4.8

525 49 116
                                    

*Suga'nın anlatımından*

Günlüğünü okurken ne yapacağımı bilmiyordum. İçindeki kelimeler içime ilham olurken bu günlüğü bir ara Jei'den araklamayı aklıma kazıdım ve yavaş adımlarla kendi yatağıma Jei'nin yanına uzandım. Gözlerinde kurumuş göz yaşları uykusundan bile ağladığının gösteresiydi. İçimdeki vicdan azabı artmıştı. O benim ondan sakladığım olay yüzünden ağlaması benim hüzün sınırlarımı zorluyordu.

Bunu düşünmeyi yarına erteledim ve Jei'yi belinden tutup kendime yaklaştırdım. Başını göğsüme yasladım ve ona sarıldım.

Onun için yaşadıklarının kolay olmadığını biliyordum. Kolay şeyler yaşamamıştı ama hâlâ gülümsemesini koruyordu. O çok güçlüydü. Beni ona çeken şey de buydu ; gücü. Olaylara dayanma gücü.

Herkes zor olaylar yaşardı, ama asıl önemli olan olayları nasıl karşıladığıydı. Güçlü olmak bu olanları bir süre sonra sindirmek ve yaşamına eskisi gibi devam edebilmekti. Mantıklı düşünen herkes olaylar karşısında kendine zarar vermeden yaşamaya devam edebilirdi. Ama herkes olaylara karşı gülemezdi.

Ben bunları düşünürken tişörtüm de hissettiğim ıslaklık ve belime dolanan eller ile şaşırdım. Onun uyuyor olması gerekmiyor muydu?

"Jei? " diye fısıldadım. Cevap olarak belimdeki kollar sıkılaştığında uyandığını anladım.

"Jei, sana bir şey söylemem lazım. Bugün ablanın geleceğini biliyordum. Daha doğrusu ablanı hastanede görmüştüm ve sana olan benzerliğinden anlamıştım ablan olduğunu. " dedim. Jei kafasını göğsümden kaldırıp yaşlı gözleriyle bana baktı.

"Neden söylemedin ?" Ağladığı için titreyen sesi kulaklarıma ulaştığında kalbimin titrediğini hissettim. Şuan karşımda her zamanki sert, hiç bir konuda taviz vermeyen komik kız değilde, sanki oyun oynarken dizi yaralanan, masum, korunmasız bir kız çocuğu vardı karşımda.

"Çünkü......" dedim ama devamını getiremedim. Ne diyecektim ki? Üzülmesini istemediğimi mi?

Bu hem ona olan sevgimin ne kadar çok olduğunu belli ederdi hem de saçma olurdu. Çünkü ben söylesem de söylemesem de acı çekmişti.

"Bugün her şeyi unutmak istiyorum. Mümkün mü?" Dedi Jei. Benim ona verecek cevabım olmadığını anlamış gibiydi.

Onun sorduğu soruyu düşünürken cevapladım.

"Aslında... Bugün çok meşgul olacağız. Ama akşam yanına gelebilirim. O zamana kadar kızlara söyle zaten onlar sana her şeyi unuttururlar. " dedim. Dediklerimi bir süre düşündü.

"Kızlara oldukça güveniyor gibi duruyorsun. " dedi gülerek. Arkadaşlarına güvenmem hoşuna gitmiş olmalıydı.

"Evet. Herhangi birinize bir şey olduğunda nasıl olduğunuzu gördüm. Biririnize oldukça bağlısınız. Min Ah denen kız Jungkook'u öptüğünde kızı nasıl dövmüşseniz yaptığı makyaj bile yaralarını kapatamamıştı. Ve ayrıca hastanede verdiğiniz ufak konseri duydum. Arkadaşların seni cidden önemsiyorlar" Dedim gülerek. Bugün Jei'yi almaya gittiğimde duymuştum bunu. Hemşirelerden biri yanımdan geçerken arkadaşına tam olarak şu cümleyi söyleyince onlar olduğunu anlamıştım ; 'Hastalardan bir tanesi arkadaşları ile şarkı söylüyordu yabancı dilde. Gülüyorlardı ama aynı anda gözleri yaşlıydı. Doktoruna akıl hastanesine sevk etmesini rica edeceğim .'.

"Ne!? Sen onu nerden duydun ya?" Dedi şaşkınlıkla. Gülerek cevap verdim.

" Hemşirelerden biri söyledi. " dedim fazla ayrıntıya girmeyerek.
Sinirlenmeye başladığını gördüm.

Kuzen // Park ChanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin