Çevirmenler: Miss Herondale & Anaklusmos
35.Bölüm
Chanyeol arabasından çıktı ve Baekhyun'un evinin önüne doğru yürüdü. Çok geçmeden erkek arkadaşı yüzünde tatlı bir sırıtışla kapıyı açtı. Chanyeol onu kucakladı ve burnuna küçük bir öpücük kondurdu. Küçük olan sevimli bir şekilde kahkaha attı ve elini kavrayarak onu oturma odasına doğru yönlendirdi.
Chanyeol bu evi seviyordu. Gerçek bir ev gibi sıcacıktı. Kendi villasında yaşamaktan nefret ediyordu. Büyük ve soğuktu.
"Merhaba, Mrs. Byun." Chanyeol, resmi bir şekilde eğilerek Baekhyun'un annesini selamladı. Kadın, sadece gülümsedi ve başıyla karşılık verdi.
Dev, onun cana yakınlığını seviyordu. Çok çalışmasına rağmen her zaman gülümsüyordu. Kendi annesinin de böyle olmasını dilerdi.
"Yemek 10 dakikaya hazır..." diye duyurdu Baek'in annesi.
"Tamam, biz odamda olacağız hazır olunca çağırırsın." Baekhyun gülümseyerek konuştu ve annesi başıyla onayladı.
Chanyeol kayıp bir köpek yavrusu gibi onu takip etti. Baekhyun'un ne kadar tatlı olduğunu fark etti. Kırmızı bir kazak ve dar bir pantolon giymişti. Yüzü soluk ve hoştu, siyah göz kalemi güzel kahve gözlerini vurguluyordu. Uzun çocuk, kendine daha önce nasıl bu çocuktan nefret edebildiğini sordu. Çok güzel ve kibardı.
"Otur." Baekhyun yatağına vururken emir verdi.
Dev itaat ederek gözlerini ondan ayırmadan bebeğinin yanına oturdu.
"Mükemmel görünüyorsun..." diye fısıldadı ve başını yana eğdi, boynuna küçük bir öpücük kondurdu.
Baekhyun boynundaki dokunuşla titredi. Güldü ve yaramaz bir şekilde Chanyeol'ün koluna vurdu. Uzun olan gülümsedi ve onu yanağından öptü.
"Çok tatlısın..." Kulağına fısıldadı ve Baek'in kulağını küçük küçük ısırmaya başladı.
"Teşekkürler, dev... Ama." Baekhyun güldü ve azgın erkek arkadaşıyla arasındaki mesafeyi açtı. "Annem oturma odasında, bizi duyabilir ve ben çok şey olduğumuzu açıklamak istemiyorum... Çok... Çok..."
"Çok?" Chanyeol, Baek'in kızarmış yüzüyle eğlenirken sırıttı.
"....çok... Yakın, tamam mı?" diye kekeledi.
"Tamam...." Chanyeol gülümsedi ve Baekhyun'un elini kendisininkine aldı ve yumuşak teni sarmaladı.
"Ten temasını çok seviyormuşsun gibi görünüyor..." Baekhyun güldü ve Chanyeol'ü yanağından öptü.
"Sadece seninle olanı, Baekkie..." Chanyeol kızardı.
"K-kızardı mı sen, bebeğim?" Baekhyun gülme krizine girmemek için kendini zor tuttu.
"T-tabi ki h-hayır.. B-ben sadece..." Daha da fazla kızardı.
"Aww... Çok tatlısın..." Baekhyun güldü ve Chanyeol'ün yanaklarını mıncıkladı. "Nasıl kızardığına bak.... Hahaha çok tatlısın..."
"Yah! Yeter artık, seni küçük..." Chanyeol bağırdı ve Baekhyun'u yatağa itti. Uzun olan, küçük gözlerin içindeki aşkı fark etti. Baekhyun hafifçe kızarmıştı, Chanyeol'ün çok tatlı bulduğu bir şekilde.
Baekhyun annesini ve odanın dışındaki her şeyi unutmuştu. Önemli olan tek şey Chanyeol ve onun güzel yüzüydü.
Uzun olan yana eğildi ve bebeğinin dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Baek gözlerini kapattı ve uzun olan sanki ondan kaçacakmış gibi ona sıkı sıkı sarıldı. Diğer taraftan Chanyeol, kendi dudakları yüzünden kızarmış dudaklara bakıyordu. Baekhyun, her zamanki masumluğuyla, başını kaldırdı böylece Chanyeol onu tamamen öpebilecekti ama uzun olan çok alaycıydı, yüzünde küçük bir sırıtışla küçüğün dudaklarından kaçtı. Baekhyun sevimli bi şekilde suratını astı ve uzun olan gürültülü bir şekilde kahkaha attı. O kadar güzeldi ki inanamıyordu.
O anda Baekhyun'un annesi kapıyı açtı ve iki genç ışık hızında birbirlerinden ayrıldılar. Baekhyun'un yüzün domates gibi kızardı, Chanyeol ise utançtan gözlerini kapayıp başını eğdi. Baekhyun, annesinin onlara kızıp bağırmaya başlamasını bekledi... Oğlunu başka bir erkekle bir günahın içinde yakaladıktan sonra tepkisinin ne olacağını bilmiyordu.
"Aww siz ikiniz çok tatlısınız..." diye fangirllük *tam karşılığını şaapamadım rghgyj neyse her zaman yaptığınız için anladınız siz onu* yaptı. Tatlı bir şekilde elleriyle yanaklarını kapatmıştı.
Chanyeol, aynı Baekhyun gibi şaşkınlıkla başını kaldırdı. Uzun olan sanki ona destek olacakmış gibi elini sıkıştırdı ve iki çocuk da gülümseyen kadına baktı.
"S-sen s-sinirli değil m-misin, anne?" Baekhyun neredeyse fısıldamıştı.
"Tabi ki değilim, bebeğim..." Gülümsedi ve yaklaştı, iki çocuğun elini de kavradı.
"Mutlu olduğuna memnunum. Ayrıca aşık olacağın kişiyi sen seçemezsin. Kalbin seçer. Mutlu olduğun için çok mutluyum, bebeğim..."
"Teşekkürler, Mrs. Byun." Chanyeol, Baek'in annesine gülümsedi ve hafifçe kızardı.
"Evet, teşekkürler, anne..." Küçük olan fısıldadı.
"Hadi... Yemek hazır..." Kibarca gülümsedi ve iki çocuğu onu takip etmeleri için çekiştirdi.
Baekhyun iç çekti ve gözlerini kapadı. Havanın tekrar ciğerlerine dolduğunu hissetti ve kalbi sakinleşti. Chanyeol onun kızarmış yanaklarını öptü ve birlikte yemek odasına gittiler.
"Üzgünüm... Özel bir şey yok..." Baek'in annesi özür diledi. "Umarım eğlenirsin..."
Uzun çocuk masadaki yemeklere baktı. Dondurmalı bir tatlı gibi servis edilen basit bir Kore yemeği ve küçük bir çikolatalı kek vardı. Hepsi sıradan ve lezzetli görünüyordu. Chanyeol her zaman tadından hoşlanmadığı pahalı yemekler yerdi. Daha çok tabakta yapılan bir sanata benziyordu ve Chanyeol bunu istemiyordu. Sevgiyle yapılmış sıradan yemekler istiyordu.
Uzun çocuk genişçe gülümsedi.
"Bu mükemmel."
Baekhyun kızardı, annesi de kızarırken ona 'teşekkür ederim' diye fısıldadı.
Oturdular ve yemek yemeğe başladılar. Baekhyun'un eli masanın altında, Chanyeol'ün avcundaydı. Chanyeol onun elini baş parmağıyla okşuyordu. Baekhyun'un annesi kızarmış çifte baktı, oğlu sayesinde sonunda o da mutlu olmaya başlamıştı.
Chanyeol elini kıpırdattı ve meyve suyu bardağı yere düştü. Sadece bir kazaydı ama bir önemi yoktu çünkü uzun çocuğun zihninde aniden bir flashback belirdi.
*flashback*
"A-anneciğim ü-üzgünüm..." 9 yaşındaki çocuk yerdeki süte ve kırık bardağa bakıp eğilirken ağladı. Chanyeol, halıya takılmış ve kazayla bardağı düşürüp yeni halıyı mahvetmişti. Süt, annesinin aldığı halıyı yok etmiş gibiydi.
"Seni oruspu çocuğu! Ne yaptığına bir bak!" Kadın, Chanyeol'ün küçük kolunu kavrarken bağırdı ve onu zorla ayağa kaldırdı. "Seni aptal!"
Chanyeol kendini durduramayarak yüksek sesle hıçkırdı. Üzgündü...
Bir tokat, Chanyeol'ün ıslak yanağında sonlandı ve çocuk yere düştü. Kırık bardağın bir parçası bacağına batınca yüksek sesle ağlamaya başladı. Annesi yanına diz çöktü ve sinirle tısladı.
"Bana bağırma mı cesaret ettin sen?"
"H-hayır, anneciğim... B-bardak..." Çocuk gözyaşları nedeniyle kekeledi ama yanağındaki keskin bir acıyla cümlesini bitiremedi.
Annesini işini bitirdikten sonra çocuğunu kirli zeminde, kanla kaplı bir şekilde bırakıp odayı tek etti.
Bu küçük Chanyeol'ün yerde kanlı bir burun ve yüzündeki yaşlarla terk edildiği birçok durumdan biriydi. Annesi yüzünden çektiği onca acının ardından kadından nefret etmeye başlamıştı. Onu terk edip yeni sevgilisiyle kaçtığında buna minnettar olmuştu. Uşaklar ve hizmetçilerle birlikte büyümüştü. Kendini beğenmişin biriydi ve zayıf çocuklara kendi çektiği gibi acı çektirmek için büyük bir ihtiyaç hissediyordu.
Byun Baekhyun bunun için mükemmel biriydi.
*Flashback sonu*
"O-oh Tanrım üzgünüm..." Çabucak konuşmaya başladı ve yerdeki kırık parçaları toplamaya başladı. "Ü-üzgünüm, k-kazaydı..."
"Oh, sorun yok..." Baekhyun'un annesi kalktı ve çabucak Chanyeol'ün elini kavradı. "Dokunma, bir yerini kesebilirsin. Baekhyunnie, süpürgeyi getirebilir misin?"
Baekhyun başıyla onaylayıp ayağa kalktı ve odadan ayrıldı.
"Ü-üzgünüm..." Chanyeol üzgünce fısıldadı.
"Oh lütfen sadece bir bardaktı. Üzülme..." Baekhyun'un annesi gülümsedi ve uzun olanın yanağını okşadı. "Sorun yok."
Chanyeol başıyla onayladı.
Farklıydı. Baekhyun'un annesi ona sinirlenmemişti. Hatta gülümsemiş ve yanağını okşamıştı. Uzun olan hep böyle bir aile istemişti. Evet, Baekhyun fakirdi ama sevgiye ve ev sıcaklığına sahipti.
Baekhyun süpürgeyle birlikte göründü ve kahkaha atmaya başladı. Chanyeol yüzündeki soru işaretiyle birlikte ona baktı ve küçük olan daha da çok gülmeye başladı.
"Ne?" Chanyeol kızarırken sordu.
"Hiçbir şey... Böyle çok tatlısın..." Gülümsedi.
Chanyeol çılgınlar gibi kızardı.
Chanyeol'ün birkaç dakika önceki tatlı alışkanlığı onu eğlendirmişti. Onun çok tatlı, güzel ve... Küçük olduğunu düşünmüştü.
Uzun olan kızardı ve Baek onun yanağını sıktı.
"Benim tatlım..." diye fısıldadı Baekhyun, annesi Chanyeol için yeni bir bardak almaya gittiğinde.
Chanyeol, Baekhyun'un söylediklerine kıkırdadı, kafasında bir fikir belirmişti.
Kısa olana döndü ve kayıp köpek yavrusu bakışlarıyla konuşmaya başladı.
"Baekkie..." diye mırıldandı. "Odanda dondurma yiyebilir miyiz?"
"Evet, ben de bunu planlıyordum..." diye cevapladı ve sıcak bir şekilde gülümsedi. "Tamam, anneme söyleyeceğim..."
Baekhyun odadan ayrıldı ve Chanyeol bir kaşık ve dondurmayı alırken sırıttı. Muhteşem bir planı vardı, Baek'in kızarmış yüzünü görmek için sabırsızlanıyordu. Baekhyun kolayca kızardığı için şanslıydı. Kulağına tatlı şeyler fısıldadığında yüzünün kızarmasını izlemeye bayılıyordu.
Küçük olan geri döndü ve genişçe gülümsedi.
"Hadi gidelim..." dedi ve uzun olanın elini kavradı. Ona, annesinin yarın işe erken gitmek için erken yatacağını söyledi.
Baekhyun yatağa otururken Chanyeol de yüzündeki sırıtışla erkek arkadaşına doğru yöneldi. Baekhyun 'Oh Tanrım' diye mırıldanırken onu izlemek eğlenceliydi. Baek biliyordu. Chanyeol şeytani bir şeyler planlıyordu.
"Tamam, planın nedir?" diye sordu Baekhyun.
"Pekala...." diye başladı. "Mademki dondurmamız için bir tane kaşığımız var..."
"Sorun değil..." Baekhyun onu böldü. "Bir tane daha getireceğim..." dedi ve ayağa kalktı.
"Getirmeyeceksin bebeğim..." Uzun olan Baek'i kucaklayarak kapana kıstırdı. "Bir anlaşma yapacağız."
"Oh Tanrım, bundan hoşlanmadım..." Baekhyun fısıldadı. "Ne anlaşması?"
Bingo.
"Tamam..." Chanyeol aegyo'sunu yaptı. "Sana dondurma vereceğim... Ama..."
"Ama?"
"Bu lezzetli dondurmanın her kaşığı için kıyafetlerinden birini çıkartacaksın..." Baekhyun'un tatlı yüzünün parlak kırmızıya döndüğünü fark edince sırıttı.
"N-ne?" Baekhyun deliler gibi kırarırken sordu.
"Beni duydun, bebeğim..." Chanyeol kaşığı yalarken cevapladı.