on dördüncü bardak

3.2K 541 101
                                    

12 Aralık 2017
09:28

Namjoon telefonunun çaldığının farkındaydı.

Ancak ne gözlerini bilgisayarın ekranından çekebiliyor, ne de parmaklarını hızla yeni cümleler yazmaktan alıkoyabiliyordu.

Giydiği bej kazak adeta genç adamı boğuyordu. Hayır, onu boğan giydiği kazak değildi. Onu boğan, günlerdir dairesinden dışarı çıkmamış ve kalbinde yer edinmiş şefi görmemiş olmasıydı. Onu görseydi ne kazanacaktı? Hayatta hiçbir şey asla Namjoon'un dilediği yönde gitmiyordu. O da bunun farkındaydı, o yüzden hayattan bir şey beklemeyi, yukarıdaki yaşlı adamdan bir şeyler dilemeyi planlarından çıkarmıştı.

Ancak yukarıdaki yaşlı adamın Namjoon'dan beklediği pek çok şey vardı. Sadece Namjoon bu beklentilerden, kendisi adına yapılmış planlardan habersizdi. Cahilliğinin getirdiği masumiyet ile günlerce kar tanelerinin cama vuruşunu seyretmiş, güneş çıkana kadar uykuyu düşünmemişti.

Telefonunun melodisi eşliğinde Seung Jae'nin ölümünü yazdı.

Namjoon aslında Seung Jae'yi öldürmek istememişti, her şey bir anda oluverdi.

Telefonu sonunda sustuğunda Namjoon hafifçe gerinerek iç çekti. Uykusuz gözleri bilgisayarının sağ alt köşesindeki ufak, bulanık rakamlara takıldı. İlk önce onları düzgün okuyamadı, gözlerini kısarak tekrar dikkatini verdiğinde saatin dokuz buçuk olduğunu gördü.

Namjoon yirmi sekiz saattir uyumuyordu.

Bunun bir önemi yoktu, önemli olan kitabı neredeyse bitirmiş olmasıydı.

Aslında, kitabın neredeyse bitmiş olmasının da bir önemi yoktu.

Namjoon gülümseyerek hiçbir şeyin kayda değer olmadığını dile getirdi. Sesi boş apartman dairesinde duyulamayacak kadar hızlı bir şekilde yankılanarak kayboldu.

Bir anlık bir bıkkınlıkla uzun süredir oturmakta olduğu rahatsız edici sandalyeden fırlayarak ayaklandı. O kadar yorgundu ki, gözleri anında kararmıştı. Sandalyeden destek alarak ayakta duracak kadar zavallı hale geleceğini kim bilirdi?

Bazen, her şeyin yolunda gitmesi bir çok şeyin düzenini bozabilirdi.

Namjoon gibi hayatı boyunca hiçbir şeyi yolunda gitmemiş olan birisi tüm düzenini ve inanç sistemini olumsuzluklar üzerine kurar, kimseden bir şey beklemezdi. İşte tam da bu yüzden geçici mutluluklar onun ayağının altından taburesini çekiyordu.

Her şeyin iyi gittiği illüzyonu sadece onun için çoğu şeyi zorlaştırmıştı.

Namjoon telefonunu eline aldığında gördüğü manzara karşısında tatsızca kaşlarını çattı.

"2 cevapsız arama: Seokjin"

Namjoon botlarını ayaklarına geçirdi ve evden çıktı.

Reflection | 남진Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin