4.Bölüm

724 93 2
                                    


4.Bölüm

Çevremi sarmış bir sürü yüzden gülüşler doldurdu bu sefer sokağı. Kadınlı erkekli,  kısa, uzun boylu esmer, sarışın bir sürü vampir vardı şu anda. Tek ortak yönleri hepsinin siyaha bürünmüşlükleriydi.  Yanıtımı düşünürken benim arkamda kalan sokağın başında Alex'in sesi duyulmuştu.  Kendinden emin ve dik adımlarla o liderleri olarak önde,  onun iki-üç adım arkasında her zaman güvendiği iki yakın dostu ve arkalarında bir düzine vampir avcısı yaklaşıyordu. Tek düşünebildiğim, avın başlıyor oluşuydu. Kimin  av kimin avcı olacağını kader belirleyecekti.

"Bizim öyle bir kaidemiz olduğu da söylenemezdi zaten."   Demişti gür sesi ile. Bunu üzerine kadın ona baktığında sinirlendiğini herkes fark edebilirdi. Sonra bana odaklandı.

"Sana yalnız ol denmişti!

Belki bir şeyler daha söyleyecekti ama ince sesini bastıran, kalın ve diktatör bir ses sözünü kesti. 

"Ah hadi ama Azael! İkimiz de biliyoruz böylesi daha eğlenceli olacak!"

Duyduklarımı takip ettiğimde o duvarın üstünde dikilmiş bir adam fark ettim. Dolunayı arkasına almış, onun ışığıyla sahneye çıkan as solistler kadar parlıyordu. Yine de insan gözlerim o, bu kadar yüksekteyken ancak  beyaz bir teni ve tıpkı diğerleri gibi siyah giyindiğini seçebilmişti. Üzerinde deri siyah bir ceket ve siyah bir kot vardı sanırım.  

"Aoh ne kabalık.. Üçümüz için demeliydim.  Ne dediğimi iyi dinleyin öğrencilerim! Temiz bir galibiyet istiyorum. Ve sizlere biraz hak vermek lazım değil mi? Ben diyorum ki; hızımızı kullanmadan dövüşerek adilliği sağlayalım!"

Siyah giyimliler robot gibi sadece başlarıyla onaylamışlardı bunu. Sesini bir kez daha işittiğim de onu tanımıştım. Telefonda konuştuğum adamdı bu. Lancelot! Sonunda teşrif edebilmişti!  Bir kedi gibi kolaylıkla duvardan sıçrayıp Azael'in yanındaki yerini alıyorken silahımı gözümü kırpmadan ona doğrulttum ve nişan aldım. Bana soluk bir gülüş atıyor ben ise onu öldürmek istiyordum! Walter'ımdan çıkan gümüş kurşunun kafatasını parçalayıp, beynini patlatmasını! Ya da bir kaşık suda boğulmasını, benim suyumda!

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu değil mi?"

Alaycı sözlerinden sonra göz kırptığında daha fazla sabredemezdim. Üzerine atlıyordum ki, bir el beni  yanına çekerek silahımı hızla savuşturdu. Elin sahibi tabi ki Alex'di.   Yüzüne henüz bakmıştım ki, bizim tarafımdan gelen bir ok kızıl saçlı bir vampiri vurmasıyla yere yığılan vampire döndüm.  Daha sonra her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, bunu kimin yaptığını dahi soramadım. Sadece üzerimize gelen vampirlerle gücüm yettiğince savaşıyordum. Modası geçmiş kot ceketimin cebindeki, yüzücü atletimin üzerine polislerden çaldığımız, onları silah koymak için; bizim ise kazık sakladığımız kemer yeleğimdeki ve hatta uzun siyah  eteğimin içerisinde bacaklarıma yerleştirebildiğim kadar kazıkla karşı koymaya çalışıyordum. Koşamayacağımı bilmese Gabe ayakkabılarımı bile kazıkla doldururdu.  Azael duvarın yanında kavgaya girmemişti. Ve onun yanında ufak tefek Japon bir kadın dikilmişti gözleriyle bir şeylere konsantre kesilmişti.  Geniş sokakta o ikili dışında tam bir çember oluşturmuştuk.  Çemberin en içinde ben vardım ve Alex  kendimi savunamayacağımı bildiğinde benim hemen biraz dışımdaydı. Onun yanında ise savaş arkadaşları küçük bir daire oluşturmuşlardı. Benim merkezde durduğum   dairenin bir kat dışında  vampirlerden oluşan bir grup vardı. Bu grup vampir sayısına göre azdı çünkü onların bir dışındaki daire de yine bizim taraf vardı ve bu barikattan geçebilen vampirler sonraki adımda Alex'ler ile karşılaşıyorlardı. Bu yüzden fazla  dövüşmek zorunda kalmıyordum. Sadece birkaç aydır Alex'in bir öğrencisiydim ve beni bu vampirlerle bıraktığında başımın çaresine bakabilir miydim? Bu gerçek bir soru işaretiydi! Gözlerim Lancelot'u ararken içerdeki daireyi geçebilen bir vampir ne olduğunu anlayamadan üzerime atıldı. Boğazımı kavradığında bende ceketimdeki kazığı çıkarmıştım. Rast gele kazığı baldırana sapladım. Elleri gevşediğinde boğazımı kurtarıp kalbine indireceğim daha büyük bir kazık için yeleğe uzanmıştım ki bana bir darbe savurarak çemberin dışına çıkmamı sağlamıştı. Karnımın veya savrulduğum yerin acısını yutarak ayağa kalmaya çalıştım. Ama bu bir kez daha düşmemden başka bir halta yaramamıştı. Üzerime gelen vampire karşı, biraz öteye fırlamış kazığımı almak için uzandığımda artık çok geç kaldığımı biliyordum. Tam beni yerden kaldıracakken sırtına yediği bir kazıkla dizlerinin üzerine çöktü. Geriye sürünüp, çamur içinde kalmış etek paçalarımı toplayarak kalktım ve vampir kendine gelmeden ulaştığım büyük kazığı tüm gücümle kalbine sapladım.

Auxılıum Serisi II; AlavanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin