2. Bölüm: Kazazede

2.7K 137 10
                                    

Sabah yine annem ve Erenin sesleriyle uykumdan sıyrılmıştım. Her sabah resmen bir savaş yaşıyorduk. Ereni uyandırma savaşı. Bu evde alarma hiç gerek yoktu. İçindekiler zaten alarm gibi maşallah. Oflayarak yerimden kalkıp içeri girdim. Annemin hala Ereni uyandırmaya çalıştığını görünce odaya girdim.

"Günaydın, anne."

"Günaydın, kızım. Günaydın" dedi bıkkınlıkla ellerini beline koyup. "Hadi, oğlum. Ablan da kalktı bak."

"Eren, hemen kalkıyorsun!" dedim sert sesimle.

"Of, tamam ya" diye homurdandı ve yarı açık gözleriyle yatağından kalktı. Sevdiğinden daha fazla korkardı benden. Çünkü sinirlendiğim zaman neler olacağını gayet iyi biliyordu. Ona elimden geldiğince kızmamaya çalışıyordum. Zaten kızdığım konular da öyle gereksiz konular değildi yani.

Sonunda savaştan çıktığımızda banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı dağınık bir şekilde topladıktan sonra tekrardan odama girip pijamalarımı çıkardım. Dolaptan siyah dar paça pantolonumu ve lacivert-bordo spor gömleğimi alıp üzerime geçirip önünü açık bıraktım. Genelde hep spor giymeyi severdim. Ve tabi, siyah! Vazgeçilmezimdi resmen. Renkli şeylerde giyerdim ama öyle pembe, mor falan değil. Mavi, su yeşili falan. Bazen.

Pencereyi açıp yatağımı topladıktan sonra dün bıraktığım yerden siyah sırt çantamı alıp odadan çıktım. Nasılsa dün hiç ellememiştim. Her şey içindeydi.

Mutfağa geçip hemen masaya oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım. Diğerlerini hiç bekleyemecektim yoksa işe geç kalacaktım. Hızlıca bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı sırtıma takıp mutfaktan çıktım.

"Anne, ben çıkıyorum" diye seslendim siyah spor ayakkabılarımı giyerken.

"Tamam, kızım. Kolay gelsin."

"Görüşürüz" dedim ve kapıyı açıp evden çıktım. Saçlarımdaki tokayı çözüp saldıktan sonra sırtımdaki çantamı düzeltip iş yerine doğru yürümeye başladım. İş yerinin bana bir yararı da uzak olmamasıydı. Zaten gün boyunca işlerle yoruluyordum bir de yolu çekemezdim.

Karşıya geçmek için kaldırımda kırmızı ışığın yanmasını beklerken oflayarak direğe yaslandım. Burda da arabalar için yeşil yandığı zaman sönmek bilmiyordu. Bari bir düğme koyun da geçeceğimiz zaman basalım yani.

Caddeye baktığımda çok fazla arabanın olmadığını gördüm. E, işe de geç kalıyordum. Görünen son arabanın da geçmesini bekledikten sonra karşıya geçecektim. Yol bayağı genişti ama yeni bir araba gelene kadar geçerdim herhalde.

Son araba da geçtikten sonra derin bir nefes alıp hızlı adımlarla karşıya geçmeye başladım. Yolun ortasındayken duyduğum korna sesine lanet edip daha hızlı yürümeye başladım ama araba sol şeritten geliyordu. Kahretsin! Geçmesi için bekleyecekken olduğum şeritten de başka bir arabanın geldiğini gördüm. Duble kahretsin!

Şansımı deneyip koşar adımlarla kaldırıma atlamaya çalıştım ve acı bir fren sesiyle duran arabayla birlikte kaldırımı boyladım. Oh! Ayağım biraz acımıştı ama en azından caddede kalmamıştım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye cırlayan bir ses duyunca bakışlarımı ayağımdan çekip başımda dikilen sarışına diktim. Çakma sarışın. "Kaza yapıyordum senin yüzünden az kalsın."

"Ben, kusura bak..."

"İyi misin?" diyerek yanıma gelen kişiye baktım. Oha! O bana mı dedi? Yok canım. Çok yakışıklıydı be! Hem de acayip. "Hey! Sana diyorum."

Kadere BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin