Ne geliyor biliyor musunuz? Liam hikayesi geliyor! Promosunu yapıyorum ama ne zaman geleceği belli değil, maybe one day opsdfjopdsu
Nedensizce aşk acısı çekenleri yazmak, mutlu çift yazmaktan daha çok hoşuma gidiyor ağlasın be hepsi hayatta mutluluk yok zaten ospdfjkosp
Ve bunu aslında sezon finalinden hemen sonraki bölüm yazacaktım, unuttum. Sadece düşünün. Siz Autumn'sunuz, ilk aşkınız lisede başka bir şehire taşınıyor ve iki yılın sonunda biri sizi sevdiğini anlatıyor. Bu kişiyi bizim tanıyıp sevdiğimiz Niall diye düşünmeyin ama. Özgüveniniz zaten düşük, inanamıyorsunuz. Aylar geçiyor ve çabalasanız da bu kişi size hiçbir şey hissettiremiyor. Yaşıyor gibi bile hissetmiyorsunuz. Sonra önünüze ilk aşkınızın yanına gitme fırsatı geliyor. O kişiyi üzmemek için kalıp, öylece günlerinizi mi geçirirsiniz yoksa ilk aşkınızın yanına gidip kalbinizi mi bulursunuz? Bu soruya cidden cevap istiyorum. Ben ne yapacağımı zaten yazarak gösterdim. Hadi, sizinkileri de merak ediyorum!
İyi okumalar!
*
#Geçmiş#
Niall
"Bok gibi görünüyorsun." Zar zor açık tuttuğum gözlerimi bir de Michael'a çevirmekle uğraşamayacağımdan ona karşılık vermedim. Kantine doğru yürüdüğüm sırada kuyruğummuş gibi peşimden geliyordu.
"Ayrıca göz altların morarmış. Berbat." Merdivenleri inip en alt kattaki kantimize ulaştım. Gözlerimi yerden kaldırmıyordum çünkü baktığım her yerde onunla bir anımızı görüyordum. Anı denmezdi buna gerçi, ben onu izlerdim o da arkadaşlarıyla konuşurdu. Yine de içinde onun olduğu her şey hafızamda bir yer edinmişti.
"Yemek de yemiyorsun. Bu olay ciddileşmeye başladı."
"Selam, Michael!" Susmayan kırmızı kafa ikinci sınıflardan Alexis'in sesini duyar duymaz erime moduna girmişti. Heyecandan gözlerini büyütüp bana bakınca bu salak haline karşı yarım bir şekilde gülümsemek istemiştim ama yüzüm donmuş gibiydi, mimik oluşamıyordu. Onu arkamda çaresizce ve heyecan içinde bırakıp kahve makinesinin yanına gittim. Üç gündür toplasak dokuz saat falan uyumuştum, aşırı yorgun hissediyordum. Parayı atıp kahvemi doldurduktan sonra rasgele bir masaya oturdum.
Aklımdan bir saniye bile çıkmıyordu.
Acaba Arden ona ne demişti? Gitmesine değmiş miydi? Değiştim derken neyden bahsediyordu? Neden her yerden beni engellemişti? Numarasını nasıl bulabilirdim? Şu an Arden ile mi beraberdi? Yoksa Bella ile Arden tekrar barışmıştı ve Autumn onun acısını mı çekiyordu? Bu çok kötü olurdu çünkü Autumn'un kalbi Arden'ı tam gözlerinin önünde başka bir kızla görmeye dayanamazdı. Aslında Arden onun değişmiş halinden hoşlanmış da olabilirdi ve şu an birlikte olabilirlerdi.
Bu haksızlıktı. Onu her haliyle seven bendim.
"Oturabilir miyim?" Yumuşak sesin sahibine döndüğümde kızıl, muhtemelen Matematik dersinden hatırladığım kızı gördüm. Başımı hafifçe sallayarak kahve bardağını incelememe geri döndüm.
"Bayan Climbert beni matematiğini düzeltmene yardım etmem için görevlendirdi. Son iki senen, bir üniversite tarafından kabul edilmek istiyorsan notlarını yükseltmeliymişsin."
Dediklerinin yarısını dinlememiştim, hatta sadece son cümleyi kavramıştım ve bu kaşlarımı çatmam için yeterliydi. Notlarımı mı yükseltmeliydim? Cidden, bundan daha yüksek notlar aldığım dakikada NASA başvurumu yapardım. Ne olmamı bekliyorlardı bilmiyordum ama tıp okuyacak kadar yüksek notlar alıyordum, ayrıca ülke geneli bir Biyoloji projesi için öğretmenim tarafından zorla yarışmaya sokulmuştum. Eğer yarışmada derece yaparsam üniversiteler zaten peşimden ayrılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Autumn Leaves / NH
Short StoryBut I miss you most of all my darling -Ama seni her şeyden fazla özlüyorum sevgilim When autumn leaves start to fall -Sonbahar yaprakları düşmeye başladığı zaman 18.01.2017