Gülümsemesi.
Min Yoongi'nin tebessüm etmesi bile vücudumdaki bütün kuraklıklara yağmur olurken onun kameraya gülümsemesi sanki kalbimin mideme ağır demir bileyelermişcesine düşmesine sebep oluyordu.
Kıyafeti içinde kusursuz görünüyordu, bu gün stüdyodaydık, ekip olduğundan fazla kalabalıktı, yeni staja başlayan makyöz kızlar bir numaralı izleyicilerimizdi.
Yoongi pozunu artık ben söylemeden değiştirmeyi öğrenmişti, ama ne zaman hareket etse onun bu heykelleri kıskandıracak güzelliğine kapıldığım için kalbim yine vücumda yer bulamıyordu. Kalbim bana ait değildi, onundu.
"B-bu..."dedim. Sesim çok kısık ve çatallıydı. Bu yüzden beni duymadı. Biraz daha güçlü ama zorla, "Yeni kostüm."dediğimde sesim zar zor duyuldu.
Makyöz stajerler hemen Yoongi'nin çevresini sararken gözlerim Taehyung'u arıyordu.
Sonunda onu su alırken gördüğümde hızla yanına ilerledim. Suratımı gören Taehyung anlamsızca bana bir iki saniye baktı.
Hızla boynuna sarılıp ağlamaya başladığımda bardağını bırakıp kollarını bana doladı.
"Ne oldu şimdi?"dedi.
Kafamı boynundan kaldırmadan, "Yanıldım. Ona modellik teklif etmem bir hataydı." dedim.
Taehyung yüzüme bakmak için beni kendinden ayrıldığında, "O da ne demek?" dedi.
Göz yaşlarımı ve gürültülü hıçkırıklarımı saklayamayarak, "Ona sadece bakmak bile canımı yakıyor." dedim.
Tae yeniden bana sarıldığında daha da şiddetlenen ağlamamı nasıl durdurabilirdim bilmiyorum.
"Haydi, birazdan gelir. Kendini topla akşam ağlarsın yine."dedi Tae saçlarımı karıştırarak.
Kafamı kaldırıp gözlerimi sildim."Söz mü?"dedim.
"Eğer beni tekmelemezsen."dedi.
Gülümsedim,"Tamam."dedim.
Çocukluğumdan beri her türlü fiziksel ve ya duygusal acımda Taehyung'a sığınırdım. Akşam kapısını yaşlı gözlerle çalar sonra sabaha kadar içimi dökene kadar ağlardım. Tabi bir süre sonra uyuyakalırdım ama yine de onunla olunca tüm dertlerim yok oluverirdi.
Seok Jin ise daha çok konuşmakta iyiydi, güzel tavsiyeler verir seni değerli olduğuna inandırırdı. Yine de Taeyung ile yaşlarımız gibi ilişkimizde daha yakındı.
"Geliyor, iş başına."dedi.
Toparlandım,"İş bitince kafeye gidelim mi? Sana anlatmam gereken bir gelişme var."dedim.
Gülümseyerek kafama vurdu,"Sormana gerek var mı? Her zaman peşindeyim."dedi.
Yoongi yerini alırken Tae'ye göz kırpıp ona doğru ilerledim.
"Fazla... soylu işi."diyerek kıyafetiyle ilgili yorumumu belirttim."Hah, sonunda sende benim bu giysilere uygun olmadığımı kabul ettin demek."dedi.
"Ben sana uygun değil demedim."dedim. Sesim fazla sertti. Ona neden kızdığımı bende bilmiyordum. Ama bu kadar güzel olduğu için sinirlenmem çok normaldi, beni alt üst etmişti.
"Her neyse, bu kıyafette kimim?"dedi. Bu umursamaz hali beni deli ediyordu.
"Sadece giysinin hakkını ver."diyerek kameranın arkasına geldiğimde fazla sert konuşmuş olabilirdim.
Ama ona bu kadar güzel olduğu için sinirliydim. Bu kadar mükemmel olmak kanunen suç sayılmalıydı.
"Peki madem."diyerek pozunu verdiğinde, ona sinirden tam talimat vermemiş olmama rağmen olağan üstüydü.
Çekimler bittiğinde gitmek için hazırlanan Yoongi'ye,"Seninle konuşmam gereken bir konu var."dediğimde çıkışa yönelen vücudunu benden yana çevirerek bana doğru ilerledi.
"Nedir?"dedi ellerini cebine sokarak.
"Hoseok.. çekimleri çok beğendi."dedim.
Umursamazca tek bir mimik oynatmadan yüzüme bakmaya devam etti.
"Ama istediği bir çekim daha var, sanatsal bir şeyler istiyor."dedim.
Yani? dercesine kaşlarını kaldırdı.
Yüzünün alacağı ifadeden korktuğum için gözlerimi kapatarak, "Seni tuval olarak kullanmamı önerdi."dedim.
Yoongi gülmeye başladığında gözlerimi açtım,"Eğer istemezsen başka bi-"derken gülmeye devam etmesi ile cümlemi tamamlayamadım.
"Bu yüzden mi çekimde bir tuhaftın bu gün?"dedi gülüşünün arasından. Gerçekten kalbim daha ne kadar bu gülümsemeye dayanabilirdi bilmiyorum.
"Tuhaf falan değildim."diye çıkıştım.
Gülümsemesini yüzünden silmeden, "Tamam düşünceliydin diyelim." dedi.
"Evet." dedim kafamı yüzüme eğerek.
"Tamam, olur." dedi. Tam gidecekken, "Bu gün geç gelirsem bir problem olur mu?" diyerek yeniden bana döndü.
Nereye gideceğini deli gibi merak ettiğim için birden "Nereye gideceksin ki?" diye sorma gafletine düştüm, sonra bunu telafi etmek için hızlıca, "Hayır olmaz." dedim.
Gülmeye devam ederek "Görüşürüz." dedikten sonra gitti.
Bense meraklı, kızarmış suratımla öylece arkasından baktım.