(3 yıl önce)
''Boşuna konuşuyorsun! Bu güne kadar senin akıl almaz tavsiyelerini yeterince dinledim. Sonumun ne olacağını da defalarca düşünmek zorunda kaldım. Bence artık susmalısın.''
Bu kadının benimle derdi ne anlam veremiyorum. Uyandığımdan beri sadece bu geceyle ilgili söylenmekle yetinmeyip, geleceğim hakkında da onlarca senaryo yazdı.
'' Sana izin vermediğimi daha kaç kez söylemem gerek bilmiyorum. Eğer bana bir sayı verebilirsen söylemekten çekinmeyeceğimi göreceksin. Bu senin ilerde oturacağın koltuğu sarsacak sende biliyorsun. Lütfen beni daha fazla zorlama''
''Sorunda bu anne. Biliyorum. Her şeyi biliyorum. bu hayatın bana ait olduğunu ve senin söz hakkının benim hayallerimin, hedeflerimin başladığı yerde son bulduğunu da biliyorum. Sende farkına varsan iyi olur. Şimdi çekil önümden. Hazırlanmam lazım. ''
Annemin ağzını açıp bir şey demesine fırsat vermeden merdivenlere yöneldim. Odamın kapısını kapadım. Elimi anahtarlara doğru uzatıp kilit sesini duyana kadar, bütün bu karmaşanın beni ne kadar yorduğunun farkına varmamıştım.
Aynanın karşısına geçtiğimde içimdeki bu savaşın daha ne kadar sürebileceğini düşündüm. Yirmi iki yıldır aynı evin içinde, aynı koşuşturmayla geçirdiğim günlerin bana ne kattığını düşündüm. Aynada ki yansımama baktığımda gözlerimin dolduğunu görmek beni şaşırttı. Şu ana kadar farkına varmamıştım ama bu gördüğüm ben içimde hissettiğimden çok daha iyi durumdaydı. Ve aynadaki yüzüm birileri tarafından iyi karşılanacak halde değildi.
Burada durup birkaç dakika daha iç sesimle hesaplaşmanın hiçbir getirisi olmadığını farkettim. Bir kez daha. Bu güne kadar hiçbir faydası olmamıştı kendime döktüğüm dillerin.
Gidip sıcak bir duşla hazırlık aşamasını başlatmaya karar verdim. Suyun vücudumda yarattığı etkiyi seviyordum. Suyun sıcaklığı ne kadar fazla olursa o kadar kurtuluyordum düşüncelerimden. Havluyu bedenime sarıp ıslak ayaklarımın fayanslarda çıkardığı lekeleri umursamayarak odama geçtim. Giyim tarzımın benim ruh halimi yansıtmasını severim. Yine de henüz benim ruh halimi tasvir edecek bir kıyafet tasarlanmamıştır diye düşünüp istemsizce gülümsedim. Dolabın kapaklarını açarken giyinme işinin en kolay kısım olacağını düşündüm. Elim günler öncesinden aklımda olan siyah dar kesim, dekoltesi cesaret isteyen diz üstü bir elbiseye gitti. Dolaptan çıkarıp yatağın üstüne doğru attım. Gece mavisi uzun topuklu ayakkabılarım ve tırnağıma süreceğim gece mavisi ojelerle farklı bir düzenleme yapabilirim diye düşündüm. Gökyüzüne hayranlığım ve renklerine karşı olan zaafım yine karşı konulmaz gözükmüştü. Saçlarım omuzlarımdaydı şekil vermekte her zaman ufak zorluklar yaşamıştım. Bazen neden belimdeki saçlarımı bu kadar kısa kestirdim ki ? diye düşünmeden edemiyorum. Biraz dalga katmak işimi görürdü. Maşayı fişe taktım ve ısınmasını bekledim. Vakit kaybının içimdeki heyecana faydası olmayacağını bildiğim için bir yandan giyinmeye devam ettim. Saçlarım, hafif makyajım, ayakkabılarım, elbisem… son olarak telefonumu sığdırabileceği büyüklükte siyah bir çanta. İşte hazırdım.
Telefonumu elime aldım ve mesaj kısmına girdim.
Alıcı: Görkem
''Hazırım. Eğer beni beş dakikadan fazla bekletirsen bu gece ellerim yerine, ellerini kullanmak zorunda kalırsın! ''
Alıcı: Meltem
'' Üzgünüm :( bu teklifi tam olarak beğenmiş sayılmam. Ellerimi sende değerlendirmeyi tercih ederim. Kapıdayım güzelim ;) ''
Telefonun tuş kilidine dokunup çantanın içine attım. Makyajımı yaptığım yerde rujumu aramak zorunda kaldım. Bulduğumda onu da çantama atarak anahtarlara uzandım. Kilit sesi bir ve iki kez. İşte oldu. Merdivenlerden inerken gözlerim annemi aradı. Elindeki kitapla sarı loş ışığın altında oturuyordu ve kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.
'' Eğer bu bakış ‘ bunun cezasını çekeceksin’ bakışıysa, kabul ediyorum. Görkem kapıda. Beni almaya geldi. Sana iyi okumalar. ''
Kapıya doğru yürürken annemin suratındaki ifadeyi tahmin edebiliyordum ve açıkçası umursamıyordum.
(Şu an)
Tabi ya! Aklımdakilerle birlikte belki de her hafta geldiğim bu yerin bana başka şeyler ifade ettiğini anladım. Burası alışkanlıktı. Sarı loş kitap aydınlatıcıları bana annemin her akşamki ritüellerinden bir parçaymış gibi geliyor olmalıydı.
Ohh hayır. Bu çocuk hala ne anlatıyor böyle. Karşısındaki kızın isteksizliğine şaşırmamak lazım. Eminim sadece onu sevdiği için bu kadar fazla sözcüğe katlanıyor. Belki de ne anlattığını bile duymuyor.
Bu durumdayken bile nasıl oluyor da etrafımdaki başka şeylere odaklanabiliyorum? Anlayamıyorum nasıl ellerim terlemiyor, titremiyor? Midem nasıl bulanmıyor?
Gerçek olup olmadığını anlamam için tırnaklarımı avuç içlerime daha çok bastırıyorum.
''evet gerçek. ''
''affedersiniz anlayamadım? ''
''üzgünüm, kahve alabilir miyim acaba? Sütsüz olsun. Teşekkür ederim. ''
Garson yanımdan giderken gözüm karşımda oturan çocuğa takılıyor. Göz göze gelişimizin ardından bir süre dikkatim dağılmış olabilir. Gülümsemesini görünce kızın neden çoktan kalkıp gitmediğini anlıyorum. Bu güne kadar kimsenin gülümseyişi için feda edecek zamanım olmadı. Ne yazık ki sarışın kadar şanslı olduğumu söyleyemem. Gülümseyişi için zamanımı feda edebileceğim kimsemde olmadı.
(3 yıl önce)
'' Evet? susmaya devam mı edeceksin meltem? Çünkü eğer senin sessizliğini sevdiğimi falan söylemişsem ve sen bu yüzden susuyorsan şu konuya açıklık getireyim , genelde ağzın benimle meşgulken susmanı tercih ediyorum. ''
Yarım ağız bir gülümsemeyle olduğu tarafa doğru döndüm. Gözlerim önce direksiyondaki ellerinde, parmaklarının boğumlarında bakımlı tırnaklarında dolandı. Ellerini ezberlemiştim. Ellerini seviyordum. Belki de dokunuşlarından kaynaklanıyor diye düşündüm. Gözlerim yüzüne odaklandığında, gülümsemesini gördüm. Kendinden emin, ruhsuz ve aceleci. Sinir olduğum bencilliği ve düşkünlüğü.
''Eğer böyle bir şey söylemiş olsaydın hatırlardım. Emin ol çok ahlaksızsın. Neyse sana daha önce bahsettiğim şeyleri unutma lütfen ve gittiğimiz yerin ciddiyetinin farkına var. Oraya seninle bir odaya kapanıp sabaha kadar iniltilerimizi millete duyurmak için değil, sadece içeri girerken dikkat çekmemek için gidiyorum.''
''İşte bu çok canımı acıttı.''
Kahkahası arabanın içini doldururken devam etti,
'' ve sende pek ahlaklı sayılmazsın. ''
Kahkahalara katlanamadığım, hayır! Gülümseyişine bile katlanamadığım bu kendini beğenmiş zorbayla ne işim var ki benim. yakışıklıydı , zengindi , kendine güvenen biriydi buna rağmen onda eksik olan şey duyguydu.
Ve benim duygu dolu bir adamla olmayı isteyecek yüzüm yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/13744501-288-k941528.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEMDE OTUZ YIL
RomanceEğer günün birinde gerçeği ayırt edemeyeceğiniz kadar daralırsa ruhunuz, yazın. Yazmak, sevgilerin başlangıcı. Yazmak, mutluluğun ilk adımı. Yazmak, kötü her duygunun dengelenmesine yardımcı tek araç. Yazmayı kişiliğin bir parçası haline getiren Mel...