24 Saat Partisi.

923 28 1
                                    

-Göksuuu!! Gök-su. Uyan artık.

Uyanmıştım ama Berk'in kendi kendine sızlanması hoşuma gidiyordu. Uyurken çok kolay uyanırdım. Peki ya uyanıkken...

-Hastanede bırakırım bak seni. Uyan !!

Kelimeleri uzatarak kullanıyordu.Bu hali çok komikti. İçimden kahkahalar atsamda dudaklarımı birbirine bastırarak,gülmemeye çalışıyordum. Yüzümdeki değişiklikleri fark etmiş olacak ki ses tonunu değiştirerek, kapıyı açtı ve kapattı.

-Aslı'cım sen mi geldin? Yine çok güzelsin tatlım.

Efendiğğğm!! yataktan fırlayıp,ayağa kalktım. Kapıya baktığımda kimsenin olmadığını gördüm. Berk beni kandırmıştı. Yüzüme yavru köpek bakışımı yerleştirerek,

-Beggrk! dedim ve karnına ufak bi yumruk geçirdim. Hafif bi sızlamadan sonra beresini kafasına geçirdi. Ne ara giyinmişti? Giyeceğim kıyafetlerimi aldım,odanın kendi banyosun da göt kadar yerde giyindim. Kapıyı açıp,içeri göz gezdirdiğimde Berk,televizyonu açmıştı. Yatağının üzerine oturmuş telefonuyla oynuyordu. Arkası bana dönük olduğundan beni görmemişti. Karşısına geçtim bana bakmasını sağladım. Kazaklarımızın desenleri hemen hemen aynıydı. Onun ki açık mavi benimkiyse açık yeşil. Bileklikleri,pantolonu ve beresi,onun çekici kimliğini korumasını sağlıyordu. Tatilini 8.günündeydik. Saat henüz 12ydi,biz hastaneden çıkmaya hazırdık. Kafenin durumu hakkında bi bilgim yoktu. Burada devreye Aşkın giriyordu. Aşkını aradım ve telefonu kulağıma götürdüm.

-Bayan tavuk?

-Kırmızı ibik nasılsın?

-Her şey hazır,pastayı da Oğuz alıp gelicek. Sen?

-Berkle hazırız birazdan çıkıcaz.

-Bir saat sonra herkes gelecek,biz içeri girdiğimizde "sürpriz"

-Hmm... Peki... -Berk'in yanında konuşamıyordum.-

-Ben Adanın evinin önündeyim. Hastaneye geliyorum,beraber kahvaltı yaparız oyalanırız ve sonraa ....

-Görüşürüz Aşkın,acele et.

Telefonu yüzüne kapatmıştım. Her şey yolundaydı. Bir ohh çekmiştim ki Berk ayaklanmış,gidiyordu.

-Nereye Berk?

-Bugün hastaneden çıkıyoruz,unuttun mu?

-Hayır daa Aşkın ve Ada gelecek,kahvaltı yapıcaz.

-10 dakikaya gelmezlerse gideriz.

-Ne bu acelen?

-Bıktım bu hastaneden.Hem bugün... Bugün... Neyse boşver.

Ağzından kaçırmamıştı. Umarım 10 dakikaya burada olurlardı.

-Sen uyurken annemle konuştum.

-Hastaneden bahsetmedin demi?

-Elbette, söylesem hemen yarın gelirler.

-Berk sen neden ilaçlarını içmiyorsun? Hastanenin ilk gününden beri merak ettiğim soru ağzımdan kaçıvermişti. Yanına oturmuş,yüzüne öylece bakıyordum. Yüz hatları,yumuşak ama keskindi. Yine de çizilmesi gerçekten zordu. Defalarca denemiştim ama bu mükemmelliği yakalayamıyordum. Birkaç dakika sessizce durdu. İfadesi hiç değişmedi,aynı soğukluktaydı. Dudaklarını konuşmak istercesine açıyor,vazgeçip nefes alıyordu. Cevap vermeyeceğini anladığım sırada,elinde hastanenin kafeteryasından aldığı tepsiyle odaya giren bir adet kırmızı ibik gördüm. Aşkın tam bi çatlaktı. Tepsiyi yatağın üzerine koydu. Üzerindeki tostlardan birini ve meyve suyunu alıp,koltuğa koyuldu. Ada da aynı şeyi yaptı. Selam bile vermeden dıkınmaları Berk'in de garibine gitti. İğneleyici bi tonda,

-15-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin