Çeviri: Meillyy
Bölüm 37
Tao yalnızdı. Okuldaki ilk gününde dersleri es geçip, okulun etrafını dolaşıyordu. Okuldaki ilk günü olduğu için bunu yapmaya hakkı vardı. Böylece bu hakkını kullanıp etrafa ufak bir göz gezdirmeyi istedi.
Boş koridorda yürüyüp bir yandan da Çince şarkı mırıldanıyordu.
Okul o kadarda kötü değildi ama gitmek istemiyordu. Eğer ona sorarsanız okula gitmek yerine sadece wushu için pratik yapmak asıl tercihiydi.
Okul sıkıcı ve aptalcaydı...
"Yani, yeni çocuk sensin?"
Duyduğu kalın sesin sahibine döndü.
Gözleri,yüzünde şeytani bir sırıtışa sahip uzun boylu, sarışının gözleriyle buluştu.
"Ve sen?..." diye sordu Tao.
"Senin sahibin."
Kris gülümseyip, bakışlarını karşısındaki çocuğun gözlerine dikti.
Tao kahkahasını saklamaya çalışarak sordu.
“Ne?”
Onun sahibi? Ah, lütfen hiç kimse ona dokunmaya cesaret edemez ya da yanlış bir biçimde ona korkmadan bakamazdı. Kimse ona karışmaya cesaret edemezdi. Çünkü karanlık, Çinli çocuk kendini nasıl savunacağını mükemmel bir şekilde biliyordu. Ona karışmaya yeltenen kişilerin sonu ise kesinlikle masallardaki mutlu sonlardan epey bir uzaktı.
Kris, kafası karışmış bir şekilde sordu.
“Bu kadar komik olan ne?”
Neden böyle gülüyordu? Yani, o Kris’di, lanet okulun krallarından biriydi. Tam olarak kafasından geçenleri anlamak dolukça kafa karıştırıcıydı.
“Kuş yüzlü…” diyerek kıkırdadı Tao. “Bir sahibim yok….Kimse beni evcilleştirmeye cesaret edemez.”
Cevabıyla beraber kafası karışan deve iyice yaklaştı.
“Bana kuş yüzlü diye seslenme, ahmak..” diye tersledi Kris, kontrolü geri alarak. “Evcilleştirileceksin çünkü okulda bazı kurallarımız var…”
Tao gözlerini mutlulukla genişletti.
“Oh, dostum. Ufak gösterimden sonra hala benden korkmayan biriyle hayatımda ilk kez karşılaşıyorum.”
Tao az önce olanları bir kenara bırakıp aniden elini Kris’in omzuna geçirdi.
“Hadi, arkadaş olalım.”
“What the fuck?” diyerek söylendi Kris.
“Ben, Huang Zi Tao bu arada...bana sadece Tao de...” Siyah saçlı çocuk hafifçe eğildi.
Diğer tarafta Kris, dilini yutmuştu. Neredeyse tıpkı ona benzeyen biriyle tanışmıştı. Tao, diğerlerinin korktuğu aynı zamanda yalnız olan biriydi...Tıpkı Kris gibi. Evet, herkesin korktuğu ve kötü çocuk imajı sergileyen birinin etrafında olması komikti ama gerçek şu ki sadece arkadaş olmak istemişti.
Evet, diğer oğlanlarla da arkadaştı ama Kris ona benzeyen birini istiyordu. Diğer çocuklar etrafa korku vermekten hoşlanıyordu belki ama Kris bunu rahatsız edici buluyordu...tıpkı Zitao gibi.
Belki de bu arkadaşlık mümkündü… Çünkü Kris onu mükemmel bir şekilde anlıyordu.
“Ben Wu Yi Fan…” Kris cevap verip aynı zamanda eğildi. Neyse ki ders henüz bitmediği için etrafta onları görebilecek kimse yoktu.