Uyumak.

978 26 0
                                    

-Berk saat kaç olmuş?

-Saat 10

-İstersen git sen eve geç kalma.

-Seni burada yalniz bırakacağımı düşünüyor musun ?

-Bırakmassın demi?

-Hayır. Bacağın nasıl?

-Çok kötü. Ama sen yanımda uyusan daha iyi olabilir.

-İkili koltuğun çok rahat olduğunu söylemiş miydim?

--------------------------

Berk Bey henüz oyuncu kişiliğimle karşılaşmamıştı. Çağırdığımda gelmezse,kendi isteğiyle gelir. Odadaki televizyondan sıkılıp telefonuyla oynamaya başlamıştı. Bende uyur numarası yapmaya başlamıştım tabii.

-Göksuu... Göksu.. Uyudun mu?

İçimden kahkahalar atsamda hareketsizce onu dinliyordum.

-Saat daha 11. Bu saatte nasıl uyuyabiliyor yaa. Üstünüde örtmemiş. Baş belası.

Kendi kendine konuşmasını bitirip,üzerimi örtmek için yanıma yaklaştı. Tam örtüyü bıraktığı sırada sayıklama numarasına başladım:

-Berk dedim elini tuttum. gitme.. yanımda uyu lütfen.

-Anlaşıldı kurtuluş yok ha. Tamam yaa.

Yanıma uzandı. Bu göt kadar hastane yatağında ikimiz uyuyorduk. Hafifçe kenara kaydım onun yatmasına izin verdim. O yatıncada boynuna başımı koydum. Hiç uykum yoktu ve uyumak istemiyordum. Uyurken onu izlemek daha zevkliydi. Sonra 'niye gözlüklerini çıkarmadı ki?' diye düşündüm. Bir kaç dakika sonra gözlüklerini çıkarıp,masanın üzerine koydum. Sıkıca sarılıp onu izlemeye devam ettim. Bu sırada Berk hiç kıpırdamadı ve çok iyi bir oyuncusun ama biraz şaşkınsın dedi. O zaman gözlükle uyumaya çalışmasının sebebini anlamıştim. Biraz geç olmuştu ama... Onun uyanık olmasına aldırmadan onu izlemeye devam ettim. Mükemmeldi. Saçlarının üzerine saçlarımı dağıttım. Uyuması o kadar huzur vericiydi ki. Uyanmasını istemedim. Uyanıkken kırabiliyordu beni ama uyurken öyle değildi.

Sabahın ilk ışıkları odanın penceresinden Berk'in yüzüne vuruyordu. Saat 5 civarı olmalıydı diye düşündüm ve kendimi huzurlu bir uykuya bıraktım.

Sabah uyandığımda yanımda Berk yoktu. 'beni bırakıp nereye gider ki? hem annemler... annemler gelecekti AMK' Hemen yanımda duran Berk'in telefonuna uzandım. Saat tam 11 di. Annem ve babam kesin gelmişlerdi. Üstelik Berk'te ortalıkta yoktu. Ayağımıysa yorduğum için üzerine basacak halim yoktu. Yani yataktan çıkamaz haldeydim. Biraz doğrulup arkamı yasladıktan sonra Berk'in telefonunu ele geçirdim. İlk iş rehberden çoğu kızı sildim. Sonrada birsürü kendi fotoğrafımı çekip galeriyi doldurdum. Sonrada adımı rehbere Hatunum (!) diye kaydettim. Bunları yaptığıma kızacaktı ama umrumda değildi. Nerdeyse yarım saat geçmişti ve Berk ortalıkta yoktu. O sırada kapıdan içeriye kahkahalarla birlikte annem babam ve Berk girdi.

-Ben hastanede yatıyorum ve siz gülerek içeri mi giriyorsunuz?

Babam-Tatlım iyi misin? Doktorunla konuştuk beraber sen uyurken baya muhabbet ettik.

Annem-Berkle tanıştığımıza çok memnun olduk. Keşke daha öncesinden tanışsaydık.

Babam-Dün Berk yalnız bırakmamış, koltukta uyuya kalmış. Sabah bizi görünce uyandı. Ama bugün ben kalabilirim.

Ben-Koltuk mu? Haa.. evet evet koltuk. Neyseki bugün gidiyoruz hastaneden. Kimsenin kalmasına gerek yok.

Berk-Öyleyse gidelim.

İnanamıyordum. Babam,Berkle tanışmıştı. Çok sinirli birisi değildi ama erkek arkadaşımla bu kadar rahat tanışabileceğini düşünmüyordum. Daha doğrusu gerçek olmayan erkek arkadaşımla. Açıkcası babamla hiç bi erkek arkadaşımı tanıştırmamıştım. Tabii bunun sebebi hiç erkek arkadaşım olmamasıydı. Herneyse ben bunları düşünürken Berk,annem,babam ve ben evimize doğru yola çıkmıştık.

Berk'in anlatımından....

Göksu'nun yanında uyumak istemiyordum. Bunun asıl nedeni ona bağlanmak istemememdi. Üstünü örtmeye gittiğimde elimi tutup tüm masumluğuyla yanında kalmamı istemişti ve ben onu kıramazdım. Bu hastanede kalmasının nedeni benim saçmalıklarımdı. Uyuyan birinin bu kadar sıkı sarılması ve gözlüklerimi çıkarması olmayacak bi şeydi. Uyumamış ve beni kandırmayı başarmıştı. Ama çok yorgundum ve onun kollarında uyumaya başlamıştım. Gözüme güneş ışıklarının vurmasıyla uyandım. Saat 5 civarı olmalıydı. Göksuyla yaşadıklarımizi göz önünden geçirdim. Ona aşık değildim ama içimde ona karşı garip duygular vardı. Tanıdığım ve etrafımda olan diğer kızlar gibi değildi. Onların hiç biri benimle gerçekten ilgilenmiyorlardı. Oysa tek işleri kendi egolarını tatmin etme çabalarıydı. Ve bu da benim onları önemsememe nedenlerimdendi. Ama Göksu öyle değildi. Beni gerçekten seviyor ve düşünüyordu. Onun canını yakmama rağmen bana kızmıyordu. Ama ben Göksuyla sevgili olamazdım. Okuldaki popülerlik seviyemide dikkate alırsam,Berk Doğu 9lardan bir kızla sevgili olamazdı. Bencillik yaptığımın farkındaydım. Ama bu durumdan sadece ben değil o da etkilenirdi. Kızlar ona baskı yapar,okul hayatı içinden çıkılmaz bi hal alır hatta ve hatta kavgaya bile karışabilirdi. Ona yeterince zarar veriyorken,bir de onunla sevgili olamazdım. Bu düşüncelerim sonunda saat 9 civarıyken Göksunun anne ve babası odaya geldi. Onlarla tanıştım ve Göksuyu uyandırmamak için odadan çıkarıp, hastanenin kafeteryasına götürdüm. Daha önce hiç bi kız arkadaşımin babasıyla tanışmamıştim. Oysa Göksu kız arkadaşım bile sayılmazdı. Çok koyu bir muhabbetin ardından saat 11 olmuştu. Telefonumuysa odada bıraktığım şimdi aklıma geldi. Göksu uyansada bizi bulamazdı. Aynı zamanda Göksu ve ailesi çok ince insanlardı. Açıkçası babasıyla bu kadar iyi anlaşabileceğimi aklımın ucundan geçirmiyordum. Ardından onlarla beraber Göksunun odasına gittik ve doktoruyla konuştuk. Göksu uyanmış bizi bekliyordu. Onlar aralarında konuştuğu sırada hem Göksunun eşyalarını hem de kendiminkileri alıp, beraberce odadan çıktık. Annesi Bengü Hanımın ve babası Murat Beyin yoğun ısrarları sonucunda öğle ve akşam yemeği için Göksulara doğru yola çıktık. Bu arada annemi olanlardan haberdar ettim ve Göksunun durumunu söyledim...

Benim olursa,bir ömür kaybetme korkusuyla nasıl yaşarım diye düşündüm-Sabah Uykum

-15-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin