(17)

55 6 5
                                    

Meltem’den( 2 yıl önce )

Liseye kadar olan tüm doğum günlerimi evde düzenlenen aşırı gösterişli kutlamalarla geçirmiştim. Herkesin en büyük paketi kim getirecek merakıyla vakit geçirdiği, doğum günümün ‘eziyet günüm’ ilan edileceği kadar sıkıcı doğum günleriydi.  Lisede beni şanslı olduğuma inandıracak kadar iyi bir arkadaş grubu edinmiştim. Bu yüzden doğum günlerimi liseden önce ve liseden sonra olarak ikiye ayırırdım. Ya da Görkem’den önce ve Görkem’den sonra demeliyim. Onunla tanıştıktan sonraki tüm özel günleri bir şekilde onunla geçirmiştim. Yılbaşı, sınav sonraları, mezuniyet gibi tüm ıvır zıvır günler kalabalık ve görkem tarafından düzenlenen partilerle, eğlencelerle son bulmuştu. Bana ısrarla söylediği şey, doğum günümün bu günlerle kıyaslanmayacak kadar önemli olduğuydu.

Her doğum günü sabahı Görkem’in telefonuyla uyanırdım, neşeli bir ses tonu takınarak bana çok özel olduğumu söyler günün anlam ve önemine dair uzunca bir konuşma yapardı. Sonra kapıdan çıktığımda onu karşımda görürdüm. Elinde benim için birkaç paketle, belki bir müzikle, bir tane gülle ya da yüzlercesiyle. Her zaman beni şaşırtacak bir şeyler bulmayı başarırdı. Tüm gün yanımdan ayrılmazdı. Günün sonunda gülmekten yüz kaslarım ağrımış olurdu.  Bu artık gelenek haline gelmişti bizim için.

Yeni ve yalnız bir hayata adım atalı sadece bir yıl olmuştu. Bu benim saltanatımın ilk doğum günüydü. Bir sene boyunca her şey o kadar yolunda gitmişti ki yirmi üçüncü yaşıma basıyor olmam bile beni endişelendirmiyordu. Yatakta gözlerimi tavana dikmiş bunu düşünüyorken telefonum çaldı. Selim’in belimdeki elini yavaşça kaldırarak komodinde duran telefonuma uzandım.

‘’ Böyle bir düzeni bozmak bana yakışmazdı değil mi? ‘’

Görkem’in bu ses tonu beni mutlu ediyordu. Selim’e baktığımda kirpiklerinin hafifçe kıpırdadığını gördüm. Gözlerini arka arkaya birkaç kez açıp kapayarak kendine gelmeye çalıştı.

‘’ Bunu evreyi atlamayacağını biliyordum. Günüme böyle başlamasaydım mutlu olamazdım ki.’’

Selim kaşlarını havaya kaldırarak telefonun kim olduğunu sorgular gibi baktığında, ona açıklama yapmam gerektiğini düşünerek sessizce ‘’ Görkem ‘’ dedim.  Yüzündeki meraklı bakış değişmişti. Sıkıntıyla başını tekrar yastığa koydu.

Selim’in Görkem’den hoşlanmadığını bilsem de onun bu suratı yüzünden Görkem’i yok sayamazdım.

‘’ İyi ki doğdun baş belam. Seni çok seviyorum. ‘’

Yıllardır her doğum günümde duyduğum bu cümle, bana güvenli bir limandaymışım gibi hissettirdi. Yataktan kalkıp ayaklarımı yere sarkıttım, oturur pozisyona geçtim.

‘’ Kapıyı açtığımda seni görecek miyim?’’

Orada olmasını umdum. Yaşadığım bu ritüel bana iyi geliyordu.

‘’ Üzgünüm güzelim. Kapıyı açtığında orada olmayacağım. Selim’in yanından kalkıp bana o kapıyı açmanı bekleyemezdim. Bunu kalbinin kapılarını açmanı beklerken denedim ve inan çok yorucu. ‘’

Bu söyledikleri gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Selim’in fark etmemesi için yataktan kalkarak salona geçtim. Orada olmadığını söylediği halde kapının önünde dikilmekten kendimi alamadım.

‘’ Görkem, bak ben...’

Yutkundum. Gerçekten boğazıma takılan bu şey gitmezse ağlayabilirdim.

‘’ Bir açıklama yapmana gerek yok. Bu senin kendine hazırladığın yeni bir hayat Meltem. Bu hayattaki her şey senin istediğin gibi olmalı, insanlar senin istediğin konumlarda olmalı. Bunu seni üzmek için söylemedim. Bu gün senin günün.  Ona söyle seni mutlu etmek için elinden geleni yapsın. Karşısında beni görmek istemez değil mi! Tadını çıkar güzelim. İyi ki varsın. Her doğum gününde senin hayatında bir yerlerde olacağım buna emin ol. ‘’

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin