(10)

73 8 8
                                    

Görkem'den(Şu an)

Anahtarı çevirip kapıyı araladığımda evin sessizliği beni huzursuz etmek yerine sevindirmişti. Hiçbir aksilik yoktu ve bıraktığım gibiydi. Meltem’in evine onunla apartman girişinde karşılaştığımız gün gelmiştim ve ortalığa biraz çeki düzen vermiştim. O koşar adım, titreyerek evden uzaklaştığında evin halini tahmin etmiştim. Her zamanki gibi kendine fazla yüklenmişti.  

Duvarlarda her yeri kaplamış notlar. Duvarlara yazılan bilinmedik cümleler. Güneş ışığını kim bilir kaç gün evin içine sokmamıştı o karanlık boğucu perdeler.

‘’ Evet, üstat önden buyur. ‘’

Işığı yaktı ve içeriye şöyle bir göz gezdirdi.

‘’ Görkem burası benim evim. Lütfen daha az sahiplen.’’

Rahatsız hissetmemesi beni mutlu etmişti. Yola çıkmadan önce doktoruyla yaptığım o konuşma pekte iyi sayılmazdı. Hastalığı kötüye gidiyordu. Bu hatırlamama nöbetleri çok sıklaşmıştı ve artık yaşadıklarından çok yaşamadıklarına inanmaya dahi ulaşmıştı. Yayınlanan yedi kitabını hatırlamıyordu. Her seferinde özenerek kitabını teslim ettiği zamanları, bunun ona kattığı heyecanı özlüyordum. Defalarca imza günü ve söyleşi düzenlediği kafeye bir yabancı gibi gidip geliyordu. Sadece yazıyordu. Bunu onun elinden alamazdım. Onu rahatlattığını biliyordum. Yinede yayınevinin bu haliyle bile ondan faydalanmaya çalışmasına izin vermek bana göre değildi. Yazdığı halde son iki kitabı basılmadan bana gönderildi. Bunu istediğim için kendimi suçlu hissetmiyorum çünkü ona ‘kitabınız basıldı Meltem Hanım’ denmesinden yaklaşık bir hafta sonra nasılsa unutacaktı.

‘’ Çay demleyecektim ama kalmamış Görkem. Başka bir önerin var mı? ‘’

Düşüncelerimden sıyrılıp mutfağa yanına gittim.

‘’ Sana öneride bulunabilmem için önce karıştırmam lazım.’’

Çekmeceleri ve dolapları doğallıkla açıp kaparken çayın hangisinde olduğunu biliyordum. Rastgele açmış gibi gözüktüğüm dolaplardan birinde görüp elime aldım.

‘’ Sen ve senin düzenli ev hanımı modun. Seninle yaşamayı bir kez daha gözden geçirmeliyim. ‘’

Elimdeki çay dolu kavanozu görüp elimden almak için uzandı.

‘’ Giysi dolabımı da görmeni isterim Sherlock Holmes. Düzenle seni yıldırabileceksem tabi. ‘’

Üç hafta önce karşılaştığım harabe dolabı gözümün önünden geçerken ben sadece ona ufak bir gülümseme gönderdim.

Meltem’den (şu an)

Çayı avucunda son on dakikadır beni izliyordu. Hem çayını soğutmuştu hem de beni utandırıyordu.

‘’ Hadi anlatmaya başla bu sefer ne yaptım?’’

Biran önce bu soruyu sormazsam ne o adım atacaktı ne de ben onu bu kadar açık yakalayabilecektim.

‘’ Korkmanı gerektirecek bir şey yapmadın.  Kitabını bitirdin, bitirirken biraz sarsıntılı bir son yaparak kendini üzdün hepsi bu.’’

Bana doğruyu söylemeyeceğini biliyordum. Hayır, hiçbir şey bilmiyordum kendimi salak gibi hissetmekte uzmanlaşmaktan başka bir işe yaramıyordum.

‘’ O hastaneye geri dönmem gerektiğini biliyorsun. Bunun bana bir faydası yok. ‘’

Gözlerim dolarken bir de bu aptallığım için kendime kızdım.

‘’ Hayır, seni oraya geri götürmeyeceğimi biliyorsun. Aptal olma. Seni oraya götürüp hayatını tekrar elinden mi alayım? Bence gayet iyi idare ediyorsun. ‘’

Nasıl bu kadar bencildi ki?

‘’ Asıl sen aptal olma! Bencilsin. Senin düşündüğün benim iyiliğim falan değil. Ben kendimi idare etmiyorum. Bunu yapan sensin ve sırf bu idare hoşuna gidiyor diye bana bu eziyeti yapmaya devam ediyorsun. ‘’

Karşımda oturduğu koltuktan kalkıp ellerini saçlarının arasından geçirdi.

‘’ Saçmalıyorsun. Gerçekten saçmalıyorsun. ‘’

Ben mi saçmalıyordum? Bununla yaşamamı öğütleyen biri nasıl karşıma geçip saçmaladığımı söyleyebilir.

‘’ saçmalıyorum ve saçmalamaya devam edeceğim. Unuttun galiba, hayatımda ki çoğu şeyi hatırlamıyorum ve hatırladıklarımı seçen ben değilim bile. Aklıma gelmesi gereken onca şey tanıdık bile gelmiyorken, uğradığım tacizler, benden nefret edenler, en kötü anılarım hep aklımda. Her gün daha da zorlaşıyor Görkem. Onları gördüm. Tavanda boyunlarında iple sallanırlarken elimde ki kanlı bıçağı gördüm. Hissettiğim şey zevkti. Buna inanabiliyor musun? ‘’

Yerimden kalkmış Görkem’in üzerine yürümüştüm. Cümlelerim bittiğinde yüzünde anlamsız bir bakış belirmişti.

‘’ defol git evimden Görkem. Kendini benden uzak tut. Sana gelirsem, ki ben bu anı unutmamak için elimden geleni yapacağım, sakın benimle görüşmeyi kabul etme. ‘’

Onu sinirle ittiğimde geriye doğru sendeledi.

‘’ Defol dedim!! Anlamadın mı? ‘’

Hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı ve kapının sesini duydum. Sertçe kapanan bir kapı. 

Pencereye doğru ilerleyip perdeyi araladım. Apartmanın çıkışında merdivenlere oturmuş kafasını ellerinin arasına almıştı. Kendime fazlaca eziyet etmiştim. Perdeyi kapatıp yatağıma doğru ilerledim. Gözlerimi kapatmamak için daha fazla direnemedim. Yarın ilk işim hastaneye gitmek olmalıydı.. Tabi bunun için aynaya yapıştırdığım notu görmem ve bütün bu acı duyguları tekrar yaşamam gerekecekti.

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin