(13)

78 5 13
                                    

Meltem’den (3 yıl önce)

Annemin rehabilitasyon merkezinde olduğunu babamın, amcamın ve Murat’ın davalarının hala sürdüğünü tutuklu olarak yargılandıklarını biliyordum. Görkem düzenli olarak aradığı halde telefonları açmıyordum. Onu tüm bunlara dahil etmek beni yeterince korkutuyordu zaten. Bana yardım etmişti ve hayatı bir cehenneme dönsün istemiyordum.

Görkem’in sabırlı ve istikrarlı halleri beni bir çıkmaza sürüklüyordu. En yakınım olmasına, bir tek ona güvenmeme rağmen kapılarımı tamamen açabileceğimi sanmıyordum. Ben kimseye tamamen kendimi açamazdım zaten.

Tüm bunlar yaşanırken, uzun süre yetecek kadar birikim yapabildiğim için şanslıydım. Yayımlanan bir kitabımın dışında hazırda bir kitabım daha vardı. İlk kitabımda olduğu gibi bu kitabı da kendi ismimle yayımlamayacaktım.

Artık bir ailemin olmamasını önemsemiyordum. Kendimi bir aileye hiç sahip olmamış gibi hissediyordum. Kimse için üzülmemiş, kimseye acımamıştım. Bu bende vicdan eksikliği olduğunu göstermezdi. Yaşadığım hayatı herhangi biri daha yaşamış olsaydı hak verirdi.  Olanların en acı kısmı ise bana yaşattıklarının geri dönüşü olmamasıydı. Kimseye doğru düzgün güvenmememin nedeni tecavüzcü bir amca, içinde annelik duygusunun olmadığına inandığım kabullenmiş bir anne, Murat’ın tehditlerinden kurtarmak ve desteğini kazanmak istediğim ama aslında hiç olmayan baba. Murat’ın pisliğin içinde olduğunu belgeleyen tüm dosyalarda karşılaşılan bir karmaşa. Etrafımda ki herkesin ölümlere seyirci kalması hatta ölümlerde parmağının olması, benim başkaları tarafından dokunulan bedenimden daha mide bulandırıcıydı. Kendimden de tiksiniyordum evet ama asla onlardan olduğu kadar değil.

Bir otel odasındaydım ama tüm bu yaşananlardan sonra ne kadar daha batabilirim diye düşünmek benim tarzım değildi. Ben bu güne kadar kendi isteğimle yaptığım hiçbir şeyden pişman olmamıştım. Bu günden sonra da kendi kararlarımdan pişman olacak değildim. Ben en dibi değil, dipten su üstüne çıkışı takip etmeliydim. Kendime bir ev bulmuştum. Eşyalarımı toplarken bir yandan o abartılı hayatı geride bırakabilme şansını elde ettiğim için mutlu hissediyordum.

Evim sakin bir sokak arasında sayılırdı. Apartmanın üçüncü katındaydı. Beş daireli beş katlı ufak bir apartman. Altında adına dikkat etmediğim bir kafe, karşıda ihtiyaçlarımı karşılayabileceğim bir market bulunuyordu. Benim için yeterliydi. Belki de senelerce burada kalmalı ve unutulana kadar buradan çıkmamalıydım.

Eşyalarımı yerleştirmiş, sıcak bir duş almıştım. Geriye sadece alışveriş ve karnımı doyurmak kalmıştı. Ne yazık ki açlık seviyem alışverişi bekleyecek durumda değildi. Apartmandan çıkıp kafenin kapısına yaklaştım. Yiyecek bir şeyler bulma umuduyla içeri girdiğimde şaşkınlığımı gizleyemedim. Burası insanın hayallerindeki birçok şeyi karşılıyordu. Özellikle de duvarlarındaki kitaplar. Belki de evden daha çok burada zaman geçirmeliydim. Kendime kalabalığın dışında bir masa seçerek oturdum. 

‘’ Hoş geldiniz. ‘’

Önüme bırakılan menüyü elime alarak sesin kaynağına döndüm. Gülümseyen yüzüyle inanılmaz davetkar bir durumdaydı. Gülümserken gözlerinin içi gülüyordu. Bu kadar dikkatli baktığımı fark etmiş olmalıydı.

‘’ Yardımcı olabileceğim bir şey var mı? ‘’

Şu an yardımcı olabileceği tek konu bana bu kadar güzel gülümsemesinin sırrını açıklamak olurdu.

‘’ Kusura bakmayın. Buraya ilk kez geliyorum. Üstelik oldukça açım. Bana önerebileceğiniz bir şey var mı? ‘’

Kekelemeden ağzımdan dökülen bu cümleler gayet yerinde olmasına rağmen karşımdaki adama, dünya üzerinde ilk kez karşılaştığım bir varlıkmış gibi bakmam kabul edilemezdi.

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin