3.2

654 64 53
                                    


*Jei (Sude)'nin anlatımından*

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm parıldayan güneşti. Vücudumu hareket ettirerek kalkmaya çalıştığımda vücudumun belirli yerlerinde olan ağrılar kalkmama izin vermemişti. Canımın acıdığını belirten bir kaç ses çıkartıp tekrar kalkmaya çalıştım. Galiba şu an filmlerdeki sahnelerden birini yaşıyordum. Hani baş karakter ölür ondan sonra da hayalet olarak dünyada kalır ya onlardan biri işte. Eğer filmlerdeki gibi hayaletsem uçabilirdim de. Eğer uçarsam hemen Onun yanına gidebilirdim ve arkadaşlarımın! Hemen uçuş pozisyonunu aldım ve zıplamaya başladım. Olmuyordu! Demek ki ben farklı bir tür hayalettim.

Şimdiden pişman olmuştum intihar ettiğim için. Ayağa kalkınca hemen aklıma Boo (Belinay) ve Jessica (Merve) geldi. Onları bu dünyada tek bırakmıştık. Tek istediğim benim arkamdan fazla üzülmemeleriydi. Onları güvenilir insanlara emanet etmiştim. Her ne kadar ikisinin de daha haberi olmasa da Boo (Belinay)'ı Jungkook'a, Jessica (Merve)'yi de Sehun'a emanet etmiştim. Daha doğrusu intihar etmeden önce bir zaman sayacı ile ben intihar ettikten 17 saat sonra yazdığım mesajları belirli kişilere atması için ayarlamıştım. Attığım mesajlar şunlardı:

Abi : Teşekkürler!
Chanyeol : Teşekkürler!
Suga : Özür dilerim
Kai : Özür dilerim
Jessica (Merve) : Seni seviyorum
Boo (Belinay) : Seni seviyorum
Sehun : Jessica (Merve)'ye iyi bak
Jungkook : Boo (Belinay)'a iyi bak

Hatırladığım kadarıyla dün gece 11.30 da intihar etmiştim. Yani mesaj bir sonraki gün 4.30 da gidecekti. Gözlerimin önüne gelen 4 yüz ile pişmanlığım arttı. İntihar etmemeliydim! Ama artık bitmişti ben ölmüştüm. Havaya baktığımda bugünün benim üzülmeme inat olarak çok güzel olduğunu gördüm. Biraz daha etrafa battıktan biraz ötede olan telefonum Necmo fark ettim. Hemen yanına gidip elime aldım.

"İyi misin Necmo? Çok özür dilerim senin de canını acıttım. Seni de böyle zorla intihar ettirdim ama kusura bakma. " dedim ve önünü ve ekranını kontrol etmeye başladım. Ekranını çevirdiğimde KIRILMIŞTI.

"Hiiii! Özür dilerim Necmo söz veriyorum eğer yapabilirsem ekranını değiştircem. Çok özür dilerim. "Dedim ve ekrana üflemeye başladım.

Bir süre daha Necmo ile ilgilendikten sonra etrafa bakmaya devam ettim. Diğer kızlarda ordaydı. Onları uyandırıp hayalet olduğumuzu söylemek istiyordum ama onlar daha uyuyorlardı ve ben şu an onları uyandırmaya üşeniyordum. Bu yüzden yere oturup sırtımı duvar gibi olan toprağa dayadım. Bir süre yerdeki toprağı inceledikten sonra bir şey dikkatimi çekmişti. Bulunduğum yukarı doğru sonsuz bir oda gibi duran bu yerin toprağı siyahken duvardaki topraklar kahverengiydi. Bir dakika!!! Lan burda resim vardı !!! Yukarı baktığımda uçurum sandığımız yerin aslında dibinde insanları keklemek için yapılmış 3D çizim olan bir çukur olduğunu anladım. ALLAH'IM ÇOK ŞÜKÜR. ÖLMEMİŞİM. Sevinçten gözlerim dolmuştu. Allah'a bir kaç defa şükrettim ve dua ettim. Sabahtan beri içimde oluşan pişmanlık hissi yerine tatlı bir hüzün bırakmıştı. Bu hüznün nedeni keklenmemdi. Şimdi tek sorunum burdan çıkmaktı.

Gelen sesler ile oraya döndüm. Hana (Sena) ve Yuri (İrem) uyanmıştı. Yanlarına gittim.

"Uyandınız mı ? " diye saçma bir soru yönelttim onlara. Mutluluktan saçmalıyordum artık. Şu anda o kadar şaşkındılar ki mallığımı fark etmemişlerdi. Bana tip tip baktıktan sonra konuştu Yuri(İrem) .

"Ölmedik mi?" Bunu o kadar masum sormuştu ki... Sırf üzülmesin diye onu öldüresim gelmişti. Ama ben Jei (Sude)'ydim. Asla tatlılık yapmazdım -sevindiğim zamanlar hariç-.

"Ölmedik zaaaaa."Ben konuştuktan sonra yüzündeki o masum ifade gitmiş yerine bıkkın bir ifade gelmişti.

"Oha nasol ölmedik. Ölümsüz müyüz la biz?" Bu salak tabi ki Hana(Sena)'ydı.

Yuri (İrem) olayı daha kendi de anlamadığı için ;

"Allah'ın hikmeti " diyip geçti. Ben ise durumu anlatarak ikisinin de aklındaki soru işaretlerini yok ettim.

"Kızlar bizim uçurum sandığımız bu yer aslında yaklaşık 2 metrelik bir çukur. Bizim uçurum olarak görmemizin sebebi ise yere 3D çizim yapılmış olması. " Dedim ders anlatan bir hoca edasıyla. Yok Fatmasıyla. Ooo Ergenos Hanım sen buralara uğrar mıydınız? Yürü git konuşmayı öğren de gel. Tamam abla büyüksün.

" O değilde sizin de bir yerleriniz ağrıyor mu?" Diye sordu uyandığını yeni fark ettiğim Lurr Ah (Elif). Herkes onaylayınca yanaklarını şişirdi ve göz devirdi. Bu bizim grubun sıkıldığını belli eden özel hareketiydi. Herkes kendi telefonunu aramaya başlayınca ben de sıkılıp telefonundaki araba oyununu açtım. Bende televizyonumdaki motorsiklet oyununu açtım. Yaw yürü git . Tam oyunda 2. Seviyeye geçecekken elimden telefon çekildi. Ben telefonu elimden çekene katil gözüyle bakarken Lurr Ah(Elif) konuştu.

"Boo (Belinay)' arayalım da bizi gelip alsın. " Bu kız maldı. Kafasına bir tane geçirdim ve konuştum.

"Gerizekalı ne diyeceksin ' Alo uni biz intihar ettik ama o kadar malız ki atladığımız uçurum çukur çıktı. Çukurdan çıkamıyoz el bizi al ' mı diyeceksin? " Bana biraz baktıktan tere oturdu. Aklıma gelen fikirle ben de yere oturdum ve diğerlerini yanıma çağırdım. Madem burda kalmıştık intihar nedenlerini öğrenmem lazımdı. En ciddi ses tonumu -bu ses tonunu tahminen 2 yıldır kullanmamıştım- kullanarak konuşmaya başladım.

"Şimdi herkes neden intihar etmeye kalkıştığını söyleyecek başla Lurr Ah (Elif)." O kadar ciddi konuşmuştum ki Lurr Ah(Elif)'n yutkunduğunu ve Yuri (İrem)'in biraz benden öteye kaydığını fark etmiştim. Ama bu ciddi bir konuydu, gülemezdim.

"Bir kaç gün önce ben bir yere gidiyordum sonra sesler duydum ve oraya gittim. Bir kaç iri yarı adam bir adamı dövüyordu. Vicdanım sağolsun ben de birinin kafasına taş attım diğerlerini de elimden geldiğince etkisiz hale getirdim sonra yaralı adamı kurtarıp bir yere getirdim ve yaralarıyla ilgilendim. Sonra bu adamı döven iri yarı adamların patronu dün biz dışarıda Jessica (Merve) ile gezerken Jessica (Merve)'yi kaçırdılar. Ve ben hiç bir şey yapamadım. " Sonlara doğru Lurr Ah(Elif) ile birlikte bizim de gözlerimiz dolarken son cümleyi söylerken sesi titremişti. Kendini biraz toparlayınca devam etti konuşmaya.

"Benden belirli bir miktar parayı bir iban numarasına yatırmamı istediler onlar gider gitmez yatırdım hatta Jessica (Merve) 'yi de bir kaç gün dinlenmesini ve çok özür dilediğimi belirterek Kore'ye ilk geldiğimizde kaldığımız eve bıraktım. Ben de suçluluk duygusundan-" Lurr Ah (Elif) cümlesini bitirmeden ben, Yuri(İrem) ve Hana (Sena) aynı anda kafasına vurmuştuk. Neden bu kadar maldı? Kendime Lurr Ah (Elif)'i sık sık kontrol etmeyi not ettim. Ona tabii ki daha çok kızcaktık ama şu an sırası değildi. Bu yüzden Yuri (İrem)'e kendi olayını anlatması için baktım. Dolu gözlerle ama duygusuz bir yüzle sadece iki kelime söyledi.

" Ömer geldi." Ona tip tip bakıp konuştum.

"Mal Ondan sanane. Bir akıllısı beni bulmaz. Biri boktan biri için intihar eder diğeri kankasını kurtardığı için intihar eder. " Tüm ciddiyetimi bir kenara bırakıp konuşmuştum. Gelenek haline getirdiğimiz şeyi yapıp Ben, Hana (Sena) ve Lurr Ah (Elif), Yuri (İrem)'in kafasına aynı anda vurduk. Sıra Hana (Sena)'daydı.

"O gelmiş. " dedi ve sustu. Lurr Ah (Elif) ve ben bir sabır çekip Yuri ile birlikte Hana (Sena)'nın kafasına vurduk. Sıra bendeydi. Kaybettiğim ciddiyetimi geri topladıktan sonra elimden geldiğince özet şekilde anlatmaya başladım.

"Abim ve Chanyeol benden Ablamın yaşadığını saklıyormuş. " dedim ve buruk bir gülümseme gönderip benimde kafama vurmaları için kafamı eğdim. Kafama gelen darbeden sonra boynuma, belime ve sırtıma dolanan 3 çift kol bunda gerçekten gülümsedim ama biliyordum ki bu son gerçek gülümsemem ya da başka bir deyişle son gerçek duygumdu...
Ay hikayeye başladığından beri yazmak istediğim bir bölümdü. VE SONUNDA YAZDIM !!!*alkış*

Ve artık sadece hafta sonu yayınlayacağım haberiniz olsun.

Kuzen // Park ChanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin