5. Bölüm: Hastane

2K 118 5
                                    

Gecikmeden dolayı iki bölüm birlikte yükledim. Size özrüm olsun.
İyi okumalar.
######
Uzun zaman sonra ilk defa annemin ve Erenin seslerine uyanmamıştım. Kendi isteğimle uyanmıştım. Bu da ayrı bir keyifli oluyormuş ha. O kadar uzun zaman olmuştu ki kendi kendime uyanmayalı, nasıl bir his olduğunu unutmuştum.

Yatağımdan kalkıp topladıktan sonra odamdan çıktım ve banyoya girdim. Günlük işleri hallettikten sonra sessizce annemin odasının kapısını açtım. Yatağında öylece oturuyordu. Uyandıysa neden Ereni uyandırmamıştı.

"Anne?" diye mırıldandım yanına doğru yürürken. "İyi misin? Ereni neden çağırmadın?"

"İyiyim, kuzum" dedi yanağımı okşarken. "Ben bugün de dinleneyim. İzin aldım işten. Kardeşini sen bırakıver okula."

"Anne, doktora gidelim."

"Önemli değil, yavrum" dedi gülümsemeye çalışarak. "Bugün de dinleneyim, geçer. Geçmezse yarın gideriz."

"Peki" diye mırıldandım istemeden de olsa. "Ben hazırlanayım o zaman, çıkarız."

"Geç kalmadın mı sen?" dedi kaşlarını çatıp bana bakarken.

"Uyuya kalmışım, Hazan halleder" dedim omuz silkip. Başka bir şey söylemesine izin vermeden odadan çıktım. Derin bir nefes bırakıp Erenin odasına girdim. Fosur fosur uyuyor paşamız. "Eren, hadi kalk."

"Sabah mı oldu, abla?" dedi gözlerini açmadan uykulu sesiyle.

"Neredeyse öğlen olacak, ufaklık" dedim gülümseyerek. "Hadi okula geç kalacağız."

"Tamam" dedi ve yatağından kalkıp sarsak adımlarla banyoya girdi. Ben de kendi odama gidip siyah pantolon ve kot rengi gömleğimi giydim. Saçlarımı tarayıp kendi halinde bıraktıktan sonra çantamı ve telefonumu alıp odadan çıktım.

Ereni kontrol etmek için odasına baktığımda gömleğinin düğmelerini iliklemekle uğraşıyordu. Çantamı yere bırakıp yanına gittim ve işini bitirmesi yardım ettim.

"Teşekkür ederim, ablacım."

"Rica ederim, yakışıklı" dedim göz kırparak ve ayağa kalktım. "Hadi bakalım."

"Tamam" dedi ve küçük çantasını sırtına takıp önüme düştü. Ben de çantamı alıp anneme veda ettikten sonra ayakkabılarımızı giyip evden çıktık.

Ereni okuluna bıraktıktan sonra sahile inip kafelerin olduğu yerlerde dolanmaya başladım. Belki ilan falan asmışlardır. Kafelerde her zaman fazladan elemana ihtiyaç olurdu ama sanki benim ihtiyacım olduğu duyulmuş gibi kimse eleman aramıyordu. Of.

Ne yapacağım ben şimdi? O pislik herifin müdürlüğünü yaptığı yere de dönemem. Onca lafından sonra ona saygı gösterebileceğimi zannetmiyorum.

Telefonumun sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp çantamdan çıkardım. Hazan arıyordu.

"Efendim?"

"Nerdesin, canım?"

"Sahilde dolanıyorum iş için ama tık yok" dedim bir banka otururken. "Her zaman olur ama bugün hiçbir kafede ilan yok."

"Sabırlı ol, bulursun."

"İnşallah, Hazan" dedim ama umutsuzdum. Burdaki kafeler bile eleman aramıyorsa ara caddedekiler hiç aramıyordur.

"Neyse canım, sonra konuşuruz. Dikkat et kendine."

"Sen de" dedim ve telefonu kapatıp çantama koydum. Kahvaltı da yapmamıştım zaten. Allahım her şey üst üste gelmek zorunda mıydı? Ödenecek faturalar da yaklaşıyor. Of of!

Kadere BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin