(5)

110 9 2
                                    

( Şu an)

Yavaşça dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım. Çok az bir mesafe varken durdum. Önce elimle yüzüne dokundum. Belirgin elmacık kemikleri yüzünü kavradığımda inanılmaz bir görüntü sergiliyordu. Baş parmağımı dudağının üstünde gezdirdim. Nemliydi, yarı açık haldeydi, alkol kokusu hissediliyordu. Elini, yüzümdeki elimin üstüne koydu. Diğer elini saçlarımı okşayarak boynuma doğru indirdi. Beni kendine doğru çekti.

Düşündüğümden çok daha iyi hissettiriyordu. Eğer karşılaştığım ilk erkek o olsaydı bu kadar ortalıklarda olmazdım diye düşündüm. Bir erkeğin çıtayı bu kadar yükseltebileceğini aklıma getirmezdim. Sadece bir öpücüğün beni bu kadar etkileyeceğini de.

Elim yüzünden tişörtünün yakasına doğru kaydı. Sertçe kavrayıp koltuğa doğru uzanarak, bana doğru gelmesini sağladım. Hiç alkol almamama rağmen başım dönüyordu. Dudaklarını geri çekip nefes nefese konuştu.

‘’ Şey.. merak ediyorum da. Tokat konusunda ciddi miydin?’’

Kaşlarını kaldırıp cevabımı bilmiyormuş gibi görünmeye çalıştı.

Gerçekten deli olmalıydı. Bu hali ona bu kadar sevimli ve çekiciyken onu geri çevirmek imkansızdı.

‘’ hayır, seni tokatlamayacağım.’’

 Kaşlarını indirdi. Dudağının bir kısmını yukarı kaldırarak gülümsedi. Tekrar öpmek üzereyken onu durdurdum ve ekledim.

‘’ Yani en azından benimle oluşun yüzünden değil. Bir daha cevabını bildiğin soruları sormamalısın Selim. Vakit kaybetmek istemiyorum.’’

Tişörtüne elimi uzatıp üstünden çıkarmak için hareket ettirdim. Onunda yardımıyla yavaşça üstünden çıktığında gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Vücudundaki dövmeler ilgi çekiciydi. Belki de sevişmeyi bırakıp sabaha kadar onu incelemeliydim. Kaslı omuzları, dövmeli göğsü. İlk defa karşılaştığım onca his. 

Bir süre sonra ikimizde üstümüzdekilerden kurtulmuştuk. İlk bakışta sert gözüken yapısı, konuşmaya başladıkça huzur veren sakinliğiyle yıkılıyordu. Sevişirken sanki incitmekten korkarmış gibi dokunuyordu.

İçime girdiği anda düşüncelerim birden dağıldı. Sadece zevk alıyordum ve daha fazlasını istiyordum. 

‘’içmemek verdiğim en doğru karar. Hatırlanacak kadar harikasın.’’

Kelimeler ağzımdan inlemelerle birlikte çıkıyordu. Dudağını ısırdığını fark ettim, gülümsemesiyle birlikte onu iki kat istenilir yapan şey kesinlikle bu görünüşüydü.

‘’Verdiğin en doğru karar benim o masadan kalmama engel olmaktı.’’

Kelimeler içimdeki hareketleriyle uyum içinde döküldü dudaklarından.

Günlerce, aylarca, hatta yıllarca burada bu şekilde kalabilirdim.

Üstüme yığıldığında ikimizde ter içindeydik. Nefes nefeseydik.

(3 yıl önce)

Kapıdan çıktığım anda Murat’ın koridorun başında arkası dönük şekilde biriyle konuştuğunu gördüm. Görkemdi. Demek ki odaya gelirken onu oyalamıştı. Göz göze geldiğimizde benim burada olduğumu görmemiş gibi davranıp hararetli bir şekilde konuşmasını sürdürdü. Elimdekilerle odadan çıkıp kapıyı kapattım. Karşı odanın kapısını aralayıp içeri girdim. Kapıyı tam olarak kapamadan beklemeye başladım. Biraz sonra adım seslerini duymaya başladım. Kapının önüne geldiğinde durduğunu anladım. Kapıyı açtı içeri girip kapadı. Büyük ihtimalle çekmece ve dolaplar dikkatini çekmeyecek lavaboya doğru ilerleyip orada olup olmadığımı kontrol edecekti. Odadan hızla çıkıp koridorda ilerlemeye başladım.

Aniden durup geri döndüm. O içerideyken kapıyı dışardan kilitledim ve anahtarları yanıma alıp doğruca yangın çıkışına ilerledim. Merdivenlerden sokağa açılan kapıyı zorlanarak da olsa iterek açtım. Araba oradaydı farları yanmıyordu. Arabaya doğru koşarken, buradan uzaklaşmak için kaç dakikamız olduğunu düşündüm.

En fazla birkaç dakika sonra kapıda korumalarını görürdüm.

Kendimi koltuğa atıp soluksuz bir biçimde anlatmaya başladım.

‘’ Sana gereken açıklamaları bu işten kurtulduğumuzda yapacağım. Şimdilik sadece teşekkür ederim. Hadi şu işi bitirelim.’’

Görkem gaza bastığında hala başarabildiğime inanamıyordum.

( şu an)

‘’Üşüyor musun? Senin için bir şeyler getirmemi ister misin? Ya da giyinmek?’’

Koltukta birbirimize sarılmış uzanıyorduk. Sırtım ona dönüktü. Ona biraz daha sokuldum.

‘’Hayır, iyiyim. Sen bana yeterince iyi geliyorsun.’’

Elini saçlarıma doğru götürüp okşadı. Saçlarımı geriye doğru çekip kulağımın arkasına, boynuma doğru bir öpücük kondurdu. Dudakları beni titretmeye yetiyordu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Sabah neler hissedeceğimi de. Yine de şu anda burada olmak istiyordum, tüm bunlar önemini kaybetmiş gibi duruyordu. Sanki üç yıllık çabam boşmuş gibi hissettim. Bu karmaşaya hiç gerek yokmuş gibi.

Üşümemi istemediği için elini vücudumda gezdirirken, göz kapaklarımın ağırlaştığını, kapanmaya başladığını hissettim.

Gözlerim kapalıyken kulağıma fısıldadığını duydum.

‘’Korkmana gerek yok. Huzurla uyu.’’

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin