𝐛𝐨𝐭𝐭𝐥𝐞𝐬

9.6K 492 144
                                    

şişeler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

şişeler

Bana bir şans daha ver.

Konu: Sirius erkek kardeşini kaybettikten sonra depresyona girer ve içmeye başlar ancak tam anlamıyla bir alkolik haline gelmektedir ve en sonunda bu durumdan sıkılmışsındır.

Kelime sayısı: 528

Bölüm şarkısı: Duncan Laurence – Arcade

Please, carry me, carry me, carry me home

I've spent all of the love I saved
We were always a losing game
Small-town boy in a big arcade
I got addicted to a losing game

➴➵➶➴➵➶➴➵➶

"Şansını kaybettin," diye çıkışıyorsun, Sirius'un soğuk elini bileğinden çekerek. Gözlerinin içine bakmıyorsun, kederini ve suçluluğunu görmeye dayanamıyorsun.

"Bana bir şans daha ver. Bu sefer daha iyi olacağıma söz veriyorum. Ben sadece ailem ve Regul-" diye yalvarıyor, teni solgun ve yüzü umutsuzlukla dolu.

"Sana çok fazla şans verdim, Sirius!" diyerek ondan uzaklaştın. Şansını bulduğu her an her şey daha da kötü oluyordu. "Acıtıyor, biliyorum. Ben hep buradaydım ama artık iyileşmenin zamanı geldi. Bu lanet şeyi yapmayı bırak. Daha iyi olacağını söylemeyi bırak, sadece daha iyi ol."

"Anlamıyorsun, gerçekten acıtıyor. Onu özlüyorum, onu çok özlüyorum -" Sirius nefes nefese çaresizce ağlıyor. Eli titriyor ama aldatmacasına aldanmıyorsun. Bir alkolik kolaya manipüle edebilir, ona sakın acıma.

"Her zamankinden çok acıttığı hiç aklına geldi mi? Bütün bunlar beni de incitiyor! " diye delice bağırırsın, kendini onun ölümüyle yüzleşmeye zorlarsın. " Regulus sadece senin için özel değildi, Sirius, o benim en iyi arkadaşımdı. Sen- sen- sen- sadece-"

Sirius sessizliğini koruyor, patlamana dehşetle bakıyor ama zaten başlamışken duramazdın.

"-Ben de onu senin kadar özlüyorum, Sirius. Biliyorum, onun kardeşi olmadığımı biliyorum ve bunun nasıl hissettirdiğini asla bilemeyeceğim, ama yine de onu özlüyorum. Ve en azından o çabalıyordu. Normale dönmeye çalışıyordu, daha iyi olmaya çalışıyordu. Peki sen bütün gün boyunca ne yapıyorsun? Sadece ortalıkta dolanıp, hayatın buna bağlıymış gibi içiyorsun!"

Sirius bir şey söylemeye cesaret edemiyor ve sessizlik seni daha da kızdırıyor.

Sadece bir şey söyle Sirius.

Bir şey söyle.

Herhangi bir şey söyle.

Tabii ki sessiz kalıyor, gözleri sen ve yuvarlak kahvaltı masasında duran birçok farklı renkteki cam şişe arasında titriyor. Ahşap masa üstünde duran her cam şişe parçalamak için çok cazip görünüyor ama sen kendini tutuyorsun, daha da doğrusu bunun için çalışıyorsun.

"Bunların hepsini bana söyleyecek miydin?" Her türlü cevap için çaresizce masanın üzerindeki içki şişelerine bakarak fısıldıyorsun. Bu şişelerin Sirius en son söz verdiğinde lavabonun altına bulaşık deterjanının arkasına sakladığı şişelerin aynısı. " Bana anlatacak mıydın? " Bu sefer daha yüksek sesle tekrar ediyorsun, konuşurken sesin çatlıyor.

Kekeleyerek bir yanıt veriyor, sözcükleri ağzından çıkarmak için çabalıyor. "Ben- ben çok- çok- üzgünüm, gerçekten öyleyim. Bunu telafi edeyim mi? B-lütfen, her şeyi yaparım."

Bulutlu ve yaralı gözlerle Sirius'a bakıyorsun, alt dudağını dilinde demir kanın tadına varana kadar ısırıyorsun, onun önünde ağlamayı reddediyorsun.

Kahrolası gözyaşlarımı hak etmiyorsun.

Onun içkisinden, boşa harcanan emeklerden, tüm olan olaylardan ne kadar nefret etsen de, onu kaybetmek istemiyordun bir yandan. Regulus'u çoktan kaybetmiştin. Marlene ve Dorcas'ı çoktan kaybetmiştin.

Sirius'u da kaybedersen sonunda kendini de kaybedeceğini biliyordun.

Derin ve titrek bir nefes alıyorsun. "Ne zaman- ben- ne zaman- ben geri dönene kadar bütün bu lanet şeylerden kurtulup kendine geleceksin." Durup onun gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne çaresizce bakıyorsun. "Yoksa sana yemin ederim ben – ben.." devam edemiyorsun, bunu söylemeye dilin varmıyor.

Bunları söyledikten sonra, arkandaki kapı koluna uzanırken tökezledin. Daireden çıkıyorsun, anında kapıdan aşağı kayıyorsun, dizlerini yukarı çekiyor ve başını diz kapaklarının üzerine dayıyorsun. Saçların yüzünün önüne düşüyor ama umursamıyorsun.

Sonunda, neredeyse çaresizce, kapalı göz kapaklarından yaşlar süzülüyor, yanaklarından dudaklarına kayarken tuzlu tadı tadabiliyorsun. Dairenin içinden Sirius'un yüksek sesle ağladığı duyarken titreyerek sessizce hıçkırmaya başlıyorsun.

➴➵➶➴➵➶➴➵➶

➴➵➶➴➵➶➴➵➶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬 𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐢𝐥𝐞 𝐇𝐚𝐲𝐚𝐥 𝐄𝐭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin