14 Ağustos 2015

247 26 0
                                    

1

   Gece aynı şekilde devam etmedi çok şükür. Neriman abla uyanıp yanıma geldiğinde gerginliğim azaldı. Yine de sabaha kadar uyumadım. Onunla oturup fısıltıyla konuştuk. Arada ikimizde Damla'ya bakıyorduk. Uykusunda çok tatlı bir kız gibi görünüyordu.

   Neriman ablaya gündüz ki olaydan bahsetmemiştim. Aslında ona yatağımın altındaki okunmuş tuzlardan ve Fuat'tan da bahsetmemiştim. Anlattıklarımı duyunca çok şaşırdı.
"Çok değişik bir kızsın," dedi, "Damla ile ilgili anlattığın şeyler, benim onunla ilgili anlattığım şeylerden daha da garip, daha da korkunç. Fuat dediğin adamın bahsettiği şeyler pek akıl işi görünmüyor. Eğitim falan..."
"Biliyorum, kulağa çok tuhaf ve saçma geliyor ama seninle birlikte hayatımda en güvendiğim kişi o," dedim.

   Ona güvendiğimi söylemem onu çok mutlu etmiş görünüyordu. Belki de yirmi yıldır ilk kez biriyle insani bir ilişki kuruyordu.

2

   Fuat'tan haber bekliyorum. Daha doğrusu buraya gelmesini... Hadi artık. Bu da bir eğitim mi? Beklemekten, heyecandan, korkudan karnıma ağrılar girmesinin bana ne faydası olacak? Off...

3

Suna Hemşire ablamın ziyarete geldiğini söylediğinde şaşırdım. Ben Fuat'ı beklerken Banu geldi. Lütfen kötü bir haber olmasın.

4

  Ablamı görmek için aşağıya indiğimde, önceki gelişinden farklı olarak üstünde bir gerginlik vardı. Sarılması bile garipti. Bahçeye çıktık. Ara ara etrafına bakıyordu.
"Deniz, beni neden böyle işlere bulaştırıyorsun?" dedi, "korkudan şurada bayılacağım."
Korkusunu, tedirginliğini görmezden gelerek, "Fuat'la konuştun mu?" dedim. Bir an yutkunup, "Evet," dedi.
"Ne zaman gelecekmiş?" dediğimde, "Gelmeyecek," dedi.

   Ne kadar zaman bahçenin ortasında donmuş gibi durdum bilmiyorum. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Damla, gölgeler, deliler... Hepsinin korkunç yüzleri gözlerimin önüne geldi.
"Sana bunu gönderdi," dedi ablam. Elime bir kağıt parçası sıkıştırmıştı. Defalarca katlanmış bir kâğıt parçasıydı. Açmaya çalıştığımda, "Başkalarının göreceği şekilde açma şunu!" dedi ablam. Kızıyor muydu, korkuyor muydu anlamadım. "Peki," deyip cebime soktum.
   "Sadece bu mu?" dedim, "başka bir şey demedi mi?" "Hayır," dedi ablam, " sadece 'yazılanları harfiyen yapsın,' dedi." Sonra da fazla duramayacağını söyleyip kalktı. Giderken, "Umarım kendine zarar vermezsin," dedi.

  Koğuşa geri döndüm. Öğle vakti olduğu için pek kimse yoktu. Yatağa girdim,  çekinerek açtım. İçindeki yazılar, şekiller... Nasıl desem? Garipti. Okurken ürperdim. Ablam gittiğinden beri kâğıdı elimden bırakmadım. Avucumdaki terden nemlendi. Defalarca okudum yazanları. Hala yazılanları doğru şekilde yapıp yapamayacağımdan emin değilim.

5

   Neriman ablaya Fuat'ın gönderdiği kâğıtta yazanları gösterdim. Çok şaşırdı. "İşe yarayacağından emin misin?" diye sordu.
"Ona inanıyorum. Zaten başka ne yapabilirim ki?"

6

  Bahçede dolaşıp tebeşir olarak kullanacağım bir taş bulmuştum. Bütün gün Damla kötü kötü bakıyordu bana. Bu kız hissediyor mu acaba olacakları?

7

    Yatağa yattım ama Neriman da, ben de uyumadık. Arada birbirimize ve Damla'ya bakıyorduk. Fuat gece  3:13'e bir kaç dakika kala başlamamı yazmıştı. Neriman abla sadece gözcülük yapacak. Zaten çok karmaşık bir şey değil. Fuat'ın kâğıda çizdiği şeyleri ezberledim. Ama dediği kadar kolay olursa şaşırırım.

İfrit Günlükleri  - 2 -   TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin