Medya: Lana Del Rey- Doin' Time
KABURGASI DOĞUŞTAN ÇATLAK - 11. BÖLÜM
KARABAĞIN BOYNU
"Kız kardeşim öldüğünde, başı hangi tarafa düşmüştü biliyordum. Bu, gördüğüm ilk kırmızı boyundu."
*
Çocukluğumdan bu yana; çok ağlar, az gülerdim. Babamın bana insanlara mutlu olduğunu gösterme deyişi, benim aklıma kazınan en bariz sesiydi. Onun insan dediği de, kendisiydi. O, benim mutlu olmamı istemezdi, beni sevmez, bazen de varlığımı saymazdı.
Ben onun kızıydım ama bana babalık yapan kişi farklıydı. Gökalp Kalendar, oğlu beni bulduğu gün bana babalık yapmaya razıydı.
Oğlu beni bulmuştu, ben oğlunu kaybetmiştim.
Tüm hayatımın düzelmesi için de, onu yeniden bulmam gerektiğini hissederdim.
"Akın," diye fısıldadım zorla, arka bahçe kapısına yaslanmış duruyordum. Soğuk kaburgamı bükmüştü, benim yüzümü yerden kaldırmaya halim bile yoktu ve soğuk, bahaneydi. Bu hale geleli çok olmamıştı, zaman algım kapalıydı, birinin sesini bile duymadığım alanların hepsi birer hiçti. Telefonum çaldığında, zaten zeminde duran ve kilit ekranında olan Akın'ın fotoğrafına bakmak için gözümü bile ayırmadığım alanda, Egemen'in adı belirdi. Elim o an açmaya uzanmadı ama daha bu sabah tüm yaralarını bu parmakların sevdiği gerçeği hep yerindeydi. Bir süre daha çalıp kapanan telefonumun peşini evin kapısı aldığında, başımı dizlerime gömdüm.
Çünkü hissettim, o gelmişti.
"Niran," deyişini duyduğumda, bir süre önce ağlamaktan kesilmiş umudum sıkı sıkıya kendini bağladı, gözlerim anında doldu ama ben başımı yine de kaldıramadım. "Niran," dedi tekrar, önüme çöktüğünü gördüm ama elleri bana uzanmak yerine havada kaldı. "Ne oldu?" dedi, sanki olanın onun üzerini çizdiğini bilir gibi, dudaklarım titrediğinde önüme çöküşüne daha da ağlamak istedim.
"Islanmışsın, üstünü değiştirmemiz gerek, hasta olacaksın." Ona uzanmak ve uzanmamak arasında sınırda öylece kaldığımda, aklıma küçükken yaşadığı evin kapısı geldi, o çok acı çekmişti ve bu acıyı kendisi yaratmış olamazdı.
Olmamalıydı.
Ellerim ona uzandığında, elleri belimi buldu ve beni kendine çekip sarıldı. "Geçti," dedi, ağzımı bıçak açmadı ama o, geçeceğini iddia edip durdu.
Ona güvenemedim, bu düşünce beni sarsıp yıktı.
"Egemen Karadağ," dedi Gökhan Kalendar, başımı hafifçe kaldırıp Egemen'in yüzüne baktığımda, Egemen başını sağa çevirdi ve gerisine baktı. "Niran'ı güvene aldıktan sonra yanıma uğra, konuşacaklarımız var." Egemen başını onay için bir kez salladığında, başını tekrar bana çevirip hafifçe gülümsedi. Burada olmasına en ufak bir tepki bile vermemişti, kapısını açan kişi o olmalıydı. Dudakları alnıma değdiğinde "gidelim mi?" diye sordu. Onu hafifçe onayladığımda, elleri bana destek oldu ve birlikte ayaklandık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABURGASI DOĞUŞTAN ÇATLAK
Novela JuvenilBende yirmi dört, sende yirmi bir. Aramızdaki üç sayının yarısı senin. Şimdi söyle bana, bir buçuğun tanımı nedir? * #genelkurgu'1 #gençkurgu'5