(16)

73 6 9
                                    

Meltem’den ( 2 yıl önce)

Bugün yirmi iki yaşımın son günü. Bu güne kadar düşüncelerim belki de tam olarak şekillenmemişti. Attığım adımlardan adım kadar emin değildim belki de.  Gördüklerim, yaşadıklarım bana çok şey katmıştır ya da katmamıştır. Tüm bunların çelişkisine düşebilirim. Bunlara ihtimal verebilirim. Kendimden emin olmadığım çok zaman oldu. Korkularım oldu, acılarım oldu, unutmak ve asla hatırlamak istemediğim insanlar oldu. Her doğum günü sabahı, uyandığımda hayatımdaki her şeyi, herkesi unutmuş olmayı diledim. O günden sonra bir yıl daha yaşamak değildi önemli olan. Eğer unutabilseydim geçmişimi, sıfırdan başlayabilseydim, yeniden doğmuş olurdum. Bunu söndürdüğüm pasta mumunda her yıl tekrarladım.

Sonra her şey değişti. Şu an kafede, benimle beraber duygularıma ortak olan bir sürü insanla tanışıyorum. Yayınladığım son üç kitabımın altında ismim vardı. İmzaladığım kitaplar, aslında benim korkularımın birer parçasıydı. Ben her kalemi oynattığımda, kalbime çöken ağırlık hafifliyordu. Daha rahat nefes almaya başlıyordum. Yirmi iki yaşının sonunda dört kitabı yayımlanmış biriydim. Bazıları defalarca basıma gitmişti. Bir ağacın altındaki gülümseyen öğrencinin eline baktığımda kitabımı görebiliyordum. Kitapların arasında dolaşırken kütüphanede ya da internette. Kendi korkularıma dur dediğimde, acılarımı da sonlandırmış oldum.

Yanımda duran o müthiş adam, bir sene boyunca beni hiç yalnız bırakmamıştı. Bu kafede onunla geçirdiğim her dakika bana ilham olmuş, beni desteklemişti. Geceleri yanımda gözlerini kapattığı için defalarca şükretmiştim. Onu tanıdığım için bir yerlerde birilerine çok büyük iyiliğim dokunmuş olmalıydı. Selim’i ilk tanıdığım günden bu zamana kadar hayatımda ki her olumsuzluk, yerini huzura bırakıp çok uzaklara gitmişti.

Görkem’le aramı düzeltmiş, ondan defalarca özür dilemiştim. Yaptığım en büyük yanlışlardan biriydi onunla iletişimi koparmak. Benim için her şeyin ilki olmasından çok, iyi bir dosttu. Birbirimizi altı ay kadar yalnız bırakmıştık ve hayatlarımız değişmişti. Görkem dünya güzeli bir kızın babasıydı artık. Berna lise yıllarından beri Görkem’in etrafındaydı o yüzden onun ismini duyduğumda şaşırmamıştım. Başta Görkem’in hayatını cehenneme çevireceğini düşünmüştüm ama Görkem’in kurallarını uygulamıştı. Görkem’e kızmamıştım. Ona kızamazdım. Buna hakkım yoktu çünkü. Her şeyin son bulduğu o emniyet müdürlüğündeki geceden sonra Görkem’i uzaklaştıran bendim. Sanki birbirimizi hiç tanımıyormuşuz gibi, her an altında inleyen ben değilmişim gibi, en çok güvendiğim o değilmiş gibi uzaklaştırmıştım onu. Görkem’in sinirlendiğinde neler yapabileceğini bile bile yapmıştım bunu. Şimdi ona kızamazdım. Yinede itiraf etmeliyim, önceliğimi alan bir bayan olduğu için kıskanmıştım.

Selim ve Görkem’i tanıştırdığımda birbirlerine öldürecek gibi bakmaları dışında sorun çıkmamıştı. Sonuçta ben yalnızca bir erkek arkadaş edinmiştim, Görkem ise yeni bir hayat. Görkem’i Selim’e karşı susturan şey buydu.

Bütün bunlar gözümün önünden geçerken, yaşadıklarıma inanamayarak tekrar etrafa baktım. İsteyebileceğim her şey yakınımda, istemediğim tüm kötü anılarım zincirli bir sandıktaydı.

Yarın sabah doğduğum o güne uyandığımda unutmak istediğim hiçbir şey olmadığını o an fark ettim.  Uyandığımda yeniden doğmak değil, bir yıl daha bu kadar keyifli yaşamak istiyordum. Eğer yarın bir mumla karşılaşırsam, dileğim kesinlikle hayatımın sonsuza kadar bu kadar sakin ve huzurlu kalması olacaktı.

Meltem (Şu an)

Arya’ya alışmıştım. Neredeyse bir ay olmuştu. Onu unutmuyorum diyemem ama en azından hatırlamam kolay oluyordu. İlaçlarımı düzenli alıyor olmanın yanı sıra hayatımı da planlı yaşamaya başlamıştım. Böylece defterimi elime aldığımda her şeyi sürekli en baştan okumak zorunda kalmıyordum.

CEHENNEMDE OTUZ YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin