Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
senin kararın
❝En iyi ağabeyi olmasam da kardeşimi seviyorum.❞
Konu: Sirius ailesiyle sorun yaşıyor ve sen onun yanında olmaya çalışıyorsun.
Kelime sayısı: 1167
Bölüm şarkısı: Shawn Mendes - Mercy
Consuming all the air inside my lungs Ripping all the skin from off my bones I'm prepared to sacrifice my life I would gladly do it twice
Please have mercy on me Take it easy on my heart Even though you don't mean to hurt me You keep tearing me apart
Would you please have mercy on me I'm a puppet on your string And even though you got good intentions I need you to set me free
➴➵➶➴➵➶➴➵➶
Sirius Black güçlü bir adamdı. Etrafında güçlü bir aura ile komik ve alaycıydı. İnsanlar sadece görünüşünden değil, doğal olarak yansıttığı güvenden dolayı ona ilgi duyuyordu. Yaramaz olmasına ve cezalı olmak onun göbek adı haline gelmesine rağmen, Hogwarts'ta geçirdiği yılların tadını olabildiğince çok çıkardığından emin olarak asla geri adım atmadı.
Çoğu insan onu tanımıyordu ve sadece güven ve güç gösteren, insanların ona yaklaşmak istemesine neden olan bir taraf görüyordu. Ancak ona yakın olanlar başka bir tarafını biliyordu. Her zaman göründüğü kadar güçlü değildi. Düştüğü, incindiği, her şeyden vazgeçmek istediği günler oldu.
Her zaman başı belaya giren oyuncu bir genç olmasına rağmen, profesörler onu severdi. Doğuştan zekiydi ve sınıfta dikkatini bir saniyeliğine bile olsa vermeye karar verdiğinde, herkesten daha iyisini yaptı. Öğrenciler kendine olan güveninden dolayı ona hayran kaldılar ve kızlar onun görünüşüne ve kıvrak zekalı yorumlarına bayıldılar. Ama bir kez daha, bu Sirius Black'in sadece bir tarafıydı.
Aynı zamanda birinden hoşlanmadığında zorbaydı ama sevdiklerini koruma ihtiyacı hissettiğinde en sadık insandı. Değer verdiği kişilerin başına kötü bir şey gelmemesi için gidip hayatından vazgeçebilirdi. Ama bu sefer korunmaya ihtiyacı olan kendisiydi.
James tembel tembel bir koltuğa uzanmışken sende ortak salondaki kanepenin ucunda oturmuş kitap okuyordun. Sirius, senin oturduğun kanepenin diğer tarafında oturuyordu. Öne doğru eğilmişti, dirseklerini dizlerine dayamış, kambur bir görmüşle öne eğilmiş ve sol elinin avucunu alnına dayamıştı.
Arada bir derin iç çekişlerini duyuyordun ona her baktığında, ama o hiçbir şey söylemedi, sadece iç dünyasına saklandı ve iç çekmeye devam etti. James'e baktığında, onun da arkadaşını çözmeye çalıştığını ama başarısız olduğunu fark ettin. Yüzüncü kez, artık baş edemedin, bir şeyler yapman gerekiyordu.
