Çevirenler: Anaklusmos & Miss Herondale
5.Bölüm
Sehun dikkatle sordu. "Chanyeol emin misin?"
"Tabii ki... Plan mükemmel, biliyorum."
Kris konuşmaya başladı. "Aslında değil... O çocuğun bunu hak ettiğini sanmıyorum."
"Ya, senin sorunun ne? Eğlenceli olacak. Bütün okulun önünde onu kandırdığımı öğrendiğinde suratının alacağı hali düşünsene... Hahaha sabırsızlanıyorum." Chanyeol histerik bir şekilde güldü.
Kai konuşmaya başladı. "Chanyeol, ona acı çektirmeyi bu kadar çok mu seviyorsun?" Evet, o da Baekhyun'a zorbalık ediyordu ama Chanyeol o çocuğa çılgınlık derecesinde saplantılıydı.
Kral cevapladı. "Sadece eğlence için. Ona aşık olacak değilim. O bir aptal, daha kendini bile koruyamıyor... Kızlar bile ona zorbalık yapıyor..." Onun için her şey bir oyundu.
"Evet ama birinin hisleriyle bu şekilde oynaman biraz aşırıya kaçmıyor mu?" Sehun tekrar lafa karıştı.
"Umrumdaymış gibi... Hayatta kalacak... Diğer herkes gibi... VE burada Kral'ın kim olduğunu öğrenmesi gerek. Bana karşı geldi... Bunu ödemeli." Chanyeol sırıttı. Planı mükemmeldi.
'Ben bir dahiyim.'
'Sadece bekleyin ve Chanyeol'ün neler yapacağını görün.'
-----------
Baekhyun büyük binadan çıktı ve adımlarını hızlandırdı.
Cehennem gibi bir gün olacaktı.
Sabah rutininden ve çantasına birkaç kapatıcı tıkıştırdıktan sonra, Baek sonunda okula vardı. Okula gelmeyi sevebilecekmiş gibi görünmüyordu, burası yumruklandığı ve harakete uğradığı yerdi.
---------
"Hey, Baek." Baekhyun arkadaşının ona seslendiğini duydu. Kyungsoo'nun yüzündeki kocaman gülümsemeyle ona doğru koştuğunu gördü. Gözleri gerçekten büyüktü ve çok tatlıydı... Baekhyun yeni arkadaşını gerçekten çok seviyordu. Onu uzun zamandır tanıyormuş gibi hissediyordu.
"Hey Soo... Naber?" Baekhyun gülümsemeye karşılık verdi, sonunda onu tekmelemek ve yumruklamak isteyen onca aptal insan arasında kendini güvende hissedebiliyordu. Bu onların hobisiydi, ona vurduktan sonra iyi hissediyorlardı.
"Hiç... Seni incitmeye çalışan oldu mu? O aptal hangisi göster, onu bir güzel benzeteceğim." Kyungsoo konuşmasının sonuna doğru sesini yükseltmişti. Sinirli topluluk yavaşça ortadan kayboldu.
"Teşekkürler, Soo."
"Ahh bir şey değil... Sana kötü bir şey yapmalarına izin vermeyeceğim." Kyungsoo korkmuş arkadaşını rahatlattı.
Baekhyun başıyla onayladı ve sınıfa gittiler.
Baek, kapıyı açtı ve sırasına oturdu. İlk hakaret ve yumruk için beklemeye başladı... Ama hiçbir şey olmadı. Orada oturuyordu ve diğer çocuklar kendi işleriyle ilgilenmeye devam ediyorlardı.
Görünmezmiş gibi hissetti. Orada değilmiş gibi... Ama içinde bir yerlerde bir şeylerin yanlış olduğunu hissedebiliyordu. Sessizlik çok tuhaftı...
Onu rahat bırakmış gibi değil de, bir şey yapmaya hazılanıyorlarmış gibiydi.
Kral ve arkadaşı sınıfa girdi.
Kimse bir şey söylemeye cesaret edemedi, hatta nefes almaya bile...
Chanyeol yavaşça sandalyesine oturdu, adamları da onu takip etti. Diğer herkesi görmezden gelerek tahtaya bir bakış attı.
Kai de oradaydı. Baekhyun'a baktı ve sonrasında gözleri onunla buluştu.
Kızgın ya da öfkeli değildi ama Kai'nin bakışlarında açıklayamadığı bir şeyler vardı... Uyarı olabilir miydi?
Baekhyun gerçekten bilmiyordu...
------------
Sınıftaki herkes dışarı çıkıncaya kadar Baekhyun sabırla bekledi ve eşyalarını toplayıp çantasına yerleştirdi.
Sınıf boş ve sessizdi...
Baekhyun sessizliği sevmişti... Her bir saniyesinden hoşlanmıştı çünkü bu çok ender olan bir şeydi, derslerden sonra hep zorbalığa uğrardı. Böyle sessiz zamanlar onun en değerli hazinesi gibiydi.
Kitap demetini tuttu ve düşürmeden çantasına yerleştirmeyi denedi.
Ama kolları hala yediği son dayağın etkisiyle güçsüzdü bu yüzden kitaplar sonunda yere düşmüşlerdi.
Baekhyun can sıkıntısıyla diz çöküp homurdanmaya başladı.
Tam o anda, ağır adımları duydu ve bundan sonra biri kitaplarını topladı ve kollarına yerleştirdi.
Bu kişi uzundu ve dünyadaki en yakışıklı yüzüne sahipti. Parfümü sarhoş edici bir erkeksiliğe sahipti.
Bu tarif tek bir kişiye uyuyordu.
Park Chanyeol.
Chanyeol konuşmadan önce en güzel gülümsemelerinden birini ona sundu. "Yardıma ihtiyacın var mı?"
"H-hayır, k-kendim y-yapabilirim..." Baekhyun kekeledi. Kral ona yardım etmişti. Ama neden? Daha dün tuvalette onu arkadaşlarıyla birlikte dövmüştü. Neden şimdi ona yardım ediyordu?
"Hala yardıma ihtiyacın olduğunu düşünüyorum." Chanyeol tekrar gülümseyerek mükemmel dişlerini sergiledi.
Park, kitapları Baekhyun'un elinden kaptı ve çantasına yerleştirdi.
'Pekala, Chanyeol, bu çocuğu öpme hayallerini durdurmalısın... Bir planın var. Bunu berbat etme.'
"Hadi gidelim..." Yavaşça konuştuğunda Baekhyun titriyordu. Derin ses, vücuduna yabancı bir heyecanının yayılmasına sebep oluyordu, bunun neden olduğu konusu en ufak bir fikri bile yoktu.
"T-teşekkürler." Baekhyun çantasını kaptı ve neredeyse koşarak kapıya yöneldi. Bu cehennemden çıkmaya ihtiyacı vardı.
Chanyeol'ün mükemmelliği hayatındaki en büyük sorundu. Ondan nefret etmesi gerekiyordu. Onun hiçbir şeyinden hoşlanmaması gerekiyordu. Bu yanlıştı, çok yanlış.
Chanyeol sınıfta kaldı, yüzünde bir zafer gülümsemesi vardı.
'Çok yakında, Byun Baekhyun, çok yakında, ne kadar acımasız olabileceğimi öğreneceksin.'
-----------------
Kyungsoo, Baekhyun'u bekliyordu. Okuldan sonra onu bekleyeceğine söz vermişti ve muhtemelen bundan sonra da biraz yürüyüp dondurma yiyeceklerdi.
Çocuğun yanında birinin olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardı. Bir arkadaşa sahip olduğuna.
Baekhyun şu anda bile onun için bir kardeş gibiydi. İyi biriydi ve bencil değildi... İnsanların çoğunlukla ondan hoşlanmadığı böyle bir zamanda Baekhyun gibi bir arkadaşa sahip olması onun için çok değerli bir hazine bulmakla eş değerdi.
Kyungsoo kendi kendine gülümsedi. Bu okula gelmek istemediğini hatırladı. Ama onu, ilk ve tek arkadaşını bulduğu için mutluydu.
"Vay, vay, vay." Soo arkadan şeytani bir kahkaha duyunca çabucak sesin geldiği yöne döndü.
Gözlerini devirdi. "Yine mi sen? Ne istiyorsun seni bok kafalı?" Karşısındaki çocuğun tanıdık yüzüne bakarak sinirle konuştu. Bu o çocuktu... Kai.
"Söylediklerine dikkat et... Pişman olacaksın..." Kai onu tehdit etti.
"Ouuhhh... Çok korktum... Bak, titriyorum... Şimdi, defol." Soo sinirlendirmeyi başardığı çocuğa bakarak güldü.
"Aptal mısın? Benim kim olduğumu biliyor musun?" Kai tısladı.
"Evet, sen bir aptalsın. Şimdi kaybol." Kyungsoo, Kai'nin sinirli ifadesini görünce çok eğlendiğini hissetti.
Kai yanlızca gülümsedi.
Bu gülümseme... Kyungsoo titredi... Neden bu kadar mükemmeldi?
Kai yavaşça ona yaklaştı ve onu kendiyle duvar arasına hapsetti.
Sırıttı.
Kyungsoo'nun gözleri büyüdü ve güzel yüzüne kırmızılık yayıldı.
"Dikkat et... Bu oyun çok tehlikeli..." Kai baştan çıkarıcı bir sesle fısıldadı.
Kyungsoo onun sıcak nefesini yüzünde hissedebiliyordu. Çocuğun az sonra onu öpeceğine yemin edebilirdi. Gözlerini kapadı ve o mükemmel dudakları bekledi.
'Ben kazandım...' Kai sırıttı.
Kyungsoo gözlerini açtı ve çocuğun ortadan kaybolduğunu gördü. Onu şaşkınlıktan dili tutulmuş bir halde bırakarak...
"Kyungsoo iyi misin?" Ona seslenen Baekhyun'u duydu.
"E-evet, hadi gidelim..."
Her iki çocuk da derin düşüncelere dalmışken köşede onları izleyip zaferlerini kutlayan Chanyeol ve Kai'yi fark etmemişlerdi.
"İyi işti, Kai."
"Sen de mükemmeldin, bro."
İki çocuk da sevinçle gülümsedi.
Bu mükemmel ve... Komikti.