(Şu an)
Kapıya doğru ağır adımlarla yürürken bana karşı kötü bakışlarla karşılaşmamıştım. Açıkçası fazla kimseyle karşılaşmamıştım. Apartmana girebilmek için anahtarlarımı aradığım sırada kapı açıldı. Kafamı kaldırıp baktığımda gördüğüm kişi en son aklıma gelecek olandı.
‘’Senin burada ne işin var? Neler oluyor?’’
Anlam vermeye çalışan halimi anlamış olacak ki hızla bekletmeden cevap verdi.
‘’Seni görmeye gelmiştim ve evde yoktun. Şansa bak tamda gitmek üzereyken sana denk geliyorum. Sen benim kaderimde varsın.’’
Son cümle ağzından çıkarken yüzünü buruşturması beni gülümsetmişti. Her şeye rağmen benimle görüşmeyi sürdürmüştü ve hala aramızdaki bu ilişkinin bir adı yoktu.
‘’ Ben senin kaderin falan değilim Görkem. Lütfen yürüdüğün yolu benimle kesiştirmekten vazgeç. Eve gitmem gerekiyor çok yorgunum.’’
Aslında çok huzurlu uyuduğum ve çok güzel başladığım bir gündü. Yani yorgun değildim. Beynimdeki kalabalık bile beni terk etmeye hazırlanıyor gibiydi.
‘’Aslında bunun için buradayım. Çok uzun bir tatil planım var ve senide yanımda götürmek istiyorum. Hem yorgunluğuna da iyi gelecek.’’
Tatil mi? Görkemin hiçbir şeyden haberi olmadığı gibi birde benimle takılmak istiyordu.
‘’Hayır Görkem. Sanırım benim öyle uzun bir vaktim yok. Sana iyi tatiller.’’
Anahtarları elimde hareketlendirdim ve kapıyı açmaya yeltendim.
‘’ Bak Meltem yayıneviyle konuştum. Kitabı yeni teslim etmişsin. Yani yenisi için dinlenmen gerekiyor. İtiraz istemiyorum. Hala benim istediğim şeyleri elde etmedeki yeteneğimi fark etmemiş olamazsın.’’
‘’ Seni benim hayatımla yüz göz eden şey ne çok merak ediyorum. Altı aydır görüşmedik bile ne bir mesaj ne bir arama. Şimdi benimle tatile gitmek için yanıp tutuşuyorsun öyle mi ? ‘’
Görkem istediği zaman kesinlikle başarırdı. Ama anlamıyordu önce eve girmeliydim. Bu onsuz olmalıydı. Yüzleşmem gereken şeyler vardı.
‘’ Tamam şöyle yapıyoruz, ben tatilimiz boyunca yanından ayrılmıyorum. Altı ayı telafi ediyoruz. Yanına hiçbir şey almanı istemiyorum hadi gidelim. ‘’
Gerçekten dalga geçtiğini düşünüyordum. Bu aceleci tavırlar tam ona uygundu. Yine de ona ayak uydurma konusunda sorunlarım vardı. Çok ağır şeyler yaşadığım halde dün gece bana bir tanrının kollarındaymışım gibi hissettiren biriyle birlikte olup bu sabah tatile çıkıyor olamazdım. Derdim neydi benim ?
Anahtarları çantama atıp, uzun süredir değiştirmeye kıyamadığı arabasına doğru ilerledim.
‘’ İşte benim kızım. ‘’
Kahkahasını duyduğumda kendimle savaş verdiğimin farkında olmamasının ne kadar doğru olduğunu anladım. Gülebiliyordu.
Bense her şeyden kaçıyordum. Tam benlik.
Görkem’den (şu an)
Onu ikna edene kadar kendimdeymiş gibi davranmak zor olmuştu. Kim bilir ne hissediyordu. İçinde nasıl fırtınalar kopuyordu. Eğer güne bu kadar iyi başladığını gözlerimle görmemiş olsam asla inadından vazgeçmesini anlamlandıramazdım.
Bana ihtiyacı vardı. Selim denen o çocuğa benden daha çok ihtiyacı vardı. Yaşadığı şeylerin hepsine tanık olmuştum. Geçmişten bugüne. Onun hissettiklerine, düşündüklerine, kızıp, güldüklerine şahittim. Nasıl bu hale geldi diye sorup durmayacaktım kendime en azından. Nasıl bu hale geldiğini biliyordum. Ona acıyor muydum? Kesinlikle hayır. İyi olması için elimden geleni yapacağım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEMDE OTUZ YIL
RomansEğer günün birinde gerçeği ayırt edemeyeceğiniz kadar daralırsa ruhunuz, yazın. Yazmak, sevgilerin başlangıcı. Yazmak, mutluluğun ilk adımı. Yazmak, kötü her duygunun dengelenmesine yardımcı tek araç. Yazmayı kişiliğin bir parçası haline getiren Mel...