18: hoseok

3.9K 337 41
                                    

Elimdeki kırmızı elbiseyi askısından boynuma takarak üzerime tuttum.

"Bence bunu da valizine koyma."dedi Yoongi, yatağın uzerindeki giysi yığınlarının arasında oturuyordu.

"Bir şeyi de beğenemedin. Neden?"diye söyledim.

"Pijamayla gitmeye ne dersin?"dedi gülerek.

"Yoongi!"diye sinirle söylendim.

Gülmeye devam etmesi sinirlerimi bozdu.

"Yoongi, ciddiyim senin fikrini almadan hazırlayacağım bu bavulu artık."dedim.

"En doğru karar bu, bana neden soruyorsun ki zaten?"dedi.

"Çünkü fikrini önemsiyorum."dedim,"Ama yanlış yaptım  demek ki." Sinirle yanına oturdum. Elbiseleri ayırarak seçmeye başladığımda gülerek beni seyrediyordu. Ona ne kadar kızarsam kızayım kendimi ona karşı alıkoyamıyordum. Bir süre sonra kendimi ellerim elbiselerin arasında öylece dururken onun gülümsemesini izlerken buluverdim. Bu benim için yeni değildi, ona bakmatan kendimi alamıyordum. Beni büyülüyordu.

"Hare istediğini giymekte özgürsün, ama ben sadece ben bana özel giyinmeni tercih ederim."dedi yüzünü bana yaklaştırarak.

"Ah, öyle mi? Senin mükemmel giysiler içindeki harika pozlarına kim bilir kimler bakıyor şu an.."dedim.

Güldü,"Çok şirinsin Hare."dedi.

"Sen felaketsin."dedim

Yüzünü bana yakınlaştırdığında onun hamlesini beklemeden eğilip onu öptüm, ellerini belimdeki yerlerine yerleştirerek beni kıyafet yığınlarının arasından kucağına çekti. Ellerimi başının arkasına koyarak öpücüğü derinleştiğimde bu istekli halim onu gülümsetti.

Üzerimdeki tişörtü çıkartırken avantajlarımızdan biri onun tişörtsüz olmasıydı. Tek elim sırtındayken o da elini benim askılarımda bekletiyordu.

Tam hamle yapacakken ondan ayrıldığımda daha sorgulamadan beni yeniden kendine çekti. Direndiğim için,"Valiz toplmam lazım."dememe izin verdi.

"Ah, uçağın kaçta senin?"dedi.

"iki saat kaldı Yoongi, sürekli sorduğunda süre uzamıyor."dedim.

"Aksine kısalıyor."dedi kafasını geriye atarak.

Bu hareketi nefesimi kesti.

*

Taehyung beni kafama vurarak uyandırdı.

Sıkıntıyla nefes aldım, Paris'e gelmiştik ama bu durum beni sadece üzüyordu. Tablolarım ben olmadan da kedinlerni sergileyebilirdi.

Aklımdaki tek şey Yoongi'nin benden uzak olmasıydı. Her gün onu görmeye o kadar alışmıştım ki nefes almak gibi normal birşey gibi geliyordu.

Nefes almayı bırakmayacağınız gibi Yoongi'yi görmeyi de bırakamıyordunuz.

Havalanından çıkarken telefonum titredi.

Yoongi'yi izlediğim kafenin sahibi fotoğraf göndermişti.

Yoongi ile bir selfie.

Telefondan Yoongi'nn numarasını tuşladım.

Uykulu bir sesle "Hare?" diyen Yoongi'nin sesi bile beni mest etmişti.

"Fotoğraf göndermişsin."dedim.

Uykulu hali hala sesine yansırken güldü,"O sana yeni mi geldi?"dedi.

"Evet. Şimdi indim."dedim.

Yoongraph ; 𝐦𝐲𝐠 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin