17.Bölüm

474 75 0
                                    

17.Bölüm

4 Ay Önce Lex'in evinde.

Ağustos

Mutfaktaki iki çatal, iki tabak ve bir makarna tenceresinden ibaret bulaşıkları yıkamamın ardından, üzerimdeki önlüğün düğümünü çözmek için belime uzanıyorum.

"Ah."

Kuşak yerine, parmağıma geçirdiğim uzun tırnağım, yüzünden parmağımda ufacık bir kesiği kanatıyorum. Tezgahın önünde, arkam mutfak kapısına dönükken yaradan sızan kana bakıyorum öylece. Aklımda ise parmağımı nasıl kestiğim tütüyor.

...

"Seni lanet olası fahişe! "

Gözleri kırmızının bu güne kadar gördüğüm en çirkin rengine boğulmuş, vampir aksayan ayağıyla peşimden topallayarak gelmeye devam ediyor. Korkmamak için saçmalıyorum yine. Korkumu unutmak için, kaçarken bir taraftan kendi kendime konuşuyorum.

"Kırmızıyı severim. Bu tonu sevmedim sadece. Aslında her tonunu severim."

Vampirinin, muhtemelen kırdığım bacağı yerine oturmadan gecenin üçünde, devamlı arkama, sağıma soluma ve önüme bakarak orman parkında koşturuyorum. Etrafta neden bekçi ya da koruyucu yok ki? Zihnimden geçirdiğim ahmakça soruya, aradığım uzun kavak ağacına bakınırken seslice sitemle cevap veriyorum.

"Seni geri zekalı. Bekçi yok çünkü sen henüz akşam olmadan onu evinde bağladın ve buraya gelmemesini sağladın! "

"Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun seni fahişe! Sadece birkaç dakikan daha var!"

Arkamı döndüğümde hastalıklı bir kurbağanın vıraklaması kadar çirkin çıkan sesi, çirkin ve kaba bedeniyle birleşiyor. Neredeyse iki metre boylarında, geniş gövdeli vampir şimdi daha az aksıyor. Lanet! Ve ondan bana gelen boğucu meltem onun o ekşi bira kokusunu burnuma kadar getiriyor. Daha hızlı koşuyorum.. Sonunda aradığım yüzyıllık ağacı görünce ellerimi dizlerime koyup, soluklanıyor bir yandan etrafa kolaçan ediyorum. Tam bu sırada yanında bulunduğum bir ağacın arkasından bir el koluma yapışarak beni de ağacın kalın gövdesine çekiyor.

Önce asi, bukleleri sonra gözlerini seçiyorum.

"Alex." diye fısıldıyorum, kurtarıcıma heyecanla.

Bu benim ilk avım. Göğsüm hala hızla inip, kalkarken merakla karışık bir tedirginlikle soruyorum. Sesim titriyor biraz.. Bana evini, sırlarını açmış adama yardımcı olmak istiyorum çünkü.

"Nasıldım?"

Kollarımdaki, baskını artıyor ve tatminkarca başını sallıyor.

"Harika."

Tıpkı bir öğretmen, benim için Alex. Bir kurtarıcı. Anılarımdan nasıl kurtulacağımı ve nasıl yaşamaya devam edeceğimi öğretiyor.

Parıldayan gözlerle beni süzüyor bir süre.. Belki birkaç dakika boyunca. Sonunda yarım bir dudak kıvrılmasıyla, dilleniyor. Alex de böyle işte.. Onu tanıdığım şu iki haftada bir kez güldüğünü görmedim. Bazen dudak uçları her an tebessüm edecek gibi yukarıya kıvrılıyor işte o kadar. Merak etmeden duramıyorum, acaba onun hikayesi ne?

"Şimdi gitmeliyiz." diyor gözleri ışıl ışıl.

Bocalarken bir yüzüne bir de yaşlı kavağın, çevresine duvar örmüş, sarkık uzun dallarının arasından bakıyorum.

Auxılıum Serisi II; AlavanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin