Taehyung menüyü incelerken aç gözüküyordu.
"Sen bir şey yemeyecek misin?"dedi.
Ona gözlerimi devirdim,"Sence yemek yiyecek halim varmış gibi mi görünüyorum?"
"En azından bir seyler iç, konuşurken boğazın yırtılıyor gibi davranıyorsun."dedi.
Elimi boğazıma koyarak, "Doğru tespit."dedim.
"Yeşil çay?"dedi.
Kafa sallayarak onu onayladım.
Tae siparişleri verdikten sonra "Eee?" dedi, "Derdin ne senin?"
Onu elimle susturdum. "Çay gelsin anlatacağım, cidden iyi değilim."dedim.
Ukalaca kaşlarını kaldırarak, "Bu halde olmanın sebebi Yoongi ama sen hala onu izlemeye devam ediyorsun."diyerek gerçekleri suratıma çarptı.
Kafamı suçlular gibi öne eğsem de daha sonra dayanamayarak Yoongi'yi yanında ki iki kız ve üç erkek arkadaşının oluşturduğu grubuyla birlikte izlemek için kafamı kaldırdım.
Tae eliyle çenemi tutarak kafamı çevirsede bakışlarım ondan ayrılmamıştı.
En sonunda peçeteyle gözlerimi kapattığında onu ellerimle itekledim.
"TaeTae kes şunu."dedim gözlerimi kırpıştararak.
"Sende şu aptal aşık havandan vaz geç Jinnie, haklısın onunla çalışmak sana iyi gelmiyor."dedi.
Sonunda siparişlerimiz geldiğinde Taehyung'un beni azarlamasından korkarak çayım bitene kadar ona kaçamak bakışlar atmaktan fazlasını yapmadım.
"Şimdi söyle, ne oldu?"dedi.
"Hoseok, çekimleri çok beğendi."dedim.
Kafasını yemekten kaldırmadan, "Bu sorun olamaz."dedi.
"Zaten bu değil hyung, Hoseok bana bunların tam istediği çalışmalar olduğunu ama onunla daha sanatsal çalışmam gerektiğini söyledi."dedim bende başımı çay bayrağına eğerek.
"Ee? Bu senin en başarılı olduğun alan."dedi kafasını kaldırarak.
"Hoseok bana boya onu dedi."dediğimde Tae'nin ifadesi değişti.
"Ne?"dedi kaşlarını çatarak.
"Onu tuval olarak kullan dedi."dedim bende. Bunu söylerken hayal etmek bile utançtan kızarmama sebep oluyordu.
"Şimdi anladım."dedi."Jinnie onu çıplak görmekten utanıyor."dedi kafama vurarak.
"Taehyung!"dedim.
Güldü, cidden komik miydi bu şimdi?
"Tae, ben daha onu giysileriyle gördüğümde nefesim kesiliyor. Ben ona nasıl dokunabilirim? Daha da beteri, ona nasıl fırça darbesi atabilirim? Hayal ettikçe nefesim daralıyor."dedim tişörtümü yakasını çekerek.
"Sen cidden aşıksın."dedi Taehyung, "Şu haline bak."dedi.
Yine o gülüyordu, bense uyuz oluyordum.
"Ah, bilmiyorum, cidden.."dedim ellerimle yüzümü kapatarak.
"Minik Jinnie gerçekten aşık." dedi melodik bir biçimde.
"Anlamıyorsun."dedim. "Cidden kalbimi fiziksel olarak acıtıyor."
"Oppalar bu günler içindir."dedi gülümseyerek.
"TaeTae hyungum benim."dedim ona sarılarak.
*
"Uyumayacak mı?"dedi Seok Jin. Onu duyduğumu bilmiyordu.
"Uyumayacak, ve ben tam uykuya dalacakken Yoongi'nin eve gelesi gelecek ve Jinnie de odama gelip Hyung~ o neden bu kadar güzel ühü~ diye ağlayacak, benim bu oppa yüreğim de onun bana hyung demesini göz ardı edip onu bağrına basarak sabaha kadar uyanık kalacak."dedi Tae sitemkar bir biçimde.
Tahminimce Tae'nin bu sitemkar hali Seok Jin'e eğlenceli gelecek ki Seok Jin güldü. Tae'nin hareketlerini tahmin ettiğim için bende güldüm.
Salonda Yoongi'nin gelmesini bekliyordum ama sözde onu beklemeyip tv izliyordum.
Taehyung ve Seok Jin ise mutfakta oturmuş beni çekiştiriyordu.
"Ben uyumaya gidiyorum, en azından enerji toplayayım."dedi Tae. Daha sonra duyulan ayak sesleri gittiğinin habercisiydi.
Seok Jin ise beni bu halde yalnız bırakmamaya yemin etmiş gibi gelip yanıma oturdu. Ne izlediğimi bile bilmediğim için ekrandakileri yeni fark etmiştim, klasik bir haber kanalıydı.
"Son zamanlarda haberlere ilgilendiğini bilmiyordum."dedi.
Yanımdaki yastığı kucağıma çektim."Ben bir sanatçıyım, her türlü duyguya hakim olmam gerekiyor sonuçta."dedim.
"Evet, eminim öyledir."dedi göz devirerek.
"İstediğine inanabilirsin Oppa~"dedim.
Gülerek,"İkimizinde bildiği gerçeği kimden saklıyorsun?"dedi.
Omuzlarımı indirerek yenilgiyi kabul ettim.
"Ne yapayım, yatsam bile uyuyamayacağım ki."dedim.
Kolunu omzuma atarak beni kendine doğru çekti,"Birini sevmek güzel bir şeydir Jinnie."dedi.
"Ama canım yanıyor. Üstelik bu onun suçu bile değil."dedim kafamı göğüsüne koyarak.
"Sadece biraz da kendini düşünmeyi dene."dedi."Kendini üzerek sadece yara alırsın."
İşte Seok Jin böyleydi, hep tavsiyelerle size kendinizi değerli hissettirir, ne yapmanız gerektiğini, işin en doğrusunu anında bulabilirdi.
"İnan ki deniyorum."dedim.
Bana sıkıca sarıldığında, bir kez daha aileme ne kadar ihtiyacım olduğunu anladım.
Kapı zili çalana kadar Seok Jin beni avutup durdu.
Hızla yerimden kalkıp kapıya hareketlendiğimde peşimden gülmeyi ihmal etmedi.
Kapıyı açıp onu karşımda görmemle kalbim bütün gerçekleri unutup yine deli gibi atmaya başladı, onun yanında ne zaman durgundu ki?
Yoongi yorgun görünüyordu, acaba neredeydi?
Kaşlarını kaldırıp, "Uyandırdım mı?"dedi.
Kafamı sallayıp, "Hayır, Seok Jin Oppayla haberleri izliyorduk."dedim.
İçeri girerken, "Sevindim, iyi geceler."dedi.
Merdivene yönelirken sadece arkasından bakakaldım.
İşte bu kısa konuşma için bile bütün gece uykusuz beklerdim.