8.Bölüm

773 112 5
                                    



8.Bölüm

"Tek yaptığım sana güvenmek."

Tekrar otoyola adapte olduğunda, hız ibresini son safhadaydı. Bir süre çehresine baka kalmıştım. Bana nasıl güvenebiliyordu? Ben kendimden emin olamazken, o nasıl bu kadar inanabiliyordu? Hem de onu terk edip kaçmışken.

Yarım dakikadır kasılmış yüz kasları milim değişmemişti. Bıraktığı kirli sakal, ona daha çekici bir hava katmış göründüğünden daha olgun durmasını sağlamıştı. Sarı saçları ve bende okşama isteği uyandıran sakalıyla şuan koyulaşmış mavi gözleri dünyanın en mükemmel kombinasyonuydu sanırım.

Eğer arkamızdakilerden kurtulabilirsek belki ona sıkıca sarılır ve iyi ki yanımdasın derdim. Zihnimde benden izin almadan volta atan fikirler, bana bile yabancıydı.  Ama düşünmesi bile içimi ısıtmaya böyle yeterken.. Boğazıma takılan düğümle aklımdan geçeni tamamlayamadan yüzümü yanıp sönene kırmızı-mavi ışıklara dönüp öksürmeye başladım. Allah'ın otoyolunda kim sirenin sesini bu kadar açardı ki! Daha fazla sinirlerimi bozmadan, ellerimle kulaklarımı kapatıp Rick'e döndüm.

"Böyle giderse yakalanacağız!"

Başıyla onaylayıp, maviliklerini bana dikti.

"Böyle gitmeyecek." Dedi garanti verircesine.

Ne yapacağını bilmesem de başımı salladım ben de. Az önce kımıldayamadığım koltukta şimdi yerimde duramıyordum. Sürekli Rick'e, otoyola, dikkatimi dağıtan alarmın saçtığı ışıklara ve artık öfkelenmiş polis arasında gidip geliyordum. Ah, bir de benim gibi yerinde duramayan bir ibremiz vardı. Rick gaza bastıkça basıyor, yolun kenarlarına döşenmiş korkuluklar hiçliğe uzanan bir yılan gibi görünmesini sağlıyordu. Baş ve kuyruktan yoksun; sadece gri gövdeye sahip ince bir yılan. Her zaman yaptığım gibi saçmalarken sonunda otoyolda çıkabilmiştik. Rick eski arabanın son nimetlerini de kullanarak, virajı yükseltti ve artık korkulukla çevrilmemiş ormana daldı.  Polisin birkaç metre arkamızda olmasından faydalanarak ani bir fren yaptığında, kemerini sökerken bana yaklaşmıştı. Biraz daha üzerime abandığında,

"Bana güveniyor musun?" Dedi .

Tonu o kadar harikaydı ki, şu anda ona güvenmeyecek bir kul çıkamazdı dünyadan.. Yutkunup, hızlıca başımı salladım. Siren sesleri kulaklarımı doldurduğunda kafamı kaldırıp, Rick'in tarafında kalmış yola dikkat kesildim. Görebildiğim tek şey, uzun çimenlerin arasına dalan beyaz bir kaput olmuştu. Çünkü daha ilerisini göremeden Rick saliseler içinde kemerimden kurtulmuş ve bana sarılıp Volvo'nun benim oturduğum kapısından bizi çıkarmıştı. Tarif dahi edemeyeceğim kısa bir aralıkla beni kucağına aldı ve en doğal davranabildiği yer olan, ormanın içine doğru vampir hızıyla koşmaya başladı.

Rick hızlanıyordu. Ve ben, onun hızlandığını çıplak kollarıma çarpan kesici soğuğun şiddetlenmesinden anlıyordum.

Aniden duvara çakılan çivi misali, durduğunda duruşunun sertliğinden, alnımı sinesine vurdum. Bir iki adım geri gittiğinde karşıya uzanmış bakışlarını takip ettim. Gabe metrelerce ötede, elindeki gerilmiş yay ve fırlatılmaya hazır okuyla bize dönmüştü. Yüzümü gördüğünde ise, kararsızlık kalarak yayı biraz indirmişti. Sadece biraz.. Nişan çizgisini bozarak, bir kez daha baktı ve tekrar tek gözünü kapatıp, bize nişanlandığında emin olmak için bağırdı.

"Ecel ?"

Cevap vermeden önce Rick'e dönüp, kedi yavrusu bakışlarımla karşıladım. Burnundan bir nefes verip, beni yere bıraktığında abartılı soluğunu duymam için yaptığına bahse varım. Her neyse.. Önemsemek yok! Etkilenmek yok!

Auxılıum Serisi II; AlavanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin