LOTUS BİRLİKLERİ 🪷 7. BÖLÜM

829 41 6
                                    

Bölüm Müziği: John Paesona, Chat With Chuck | Park Yun Seo, The King

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Müziği: John Paesona, Chat With Chuck | Park Yun Seo, The King

🪷

Çağatay Turan Sezer

Vatanın bana nasıl emanet edildiğini sorgulayan birisiyle ömrü hayatımda ilk defa karşılaşmıştım. Dik başlıydı ve lafını asla esirgemiyordu. Komutanlığımı sorgulamıştı. Sevgiden saygıdan yetmezmiş gibi bir de ahlaktan, edepten bahsetmişti bana. Bu kadının tam bir erkek düşmanı olduğunu ispatlamak istesem kanıt bolluğundan mahkemeye müracaat etmeye bile gerek kalmaz direkt cezasını keserdim.

İlk defa bana karşı birinin gözlerinde saf bir öfke ve tiksinti görmüştüm. Ama ilk defa birinde bu denli bir hayâ duygusuna rastlamıştım. O üç tane paketi gördüğümü fark ettiğinde yanaklarındaki allık ve hayâ duygusu beni yerin dibine sokup sokup çıkarmıştı. Gururumdan özür bile dileyememiştim. Onun bana ettiği laflardan sonraysa özre tövbe etmiştim. Bu kadından özür mözür dilemeyecektim fakat bu kadınla uğraşmaya kararlıydım.

Çağlar komutanım bizi bir güzel kalayladıktan sonra Gece artık durumu kurtarmak adına yere eğdiği başını kaldırdı ve tekdüze bir sesle konuştu. Konuşmasaydı daha hayırlı olacaktı.

"Komutanım, Zühre'yi time alın!"

Ben özür dileyeceğini düşünürken Gece'nin kurduğu cümleyle gözlerim iri iri açıldı. Ne demişti o az önce? Tim mi? Bu kadını nasıl time alacaktık biz? Gazeteciydi bu kadın. Bu timde ne işi vardı, üstelik asker olamazdı öylece. Kaşlarımı çatarak hafifçe öksürdüğümde Çağlar komutanım kısa bir an bana göz atıp Gece'ye döndü.

"Niye? Sırf Yağmur onunla diye mi? Hastaneden çıkar çıkmaz Yağmur'u biz devralırız. Bu kadını buraya almamız mümkün mü sence Gece?" diye sordu, ilgisiz tasasız bir sesle.

Gece'nin yersiz ve bir o kadar kabul görmeyecek teklifiyle yüzüm buruştu. Hilâl'i burada düşünemiyordum bile. Hayalimde bile çok uyumsuz duruyordu. Emir komuta zincirini böylece kıramazdık. Olmazdı işte. Üstelik daha tehlikeli olurdu her şey. Kadın sivildi bir kere. Burada yapamazdı ki.

"Komutanım..." diye mırıldandı Gece yorgun bir sesle. "Zühre çoktan bu dosyanın bir parçası haline gelmiş durumda. Onu göz ardı edemeyiz. Başında bir bela var, Yağmur'un da buraya kolay kolay alınamayacağını Zühre'nin aldığı tehdit mesajlarından anlamamız çok kolay aslında. Bir değil, iki sivil tehdit altında ve onları tehlikeye atamayız öylece. İfadesini siz de dinlediniz. İki cepheye ayrıldığımızdan bizim bile haberimiz yok. Bizim Yağmur'dan bile haberimiz yoktu bir saat öncesine kadar. Bu darbeyi planlayanların içinde bilinmeyen numara da olabilir bunu bilemeyiz. Her şey muamma," diyerek noktayı koyduğunda ne yapmak istediğini anlamıyordum ama hiçbir açıdan oluru yoktu. O esnada garip bir şekilde İrem de Gece'ye destek çıktı.

"Komutanım, özür dilerim ancak Gece'ye hak veriyorum. Ben bunu kendime bile yediremiyorum. Bizim gözümüzden kaçamaz böyle şeyler. Çok büyük bir pot bu. Nasıl olur da Yağmur'u öldü olarak bize de yuttururlar? Bu işin içinde bir iş var. Zühre de Gece'nin yakın arkadaşı belli ki. Bize dışarıdan destek atabilir. Ben alınması gerektiğini düşünüyorum," dedi kesin bir sesle. Şafak'ın alay edercesine tısladığını işittiğimde Efecan konuşmaya başladı bu sefer de.

Yavru Vatan Payam ( I ~ II ~ III )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin