hissiymiş. Aşk; vatanı kurtarmak, savaşı bitirmekmiş. Birini sevmek ona saygı duymakla başlarmış ya da bazen tam tersi olurmuş. Hiç ihtimal vermezdim bu duyguları tadacağıma. Özgür, aşkı en doruklarında yaşarken, yaptığı hatalarla bazı zamanlar ben utanırken şimdi kardeşimle aynı yollardan geçmek, işte buymuş, dedirtiyor bana. Utanç değil, büyük bir gururmuş aşkın için yaptığın fedakarlıklar. Onun için binlerce hatayı arka arkaya yapabilirdim sanki. Çünkü Hilal demek vatan demekti. Vatan demekse Hilal demekti... Onunla ilk evlendiğim saniyelerde nasıl oluyorsa her şeyden emindim. Ondan başkası olmayacaktı. Olamazdı. Ve bir şekilde kader bizi o odada bağlamıştı. İlk tanıştığımız an nasıl da görememiştim o düğümü?

Hilal tam çaprazımda bir öğretmen edasıyla tahtaya yazıp çizerek bir şeyler anlatıyordu ama ben konuya odaklanamıyordum bir türlü. Az önceki yaşadığımız anın içinde hapsolup kalmıştım. Benden başka tutunacak bir dal ararken yine bana tutunmasında kalmıştım. Sıkı sıkı sarıldığımız anda kalmıştım dakikalardır. O kadar uzun zaman boyunca hayal etmiştim ki ona sarılmayı, öpmeyi şimdi bu hayalim gerçekleştiği için benden mutlusu olamazdı. Ailem vardı ama bir aile daha bulmak, mucizeymiş. Ve ben o mucizeye sahibim artık.

"Pişt..." Gece'nin dirseğiyle karnımı dürtmesi beni düşündüklerimden çarçabuk sıyırmayı başarmıştı. İrkilerek soluma döndüm ve ne var dercesine kafamı salladım. Gece, ince dudaklarına sinen sinsi gülümsemeyi daha da büyüttü ve Hilal'e bakıp bana döndü. Bakışlarında bir yılanlık vardı bu kadının. Burnuma hiç güzel kokular gelmiyordu. "Hayırdır? Sen sanki başka bir alemde yaşıyormuşsun gibi..." dediğinde gözlerimi devirerek Hilal'e döndüm büyük bir keyifle. Konuya tam odaklanmış Özgür'le bir şey hakkında konuşuyorlardı lakin ne konuştuklarını anlayamıyordum.

"Kim bu?" diye hayıflandığını işittim Efe'nin. Konuya girmenin tam vaktiydi sanırım. Gece'den başka türlü kurtulamazdım yoksa.

"Köstebek mi?" dediğimde Efe dalgın bir edayla bana dönüp kafasını salladı. Aramızda bir köstebeğin varlığını Şafak sayesinde öğrenmiştik fakat kim olduğunu çözememiştik. Hilal'in çözebildiği bir şey varsa o da bilinmeyen numaraydı.

Hilal tahta kalemini bir kenara bırakıp herkesin üzerinde bakışlarını gezdirdi. "Köstebeği bulacak kişi Özdemir Bey. Biz artık sadece duruyoruz. Anladınız mı?" dediğinde yerimde hareketlendim. Bu nasıl olacaktı?

"İmkansız," dedim inanamayarak. Özgür'le gözlerimiz kesişmişti kısa bir anlığına. Bu saçmalıktı. Durmak olmazdı. Durursak ne kazanacaktık ki?

Yavru Vatan Payam ( I ~ II ~ III )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin