5: ana model olmak

4.7K 412 90
                                    

Min Yoongi bir büyücüydü.

Artık buna inanıyordum. Çünkü beni büyülüyordu.

Yatakta uzanmış bir vaziyette açılmış kıravatını çekiştirerek poz verirken ayaklarımın altındaki zemini hissedemiyordum. Sanki kayıp gidiyordum, sonsuz bir boşluğa düşüyordum onu izlerken.

"Pekala, ne olursa olsun kameraya bakma, hatta ben yokmuşum gibi düşün."dedim. Ben o yokmuş gibi düşünemezdim asla.

Boğazım o kadar kuruydu ki ağzımdan çıkan kelimeler bile canımı yakmıştı.

"Ama buradasın?"dedi kaşlarını kaldırarak.

"Sadece umursama."dedim kamerayı gözüme hizzalayarak. Dudaklarını büzüp kafasını salkayarak onayladı. Delirecektim.

Otel odasındaki tablolara kafasını çevirip incelemeye başlamasıyla onu fotoğraflamaya başladım. Ya da inceliyormuş gibi yapıyordu.

Acaba onu çizdiğim tuvale de bu kadar ilgiyle bakar mıydı? Ya da gerçek ilgiyle?

Ben kamera açısını değiştirdikçe sözümü dinleyip asla kameraya bakmıyordu.

"Pekala, biraz daha ifadesiz olmayı deneyebilirsin."dedim.

"Bu işte yeniyim."diye söylendi, oysa ki ne kadar mükemmel olduğunu bilmiyordu.

"Hayır, gayet iyisin. Sadece kusursuz çalışmak istiyorum."dedim.

Kusursuz olanla çalışıyordum çünkü.

Pozunu daha ifadesizce verme çabası sonuç vermiş, istediğim fotoğrafı almıştım.

Sıkıntıyla gömleğinin yakalarındaki broşu çekiştirdi.

"Bütün bu kostümü şu avucumu dolduramayacak şey için giydiğime inanamıyorum."dedi.

Çok şaşıracağını umarak,"O avucunu doldurmayacak şey, beyaz altın ve saf yakuttan yapılma."dedim.

Suratının alacağı ifadeyi zaten tahmin etsemde, hiç bir hayalim asla onun gibi kusursuz olamazdı.

"Şaka yapıyorsun!"dedi.

Parmaklarının zincirlerin arasına dolamayı aniden bıraktı.

Yüzünü bir korku ifadesi sarmıştı, "Buna zarar gelirse bunu ödeyemem."dedi.

Hatırlatma olarak, "Çekin var."dedim.

Kafasını salladı.

"Şimdi, az laf çok iş, kalk ve yeni kıyafetlerini giy. Çekim otelin terasında, tamam mı?"dedim.

"Bu işi ilk duyduğumda emir yağdıracak kişi olacağımı sanıyordum."diye söylenerek uzaklaştı."Kapris yapacağımı, karides yemeden çekime çıkmayacağımı.. Şimdiki halime bakın bir de."

Her zaman söyleniyordu.

Otelin temizlik ekibi gelene kadar sakinleşmek için odada kalsamda, hala Taehyung'dan saklayamayacağım kadar kırmızı bir vaziyetteydim.

Mecburen terasta çalışan, bence sadece manzara eşliğinde kahve içiyordu, Taehyung'un yanına gittiğimde beklenen oldu ve bana ağzı bir ton kahve dolu bir biçimde gülmeye başladı.

"Seni gören, çekim değilde başka bir şey yaptığınızı zannedebilir."dedi.

"Sadece susamaz mısın hyung?"diyerek onu sinir etmeyi umdum. Ona asla oppa diyemiyordum. O benim için Tae-Hyung'du. Hyungdu işte.

"Pekala Jinnie, fotoğraflara bakalım o zaman."dedi.

Ateşe ateşle karşılık veriyordu.

"Pekala."diyerek kameranın galeri kısmından fotoğrafları açtığımda Tae'nin yüzünde tatmin olmuş bir ifade vardı.

"Sen mi işinde iyisin, yoksa o harika bir seçim mi bilemedim."dedi.

Gururla duruşumu dikleştirdim.

"Her iki şekilde de bu benim başarım."dedim gururla.

Güldü."Aferin Jinnie."diyerek saçlarımı karıştırdı. "Kedi olalı bir fare tuttun."

Aslında Taehyung'u seviyordum.

"Bu kıyafetleri sevdim,kesinlikle benim olmalı."diyerek teras alanına gelen Yoongi halinden son derece memnundu.

Çünkü tam da onun tarzında spor bir ceket, kot pantolon ve salaş bir tişört kombini ile birlikteydi.

"İstersen sende kalabilir. Ama çok beğendim diyorsan defilede giyebilirsin."dedim.

Kaşlarını kaldırarak,"Neyde?"dedi.

"Defilede, ana manken sensin. Unutma sadece model değil marka yüzsün."dedim.

Alayla gülerek,"Ben manken gibi yürümeyi beceremem bile."dedi.

"Öğreneceksin."dedim, "Çoğu model için ilk defilesinde ana manken olmak bir hayaldir."

"Hatta imkansızdır."diye ekledi Taehyung.

Yoongi ise alayla gülmeye devam etti.

"Pişman olacaksınız."dedi.

"Göreceğiz."diyerek ona meydan okudum.

Kollarını göğsünde birleştirerek omuz silkti.

Oturduğum gölge alandan kalktığımda güneşe çıkmanın etkisi ile tenim yandı.

"Bu çekimi hızlıca yapalım olur mu?"diyerek terasın korkuluklarına ilerledim.

"Sana tamamen katılıyorum."dedi.

Ona manzaraya tamamen sırtını dönmesini söyledim.

Dediğimi yaptığında anında kolunu gözlerine siper etti.

"Bu siktiğimin güneşi gözlerime tecavüz ediyor."dedi.

Onun bu sokak diline ilk kez şahit olduğum için bir an afallasam da sonunda konuşabildim.

"Bir, iki dakika sürecek. Sen kafanı manzaraya döneceksin zaten."dediğimde kafasını hızla çevirdi.

"Başlasan iyi olur."dediğinde işe koyuldum.

Kameranın merceğinden ona bakmak beni daha da heyecanlandırıyordu.

Güneşin de etkisiyle aşırı ısınmış telefonlar gibi olana kadar onu fotoğrafladım.

İşim bittiğinde kızgın kumlara basıyor gibi seke seke Taehyung'un yanına ilerlerken,"Bitti!"diye bağırdım.

"Sonunda." diyerek tahminimce peşimden gelmeye başladı.

Gölgeye ulaştığımda gözlerimi kapatıp ellerimle kendime yelpaze yaptım.

Bu büyük ölçüde güneşin etkisi gibi görünsede, Min Yoongi etkisiydi.

Yoongraph ; 𝐦𝐲𝐠 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin