Berbat bir sabaha uyanmak. Uykusuzluktan ölmek üzere olmak. Keşke okula gidiyor olsaydım. Uykum var benim der, kafayı vurup yatardım. Ama daha 18 yaşında karşılaştığım çok acı bir gerçek vardı ki o da çalışma hayatı okul hayatından çok daha zordu. Sırf canın istemediği için okula gitmeyebiliyordun ama işe gitmek zorundaydın. Okula gitmediğin zaman sadece kendine zarar vermiş oluyorsun ama işe gitmediğin zaman bir çok insanı zor durumda bırakmış oluyorsun.
İş ve okul hayatının rezalet karşılaştırmasını yaparken zorla yatağımdan ayrılmaya çalıştım. Beni bu yatağa bağlayan bir şeylerin olmaya başladığını düşünüyordum artık. Yoksa ayrılmam gerekirdi ama yapamıyordum. Ondan ayrılırken en sevdiğim insanları arkamda bırakıp gidiyormuş hissine kapılıyordum. Arkadan duygusal bir fon müziği çalıyor, her şey yavaşlıyordu. Bu aptalca düşüncelerimi kafamda canlandırırken gülmeye başladım. Yataktı sonuçta. Bir yatakla bile duygusal bir ilişki kurabiliyordum. Sonum hiç iyiye gitmiyordu.
Yataktan bu sefer kesin olarak ayrıldım. Güzel bir duş beni kendime getirebilirdi, o yüzden duşa girecektim ama önce gidip Cansu'yu uyandırmalıydım. O da duşa girse iyi olurdu yoksa kesinlikle kendisine gelemezdi. Odamdan çıktım ve Cansu'nun odasına gittim. Sessiz olacaktım çünkü Sılacığım uyuyordu.
Cansu'nun yatağının yanına oturdum ve onun dürtmeye başladım. İnsanlıktan ve kibarlıktan anlayacak mıydı, gerçekten çok merak ediyordum.
Birkaç kez dürttükten sonra sadece "Hıı. " diye bir tepki verdi. Bir süre kibarlığımı koruyacaktım ama uyanmazsa kaba kuvvet kaçınılmaz olurdu.
"Hadi uyan. Sabah oldu. " dedim ve bana tek cevabı kıçını dönüp tekrar uyumaya devam etmesi oldu. Tekrar dürtmeye başladım. Bu sefer daha sert bir şekilde dürtüyordum. Yine "Hıı. " diye bir tepki aldım. Kaba kuvvete çok az kalmıştı. Sabrımı sınıyordu.
"Kalk hadi. "diye bağırdım bu sefer.
"Tamam. " dedi ama bunun gerçek anlamda bir tamam olmadığını biliyordum.
"Sen kaşındın. " dedim ve ayağa kalkıp bir güzel tekme attım. Cansu insanlıktan anlamıyordu, o yüzden ona insan muamelesi yapmama gerek yoktu.
Hemen yatakta doğruldu. Çünkü o da çok iyi biliyordu ki ikinci darbem onu yataktan atmak için olurdu.
"Kalktım. " dedi ellerini havaya kaldırarak ama hala gözlerini açmamıştı. Hiçbir şey söylemeden kolundan tuttum ve banyoya soktum.
"Duş al. Bütün gün senin salaklıklarınla uğraşamam. " dedim ve banyodan çıktım. Kapının önünde biraz bekledikten sonra sertçe kapıya tekme attım. Özür dilerim Sıla!
Bunu yapmamın sebebi Cansu'yu iyi tanımamdı. Çünkü çok iyi biliyordum ki ben banyodan çıktıktan sonra ya tuvaletin üzerine oturup ya da ayakta bekleyip uyumaya devam edecekti. Tekmelerim onun için alarm niteliğindeydi.
"Tamam be vurma. " sesi geldikten sonra odama geçtim. Artık rahatça duş alabilirdim çünkü Cansu'yu kesinlikle uyandırmıştım.
Üzerimdekilerden yavaşça kurtuldum ve suyu açtım. Sıcaklığı ayarladıktan sonra küvetin içine girdim. Ayılmak için bir süre sadece suyun altında durdum. Sonra saçımı şampuanladım ve duruladım. Ağır hareketlerle duştan çıktım. İstanbul'un bu sıcağında ılık su iyi hissettiriyordu. Ve erken kalktığım için tembel tembel hareket ediyordum. Bu çok keyifliydi. Banyodan odama geçtim ve üzerimi giyindim. Çantamı da hazırlayıp kapının yanına bıraktım. Mutfağa geçtiğimde Cansu kahvaltı hazırlıyordu.
"Kolay gelsin. " diyip buzdolabına yöneldim. O an bir şeyi yeni farkediyordum.
"Hassiktir. " dedim. Cansu gülmeye başladı. Gözlerimi kocaman açmış Cansu'ya bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bütün Kızlar Toplandık!
Teen FictionBir o kadar basitti ki denklemleri… İki o kadar güçsüzdü ki eklemleri… Üç kontrol etmek bebek işi… Yormadan? Sormadan? Yormadan? Sormadan?!