Taehyung yastıkla kafama vurana kadar bitkisel hayatta gibi uyuyordum.
"Saat altı seni uykucu."dedi.
Kolum, bacağım Taehyung'un üzerinde olmasına rağmen beni yastıkla dövecek hareketleri nasıl yapabiliyordu merak ediyordum.
"Beni rahat bırak hyung."diye söylendim.
"Sende bana oyuncak ayı muamelesi yapmayı bırak Hare Jin."dedi.
Sinirle doğrulup saçımı geriye attım."İşe gitmeliyiz değil mi?"dedim.
"Evet, ayılmana yardımcı olacaksa Yoongi çoktan kahvaltıya indi."dedi yattığı yerden.
Kafamı ona çevirerek,"Bütün bunları yattığın yerden nasıl öğrenebildin?"dedim.
"Keskin kulaklarım vardır."dedi o da doğrularak. Ayaklarını sarıkıtıp yataktan indi.
"Öf, pekala."dedim bende.
"Git ve üzerini giyin, bu günkü çekim doğal alanda olacak."dedi.
"İyi ki menajerimi Oppam yapmışım."dediğimde gözlerini büyüterek bakışlarını kıyafet seçtiği dolaptan bana çevirdi, "Oppa mı dedin sen?" dedi.
Kapıdan çıkarken,"Bir daha olmayacak."dedim.
Peşimden, "Terbiyesiz Jinnie!" diye bağırdı.
Onun bu haline gülerek odama giderken merdivende Yoongi ile karşılaştım. Tüm gece uyumamış gibiydi, ya da tam dinlenememiş olmalıydı ki beni görmedi bile.
Odama gidip giyindikten sonra mutfağa gittiğimde Seok Jin çoktan kahvaltıya başlamıştı, Yoongi de geri dönüp yerine oturmuştu.
"Günaydın."dedim selam vererek.
Seok Jin ağzı dolu olduğu için kafasıyla onaylarken Yoongi zor duyulacak bir sesle, "Günaydın." dedi.
Yerimi onun tam karşısı seçerek oturduğumda,"Yorgun görünüyorsun."dedim.
Gözlerini ovarak, "Öyleyim." dedi.
Nedenini sorgulama hakkını kendimde bulamasam da fotoğrafçısı olarak, "Kendine dikkat etmelisin, çekimlerde uykusuz, kırmızı gözlerle olmamalısın." dedim.
Kafasıyla onayladı,"Gidene kadar kendime gelirim."demekle yetindi.
Ardından Taehyung da masaya geldiğinde sessizce kahvaltımızı ettik.
"Şehir dışına gideceğiz." dedi Taehyung masadan kalkmaya hazırlanırken, "Bu gün bir planın varsa yetişebileceğini sanmıyorum Yoongi hyung."
"Yok."dedi Yoongi. Peçetesini masaya koyup, kalktı.
Bende hızla onun peşinden tabağımdakileri ağzıma tıkarak kalktım, Seok Jin bu halime gülerken Tae bize yetişme derdindeydi.
Yoongi çoktan dışarıya çıkıp bizi bekleyen araca ulaşmıştı, aynı anda Tae de bana yetişti.
"Artık kendinle ilgilen biraz."diyerek beni azarladıktan sonra benden önce araca bindi.
Ah, birini kendinden daha çok sevmek nedir bilmiyor muydu kimse bu evde?
Tüm yol Yoongi sessizce yolu izlerken bende taslak çalışması yapıyor gibi onun mimiklerinin eksiz çizimlerini yaptım, onu çizdiğim portre tuval bitmek üzereydi. Ama asla tatmin olmadığım için düzetme adına tuvali kat kat boyamıştım.
Ama inatçıydım. Fotoğraftan farksız bir tuval yapacaktım.
Tae tabletten gelecek programları kontrol ederken birden konu Yoongi ile yapacağımız sözde'sanatsal' çekime geldi.
Taehyung, "Yoongi hyung, iki gün sonra ,cumartesi günü, ve devamındaki pazar günü sanatsal çekimler için boş gözüküyor, senin için de uygun mu?"
Yoongi ilgisini Tae'ye vererek, "Cumartesi öğleden sonra olabilir mi?" dedi.
Tae elindeki tablete bakarak biraz düşündükten sonra bana dönerek,"Eğer Hare boyama işlemini hızlı yapabilirse.."dedi.
Yoongi de bakışlarını bana çevirip, "Yapabilir misin?" dedi.
Düşünmeden, "Tabi." dedim.
Ama yapamazdım. Oma dokunmanın bilinciyle sürekli ellerim titreyecek, asla istediğim gibi olmayacaktı.
"Güzel."dedi Yoongi.
Çekim alanına vardığımızda kapalı alandan bunalmış bir haldeydim.
Yoongi kıyafetler için yanımızdan ayrıldı.
Tae ve ben de kamera ekipmanları kontrol etmek için çekim bölgesine gittik.
Yoongi kombini ile geldiğinde rutine bağlayan ve artık refleksim olan nefesimin kesilme olayı yine olmuştu.
"Vay canına iyi görünüyorsun." dedim.
"Sadece kıyafetin hakkını veriyorum." diyerek bana gönderme yaptı.
Gülümseyerek, "Harika." dedim.
O da gülümsedi, bu an pahabiçilmezdi.
"Çimlere otur ve giysinin lekelenmesinden korkma. Burayı seçmemizin sebebi de giysilerin lekelere karşı dirençli olduğunu göstermek."dedim.
"Sıkıcı detaylarla beynimi doldurmak yerine sadece vereceğim pozu anlatsan?"diyerek yere oturdu.
"Sen fark etmesende sıkıcı detaylar pozunda ifadeni etkiliyor."dedim.
İki elini yana açarak, aegyo edasıyla, "Şu havalı ve bir o kadar da pahalı giysilerime bakın, onlarla cesurca çimenlerde oturuyorum çünkü leke olmuyorlar." dedi.
Bu hali beni güldürdü.
Birden duraksayıp, "Seni güldürmek hoşuma gidiyor Hare Jin." dedi.
O bunu söylerken kalp krizi geçirme riskimi de göze alıyor muydu acaba?
"O zaman daha çok gülümsemeliyim."dedim.
Şu an aptalca sırıttığıma yemin edebilirim.
Bu sefer o "Harika." dedi.
Kendimi toparlayıp kameranın arkasına geri döndüm. O da pozunu verdi.
Min Yoongi bir sanat eseriydi.
Ve bende sanatçısı olduğum için çok şanslıydım.
lütfen yorum yapıp vote verin~~
Bu arada, Hare Jin yerine yanlışlıkla Ha Neul yazıp duruyorum kkk, bilemeyenler için; Ha Neul öteki kitabımdaki ana karakter Misaki'nin seçtiği karakter ismi.
Fel in luv'u da okumadıysanız bir bakın derim.
Öyle okuyan yok ama yine de sizi seviyorum. En kısa zamanda yb atmaya çalışacağım ama uzun bölümler yazma niyetinde olduğum için ufacık minnacık gecikebilir.
Ve bu arada pek fazla yazar notu yazmıyorum ama, yazayım mı?
Umarım cevaplarsınız, görüşürüz.