(6)

84 8 1
                                    

(Şu an)

Gözlerimi hafifçe araladım. Odanın tanıdık gelebilmesi için birkaç saniyemi feda etmem gerekliydi. Hatırladığımda yüzümde acı bir gülümseme oluştu. Dün gece burada yaşadıklarım belki de beni umutlandıracak kadar inanılmazdı.

Hala çıplaktım ve buna şaşırmadım. Şaşırdığım durum üstümde bir battaniye, başımın altında bir yastık olmasıydı. Kıyafetlerim ise katlanmış bir şekilde masanın köşesinde duruyordu. Kapı kapalıydı. Üstünde bir kağıt asılıydı. Dün gece dikkatimi çekmediğine göre benim için oraya bırakılmıştı.

Neden çekindiğimi bilmiyorum ama battaniyeyi üstümden atmak yerine daha sıkı sarılıp koltuktan kalktım. Kapıya doğru notu görebilmek için ilerledim.

( Yorgunluğunun seni sadece uykunda rahat bıraktığını varsayıp seni uyandırmadım. Sen bunu klişeleştirmek istersen, çok güzel uyuyordun kıyamadım, da diyebilirsin.  Sabah koşuşturması çoktan başladı. Kendini rahat hissettiğinde sıcak bir çayla seni bekliyor olacağım. )

Gülümsedim. Aklımda ki onca korkuya rağmen gülümsedim. Yeni bir günün benim esaretim olacağını bile bile uyanabildiğim için gülümsedim.

Birkaç dakika sonra giyinmiş, battaniyeyi katlamış, yastıkla birlikte uygun bir yere koymuştum. Notu kapıda asılı olduğu yerden çıkarıp katladım. Çantamdaki defterin arasına girene kadar cebimde güvende olurdu.

Kapının koluna dokundum ve açtım. Diğer iki kapıdan biri hala kapalıydı ama mutfak kapısı sonuna kadar açıktı. İçeriye doğru kafamı uzattığımda üç kişinin hızlı hareketlerle bir şeyler yaptığını gördüm. İçlerinden uzun boylusu beni fark etti ve güzel bir gülümsemeyle günaydın dedi.  Günaydın diyerek karşılık verdim ve masaların olduğu yere doğru ilerledim.  Kitapların olduğu bölümde ufak değişiklikler yapılmıştı. Her Salı mutlaka bir yazar gelirdi ve kafe bu görüntüyü alırdı.  Selim iki kişiye ellerini de yoğun olarak kullanarak özenli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu.  Karşısındakilerden birinin bana bakıp gülümsemesiyle kafasını çevirdi ve beni gördü.

‘’Günaydın. Burada halletmem gereken çok az ayrıntı kaldı. Çantan ve ceketin vestiyerde asılı, telefonunu da ceketinin cebine koydum. Aklına takılmasın diye söylüyorum. Birazdan kahvaltı yaparız. Seni bekleteceğim için üzgünüm. İstediğin yere oturabilirsin’’

Gerçekten bu kadar soluksuz konuşmasını taktir ediyordum. Yine de günaydın sonrasını yarım yamalak dinleyebildim. İnsaflı davranması gerekirdi. Yeni uyanmıştım.

‘’ evet günaydın. ‘’ 

Karşısındakiler ve kasada siparişini beklediğini düşündüğüm müşteriyi bu sözümden sonra gülümserken gördüm. Selimin ufak kahkahasını duydum. Kafedeki kalabalığı etrafında ne yaşandığını önemsemiyordu ve bu bana rahat hissettiriyordu.

Gidip ceketimin cebine elimi soktum ve telefonuma baktım. Ne bir arama vardı nede bir mesaj. Garipti. Çoktan beni arıyor olmaları gerekirdi. Cebimdeki notu da çantama koyduktan sonra biraz durup düşündüm. Belki de bu son rahat kahvaltım olacaktı tadını çıkarmalıydım.

Gidip masalardan birine oturdum. Çok geçmeden Selim’i bana doğru gelirken gördüm. O daha oturmadan elinde tepsiyle, mutfakta gördüğüm uzun boylu çalışanın masaya doğru geldiğini gördüm.

Uzun bir aradan sonra ilk defa böyle tadını alarak kahvaltı yapıyordum.

‘’ Bugün bir yazar söyleşisi yerine yeni bir yazarın keşfedilmesine aracı olacağız. Heyecanlı bir durum.’’

Yaptığı işi sevdiğini gözlerinden anlayabiliyordum. Bu konu hakkında ki heyecanını ve planlarını anlattığı keyifli bir kahvaltıdan sonra saatime bakıp gitmem gerektiğini fark ettim. Yerime kıpırdanmaya başladığımda Selim’inde bunu fark ettiğini anladım.

‘’evet, bu veda zamanı galiba değil mi?’’

Nasıl uzaklaşacağımı bilmiyordum. Yine de bunu bir rüya gibi hatırlamak en doğrusuydu.

‘’ Gitmem gerek ama bu bir veda değil. Nerede olduğunu biliyorum. Hep aklımdasın ve korkma buraya mutlaka tekrar döneceğim. ‘’

Kapıdan çıkarken buraya hiç gelmemeliydim diye düşündüm. Selim elime dokundu. Sıcaklığını hissettim.

‘’ korkmamam imkansız bayan gizemli. Kendini özletme.’’

Yanağıma bir öpücük bırakırken gülümsedim. Arkama bakmamaya çalışsam da zorlu bir tavırdı. Mutlu hissediyordum ve endişeleniyordum.

Yürümenin bana bir faydası olmadığını dünde görmüştüm. O yüzden yüzleşmem gereken gerçeklerimden kaçmadan devam etmem gerektiğine kendimi inandırmaya çalıştım.

Sonunda olmam gereken yerde onları öylece bıraktığım evin önündeydim.

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin