19.Bölüm
Ecel'in Bakış Açısından
"Bilmiyorum!" dedim, en az onuncu kez.
Yirmilerinin sonlarındaydı; benden en az on beş santim uzun boya sahipti. Epey geniş gövdesiyle en az bedeni kadar geniş elini masaya vurdu.
"O kadar torbayı kimden aldın!"
Allah'ım, tüm aynasızlar bu adam kadar kaz kafalıysa buradan çıkamayacaktım!
"Kimseden! Ben uyuşturucu almadım!"
Adam, yeşil çelik gibi gözlerini yüzümün her metre karesinde dolaştırdıktan sonra abandığı masamdan doğrulup, bir iki adım geriye gitti. O böyle bakarken, oturduğum rahatsız sandalyede kaybolmak istiyordum.
"Kan testlerinde uyuşturucuya rastlandı! Bedeninde bulunan doza bakılırsa yaklaşık üç aydır düzenli aralıklarla kullanıyorsun ama bağımlı değilsin de. Öyle mi? "
Şimdi mahvolmuştum işte. Sabırsız gözlerle ellerimi iki yana açtım.
"Bakın, hastalığım için tedavi yöntemi'
Polis lafımı ağzıma tıkarken, gizi bir sırrı ifşa ediyormuşçasına önümdeki masamdan çektiği ellerini yine oraya götürüp, üzerime eğildi.
"Çantandan pasaportun çıktı. Türk vatandaşısın. Malları Türkiye'ye mi kaçıracaktın? "
"Ne! Hayır, elbette hayır! Aklınızı mı kaçırdınız böyle bir şeyi neden yapayım!"
Gözlerini kıstığında yeşil rengi, küçücük gri odada elaya dönüşmüştü. Başını biraz yana eğdiğinde,
"Burada satıyorsun yani?" demişti.
Başımı geriye atıp, elimin ayasıyla alnıma vurdum. Bir haftam burada heba olacak, Alex bana inanmayacak ve Rick'i kaybedecektim! Onu kaybedecektim!
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında duygularımdaki değişimi fark ediyor, amfetaminin yokluğunu iliklerimde hissetmeme rağmen hiçbir şey yapamıyordum. Uyuşturucu veya ilaç ne fark eder ki bana iyi geliyordu. Normal ritimde çalışan bir kalbi hızlandırarak, durdurabilen zehir benim hastalıklı kalbimi tam da ihtiyacım olduğu gibi ritme sokuyordu. laboratuvardaki çalışanlar sayesinde bağımlılık derecesini en aza indirmiş ve zararlarını minimalize etmeyi hedeflemiştim. İşe yarıyordu da; halisülasyonlar yoktu, görme bozukluğu yoktu, karaciğer de sorunum da yoktu. Geri kalan tüm etkiler ise katlanmak zorundaydım. Ama cebimde ve çantamda bulunan hipnotikler ve halüsinojenlerin benim stimulanlarımla ilgisi dahi yoktu, onlar bana ait değildi. Kokain veya amfetamin kullanıyor olabilirdim ama bu torbacı olduğum manasına gelmezdi!
Andy, bileğimi kavrayıp, beni yolumdan döndürdüğü sırada ben fark etmeden ceketime uyuşturucuları atıvermiş olmalıydı. Kan tahlillerinde kirli çıkacağımı biliyordu. Böylece kurtulma olasılığımı da mahvetti. Çantamdaki üç beş parça eşyamdan çıkan tozlar ise önceden oraya yerleştirilmiştiler. Araba ihbarından bir sonuç elde edemediğinde bana eroin tuzağı kurmuştu! Evet, bu adımı dahi adam gibi telaffuz edemeyen polisler maddelerin eroin olduğunu ama benim kanımdakinin amfetamin olduğunu tespit etmişlerdi. Kokain satıcısı. Ben! Çıldırmamak işten bile değilken nasıl çıkabilirdim ki buradan? Ellerimi yüzüme gömdüm.
Sinekkaydı edilmiş, suratıyla ellerimi yakaladığında bedenindeki yoğun tıraş losyonu kokusunu alabiliyordum. Ellerimi arkada kelepçeledi ve bana döndü.
"Başıma bela çıkarma tamam mı! Bana malları kimden ve neden aldığı söyle bitsin!"
"Eroinlerle alakam yok metanfateminler kullandığım ilacın içinde. Ben kullanıcı da değilim satıcı da!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Auxılıum Serisi II; Alavan
VampireAlavan'ı öldürmüştü. Alavan'ın sağ kolunu öldürmüştü. Bir gerçeği fark etti, varislerden biri hala yaşıyordu. Kendisi, yaşıyordu. Dünyadaki tek Praesidio, Artık Alavan. Uğruna kaybedeceklerimiz bizi esir yapar, kaybettiklerimiz özgür kılarken. Pek...