(12)

76 5 9
                                    

Görkem’den (şu an)

Dün geceden sonra Meltem’in doktora gideceğini tahmin ediyordum. Onun yanında, yakınlarında olmak istesem de bugün Masal’a verdiğim sözleri tutma günüm olmalıydı. Son zamanlarda çok az vakit geçirmiştik ve onu özlemem için yüzlerce nedenim vardı. Telefonda ki anlaşılmayan cümleleriyle yetinmek zordu. Özelliklede onu o cümleleri kurarken gözümde canlandırdığımda. Büyürken kaçırdığım anların olması isteyeceğim son şey.

Tüm bunlar aklımı her zamankinden daha fazla kurcalıyordu. Harcadığım vakitler. Harcayamadığım vakitler. Arabanın içini huzur verici bir sesin doldurmasına izin verirken yolun sakinliği için şükrettim.

Berna’yı aradığımda Masal’ın bana ihtiyacı olduğunu, annesi olarak onun sadece belli ihtiyaçlarını karşılayabildiğini, paranın hiçbir sorunu çözmediğini söyleyip durmuştu. Oysa ki yıllar önce sırf para için Meltem’e göz yumup benimle birlikte olmuştu. Benim onu sevip sevmemem önemli değildi. Cebine istediği zaman yeteri kadar hava atabileceği para konuluyordu. Yatağıma her girdiğinde gözlerimdeki sevgisizlik değil cüzdanımdaki miktar önemli oluyordu onun için. Bir gün gelip de Masal’a hamile olduğunu söyleyince şaşırmamıştım bu yüzden.  Benim uçkuruma sahip çıkamamamdan dolayı masum bir bebeğe kıyamayacağım için tabi ki Berna’ya onu yalnız bırakmayacağımı, gereken her şeyi yapacağımı ve bebeğe soyadımı vereceğimi söylemiştim.

Geriye dönüp baktığımda geçen iki buçuk yıl bende hiç pişmanlık yaratmamıştı. Masal için ne gerekiyorsa yapmıştım. O benim için kurtarıcı bir melek olmuştu.

Hastanede kucağıma aldığım ilk anda dahil kendimi Berna’ya borçlu hissettiğim bile olmuştu. Masal’ı en az benim kadar seven bir annesi vardı. Ona olan sevgisinden asla şüphe etmezdim. Fakat paraya olan düşkünlüğünü de görmezden gelemezdim.  

Bahçe kapısının önünde durup görevlinin kapıyı açmasını bekledim. Selam vererek bahçeye kapının yanına sürdüm. Arabayı park edip indiğimde kapıya gitmeme fırsat vermeyen görevlinin sesini duydum.

‘’ Görkem Bey, arka bahçedeler efendim kahvaltı yapıyorlar. ‘’

Erken bir saatti ve kahvaltı yapmadan çıkmıştım. Gidip onlara katılmak için arka bahçeye doğru ilerledim.

Masal’ın elindeki çatalı tutuşunu, ağzının yerinden haberi yokmuşcasına tavırlarını, gülüşünü uzaktan bir süre seyrettim. Berna’yla göz göze geldiğimizde o anı bozmadığı için şükrettim. Her şeyden habersiz kahvaltısıyla boğuşan sarışın cadıyı izlemek benim için yaşadığım her şeyin unutuluşu demekti.

‘’ Sarışın, sana birinin nasıl yemek yenmesi gerektiğini öğretmesi gerekiyor. ‘’

Kafasını bana çevirdiğinde ayaklarının yere değmediği sandalyesinde hafifçe huzursuzlandı. Berna’nın da yardımıyla inip bana doğru koştu. Dizlerimi yere koyup onun boyuyla eşitlendim, kollarımı açtım. Onun yıllardır değişmeyen bu bebek kokusunun benim tüm dertlerimi unutturduğunu bir kez daha hissettim. Üstünde ki beyaz elbisesi ve sarı belinde saçları onun bir melek olduğu yönündeki düşüncelerimi doğrular nitelikteydi.

‘’ Babacım biliyor musun Hera bugün yok, çünkü onu doktora götürdüler. Ona havla dedim ama o havlamadı. Annem dedi ki o yorgunmuş benimle oynayamazmış. ‘’

Heyecanından hiçbir şey eksilmeyen bu ufaklığa her zaman özendim. Köpeğin hastalığından bile bu kadar ilgiyle bahsetmesi, onun bu tavrı etrafındakilere verdiği değer beni gururlandırıyordu.

‘’ Bebeğim, annen haklı. Hera biraz yorulmuş. Doktordan döndüğünde seninle oynayacak. ‘’

Alnına ufak bir öpücük kondurup onu sandalyesine tekrar oturttum. Ayağa kalkmış bizi izleyen Berna’yı fark ettiğimde yanına yürüyüp sarıldım. Masal’ın yanında ki sandalyeye oturduğumda Berna içeri seslenip bana bir servis açmalarını söylemişti.

‘’ Baba, hera’yı bugün göremez miyiz? Unuttun mu biz seninle hastaneye gitmiştik Meltem’i görmüştük. Hera’ya bir şeyler götürmem lazım. ‘’

Berna’nın suratının asıldığını fark etsem de çok umursamadım. Yüzüme açıklama bekler şekilde bakan Masal’la ilgilenmek daha doğruydu.

‘’Babacım, Hera iyi olduğunda geri gelecek. Sen ona götüreceklerini sakla. Geldiğinde birlikte veririz olur mu? ‘’

İkna olmuşa benzemiyordu.

‘’ Ama biz Melteme gitmiştik. Hera’ya da gidebiliriz. Hem beni görmesi lazım. ‘’

Köpekle geçirdiği vakitleri özlemesinden çok Meltem’in yanına gidişimizi hatırlayabiliyor olması beni mutlu etti.

‘’ Annecim, Hera en kısa zamanda gelecek söz veriyorum tamam ? Bazı tedavilerin aksine Hera’nın ki bir ömür boyu sürmeyecek. Hadi kahvaltını bitir babanla bol bol gezeceksin yorulmak istemezsin değil mi? ‘’

Cümlesini bitirmesiyle bakışlarımla karşılaşması bir olmuştu. Sessizce ve umursamazca devam etti.

‘’ Lütfen onu hastanelerden ve delilerden uzak tut. O daha çocuk. ‘’

Masal çatalını sahiplenmiş haliyle bu masada oturuyor olmasaydı. Masayı ters çevirmemek için hiçbir bahanem kalmazdı. Berna’da bunu biliyordu. O yüzden üstüme gelmekte çekinmemişti.

Yerimden kalkıp Masal’ın sandalyeden inmesine yardımcı oldum.

‘’ Hadi bakalım kuzucuk, doğru arabanın yanına. Cafer Amca’ndan rica et seni bindirsin. ‘’

Yüzündeki gülümsemeyi ve annesine el sallayışını öpücük gönderişini izledim. Arabanın yanına doğru giderken bende geri dönüp masaya yaklaştım. Ellerimi masaya yumruk şeklinde sertçe koyarken Berna’nın gözleri büyümüş korkuyla gözlerime bakıyordu.

‘’  Ne var biliyor musun? Deli olan kesinlikle sensin. Hiçbir yaşam garantin olmamasına rağmen bunları söyleyebilecek cesareti kendinde buluyorsun. Bir daha sakın yaptıklarımı sorgulamaya kalkma! Meltem hakkında ağzından tek bir kelime daha çıkarsa sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın. ‘’

Kafasını aşağı yukarı anlamsızca salladı.

‘’ iyi. Anlamana sevindim. Masal’ı akşam bırakırım ya da bende kalır. Duruma göre haber veririm. ‘’

Arabaya doğru ilerledim. Aklımdan her şeyi atma ihtiyacı duyuyordum. Önümde kızımla geçirilecek uzun bir gün vardı. Ve o tüm heyecanıyla beni bekliyordu. 

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin