25.Bölüm | Final

676 70 38
                                    


25.Bölüm
Final

Hantal göz kapaklarımı aralıyorken, başıma giren ince sızıyla karşıladı beni dünya. Bakışlarım tavandaki zarif motiflerde boş yere dolandı bir kaç dakika. Düşüncelerimi toparlayamıyor hatırlamaya çalışıyordum. Çalışma odasından, misafir salonuna taşınmıştım. Çizmelerim çıkmış tıpkı paltom gibi kayıplardaydı. Çizmelerim. Angela'nın çizmeleri. Andy'in çenesine indirdiğim, dudağını patlattığım, gövdesini tekmelediğim çizmelerim elbette yoklardı. Andy puştu tek silahımı da benden almış gibi gözüküyordu. Çıplak ayaklarım, bileklerimden bağlanmış ellerim bir kayışla birbirine kavuşturulmuş vaziyette sinemdeydi. Panik yok. Panik yok. Allah'ım! Panik yapma! 'Kıstırıldım!' diye çığlık çığlığa haykıran tarafımı yürekli Ecel ile bastırmaya çalışıp ondan yüksek sesle bağırdı ben de bir kez daha içimden.
Panik yok.
Odaklan.

  Gözlerim tavanlardan odanın her milimde gezindi. Kahverengi deri kanepelerden birinde yatıyor bu yüzden koltuğun arkasını seçemiyordum. Bedenimi kaldırmaya çalışarak, başımı uzattığımda boğuk bir nida iki dudağımın arasından önünü alamadan kaçıvermişti. Bakmaya hiç fırsatın olmadığı yönden, arka tarafımdaki pencerenin yanından trajikomik denecek naif tonuyla onun sesi kulaklarımı doldurdu.

  "Yaran mı acıdı güzelim?"

Boynumu çevirerek görmeye ümitlenirken kalkıp yamacıma yaklaşmış başımda dikiliyor, parmağıyla kaşımı işaret ederken kendi kaşları havadaydı. İması ne kadar zaman geçtiğini bilmediğim canhıraş sergilediğim dövüşümüzü anımsatmıştı. Bağlanmış ellerim patlayan kaşıma gidip yokladı.

  "Pansuman yaptım, yine de ağrısı devam edecektir."

Yanıma oturduğunda koltukta kaçabildiğim kadar kaçarak arkaya siniyordum.
"Seni uyarmadığımı söyleyemezsin. Nazik olmadığımı da."

  Kin ve intikam hırsıyla yanıp tutuşan çiğ bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Ne yani, oturur musun diye rica ettiğimi duymamış mıydın?"

  "Seni. Öldüreceğim."

  Andy sinirle sıçrarken elini uzun saçlarına daldırarak ayaklandı.
  "Senin için daha ne yapayım? Ne istiyorsun? Ne!"

  "Beni bırak." dedim basitçe.

Üzerime abandığında önce soluğum kesilmiş ardından beklemediğim tepkisi karşısında kendimi savunamadığımdan hayıflanıyor bir yandan debelenerek ayağımdaki ipleri gevşetmeye uğraşıyordum.
Adi hayvan, soluk alıp vermemi dahi engelliyordu. Dirseklerimi tutarak bileklerimden bağlı ellerimi başımın arkasına attı. Bir yandan söyleniyordu.

  "Seni bırakmak mı?"

Başını eğerek boyun girintime saklandığımda tüm bedenim derin bir tiksinmenin eşliğinde titremeye başlamıştı.

  "Rahat bırak beni!" diye haykırdım, ardından boynumda hissettiğim dudaklarla şiddetli bir çığlık koy vermiştim.

Geriye kayıp, bacaklarımın üzerine otururken bileklerimdeki ipi tutarak ellerimi başımın üstünde sabitlemiş hareket manevralarımı kolayca bertaraf ediyordu.
Sırtımı bir yay misali germiş debelenerek onu üzerimden atmaya uğraşıyor ama ne kadar faydalı olduğunu kestiremiyordum. Andy'nin koordinasyonunu bozabiliyor fakat kendimi kurtaramıyordum. Adi çakal bir ara kalçalarını kaldırdığında bedenimi yana çevirip koltuktan aşağı kaydım. Kendimle beraber onun kemikli bedenini de yere sermiştim. Düşürdüğüm yerden bana yönelerek doğrulmasını fırsat bilip, sırtımı koltuğa verdim. Bağlı ayaklarımı kaldırarak Andy'nin karnına çift ayaklı bir tekme geçirdim. Gözlerim ipleri kesebilecek herhangi bir kesici alet arar, bedenim kalkmaya çalışırken Andy'nin hırlarcasına gülmesi kulaklarımı doldurdu. Pantolonun arka cebine uzanırken elinde parlayan çelik floresan ışığının geniş yansımasında gözlerimi kamaştıracaktı. Ah, bu katile katıldığımız avlardan aşinaydım; parmakları arasında 205 mm uzunluk ve 4 mm kalınlığında bir Dms-B 605 Damascus tutuyordu. Kenarları tırtıklı oldukça büyük, ham çelikle işlenen hayvan avları esnasında kullandıkları Şam çeliği de denilen avcı bıçaklarındandı. Andy'nin antiğe olan tutkusuyla özetlersem dillere destan Osmanlı'nın *dımışkçılarının bir nadidesiydi. Yüzümdeki ifade nasıldı tahmin edemiyordum ama Andy tavrımı okuduğunda sırıtması genişlemiş, ayağa kalkarken iki yana kafasını sallıyordu.

Auxılıum Serisi II; AlavanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin