ÖAİ//5

179 23 51
                                    

Ağlayarak yazdığım bir bölüm oldu 😭ben... ben yazarken bu kadar derinden hissedeceğimi bilmiyordum. Kısa oldu devam edemedim. Sizi de bekletmek istemediğim için bitirir bitirmez atmak istedim. Söze gerek yok daha fazla,okuyunca anlayacaksınız zaten😖 Sizleri çok ama çok seviyorum 😍😍 diğer bölümde görüşmek üzere ...

***
Kristal bir kent soğukluğu kol geziyordu kaldırım taşlarının nefesleri arasında. Çıplak ayaklarım, her adımımda cam kırıklarına batıyordu. Yalnız basılan fiyakalı bir çift adımda, başımı yere düşürerek bir serçenin duasını arıyordum. Yoktum ben! Bütün resimlerim intihar suskunluğunda, tül kanatlı güvercinin kursağında ölüm kokusu. Yaşamak kadar meşakkatli...

Ölüm çıplak ayaklarında esmer kız çocuğunun. Kimseye dokunmaz, kokusu korkusu kadar ağır olmaz yokluğumun. Bir olmamışlık vardı içimde. Bileğimde ise derin bir sızı...

Arif'in bir türlü kelimelendirip anlatamadığım sesi kulaklarıma dolmuştu. Burnuma yoğun şekilde gelen B vitamini kokusu hastanede olduğumu doğrular cinstendi. Becerememiştim işte. Ölmeyi bile elime yüzüme bulaştırmıştım.

"En ince detayına kadar öğrenmek istiyorum. Durumu ne?"

Derin bir iç çekiş duydum. Arif doktoru bıktırmış olmalıydı. Her ne kadar iğrenç bir kişiliği olsa da, ciğerli olduğu su geçirmez bir gerçekti.

"Bakın Akif Bey-"

"Arif, doktor. Adım Arif."

Doktor tekrar çekmişti. İçini kuruttun herifin Arif, içini!

"Tamam, Arif. Dediğim gibi sağlık durumu iyi ama psikolojik olarak baya sarsılmış durumda. Bileğindeki kesik derin değildi ama olabilirdi. Bu yüzden verilmiş sadakanız varmış. Birkaç ilaç ve ağrı kesici yazdım. Şu an uyuyor ama ne zaman uyanır bilemem. Ki uyansa bile konuşacağını düşünmüyorum. Her neyse geçmiş olsun. Iyileşecek emin olun."

Gözlerim kapalı olsa bile kafa salladığını biliyordum. Arif'i tanıdığım kadarıyla süslü ve uzun cümlelerden hoşlanmazdı. Sıkılırdı ama dinlemeye mecbursa da sesini çıkarmaz anlamış gibi yapardı. On yedi yıl az süre değildi onu tanımak için. Kolay adamdı. Kapının kapanma sesinden sonra yatağa yaklaşan sandalyenin yere sürtünme sesi kulaklarımı gıdıklamıştı.

"Ağzına ettiğimin doktoru ya! En başta söyleyeceğini, en son söylüyor."

Tahminlerimin doğru çıkması her şeye rağmen beni güldürebilirdi ancak gözlerimi bile açamıyordum. Hareket etmem söz konusu bile değildi. Elimde hissettiğim eller Arif'e aitti ancak fazla sıcaktı. Ya ben çok soğuktum ya da ateşi falan çıkmıştı.

"Neyse güzelim, sakinim ben. Ama sana da çok kızgınım. Canına kıymak gibi salakça bir zekaya sahipsin. Hayır! Anlamadığım şu ki geçmişte tonlarca şey yaşadın ama asla kalkışmadın böyle bir şeye. Şimdi ne oldu, kim sebep oldu bilmiyorum ama uyandığında gerekirse saçından sürükleyeceğimi bil. Bak beni uzun uzun konuşturuyorsun, sevmem. Uyan delirtme beni!"

Kendimi zorlamalarım sonucu elini sıkabilmiştim. Verdikleri ilaç ne boktu bilmiyordum ama cidden eroin kullanmış gibi hissediyordum. Gerçi hiç kullanmamıştım ya neyse!

ÖLÜMÜN AYAK İZLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin