5.5

374 45 110
                                    

Gece karnımın guruldaması ile uyandım. Gün boyu hiç yemek yemeden uyursam böyle olurdu tabi.

Ayağa kalktım ve ayaklarımı sürüyerek mutfağa gittim. Dolabı açıp karşısına, yere oturdum.

Dolabı uykulu gözlerle süzerken hiç bir şey olmadığını fark ettim. Buzdolabına kas atıp buzluk kısmını açtım. Oradan donmuş pizzalaran çıkarttım ve hazırlamaya başladım.

Pizzayı yerken bile düşünceler peşimi bırakmıyordu. Hepsini beynimin içinden kışkışladıktan sonra pizzayı yemeye odaklandım. Yarın oldukça fazla işim vardı. O yüzde hızlıca yemeğimi yiyip uyumam lazımdı.

Pizzayı yedikten sonra hızlıca odama gittim. Kendimi yatağa fırlattıktan sonra uyumaya çalıştım fakat uyuyamıyordum. Az önce kovduğum düşüncelerden bir tanesi geri gelmeyi başarmıştı. Yoongi aklımda yerini koruyabilen tek düşünceydi. Sadece kalbimde değil beynimde de yeri kalıcıydı. Ona karşı koymak cidden zordu.

Uyuyamayacağımı anladığımda hayal kurmaya başladım. Acaba ben ve Suga şimdi sevgili olmasaydık ne olurdu?

Zihnimde bir senaryo belirirken yanında da bir şiir şekillendi.

Aşık olmuş iki kişi,
Sevmişler birbirlerini,
Ama bunu fark etmemiş hiç biri,
O baktığında öteki başını çevirdi,
Öteki baktığında o,
Böyle geçmiş hayatları;
Yeşermesini beklerken aşk ağacını.

Ayağa kalktım ve çalışma masama oturdum. Bu şiiri kağıda döktükten sonra gözüm çalışma masamın kenarına koyduğum kitaba takıldı. Belki de bu kitabı okumalıydım. O zaman uykum da gelebilirdi. 'Kırmızı Zambak' adlı kitabın kapağını açarken iç seslerim 'Suga'ya söyle 'diye bağırıyordu. Onları umursamadım ve okumaya başladım. Okurken suçluluk duygusu ile kavruluyordu.

6.sayfadaki şiir dikkatimi çekti.

'Şarkı söyler , dualar eder gibi çanlar,
Heyecandan sarsılan göklere haykırırken:
'Selam sana, ey Meryem!'
Genç kız çıkmış bahçeye elmalara bakmaya.
Titriyor birden bire meleğin geldiğini görünce,
Melek ona bir zambak uzatıyor.
Koklar koklamaz sanki ölmek isteyeceği,
Kıpkırmızı bir zambak...
Genç kız kuytu bahçede,
Akşamın tatlılığı arasında,
Sanıyor ruhu ağzına gelmiş.
Hayatı coşup taşan derenin,
Dupduru suları gibi beyaz göğsünden,
Fışkırarak akıp gidiyor sanki...'

Şiirdeki imalar bende izleniyormuş hissi bırakırken bir sonraki cümle daha da ürkmemi sağlıyordu.

'Öylesine , dalgın dalgın okuyordu.'

Bu...tam olarak benim durumumu anlatıyordu. İçimdeki endişe artarken beynim daha hızlı çalışmaya başlamıştı. Kitabı biraz daha okuyunca esas kızın bana benzediğini fark ettim. Kitabı okudukça her şeyin bir plan olduğu düşüncem de büyüyordu.

Bu kitabın bana verilmesi bir tesadüf değildi. Bu kitap bana bilerek verilmişti.

14 Şubatta aldığım bu hediyeyi 20 Şubatta okuduğum için pişmandım.

Tüm gece yarın yapacağım toplantıları umursamadan kitabı okudum. Ve her gördüğüm şiiri bir yere not aldım. Sabah saat 6 olduğunda hazırlamaya başladım.

Şirkete giderken yanıma kitabı almayı unutmadım.

》》》》》》》》》

Şirkete geldiğimde tüm birimlerdeki görevlileri denetledikten sonra odama geçtim. Abim bu şirketi çok boş bırakmıştı. Hiç kimse işlerini yapmıyordu. Tüm işçilerin bu ayki maaşını düşürdükten sonra. Saate baktım. 12.07 öğle arası gelmişti. Abime öğleden sonra izin istediğimi belirten bir yazı hazırlayarak sekreterime verdim.

Kuzen // Park ChanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin