yirmi dördüncü bardak

2.9K 481 310
                                    

25 Aralık 2017
18:29

Namjoon neden bir alışveriş arabası ile marketin içinde bir oraya bir buraya yürüdüğünden emin değildi. Anlaşılan o ki, mağaza görevlisi de genç adamın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Namjoon en az dört kez içki reyonuna girmiş, her seferinde iç çekerek reyondan çıkmıştı. Mağaza çalışanı Namjoon'u her gördüğünde takınabildiği en nazik gülümsemeyle ona bakmış, ortamın daha da garipleşmemesi için dua etmişti.

Ancak Namjoon beşinci kez içki reyonuna girdiğinde çalışan daha fazla kendini tutamamış ve sonunda reyonda dört dönen genç adama bakarak konuşmuştu.

"Yardımcı olabilir miyim?"

Namjoon o saniyeye kadar derin bir transın içindeydi. Çalışan kendisine seslendiğinde az kalsın hızla oraya buraya sürüklediği alışveriş arabasını likör rafına çarpıyordu.

"Ah, şey..." Namjoon alışveriş arabasını kendine çektikten sonra çalışana yüzünü döndü.

Çalışan kendisinden bir ya da iki yaş büyük duran bir adamdı. Mavi üniformasının üzerine giymiş olduğu kalın monttan anlaşılacağı gibi içeride klima çalışıyor olmasına rağmen üşüyordu. Namjoon ise tam tersine kendisine sıcak bastığını hissediyor ancak nedenini bilmiyordu.

Namjoon kısa, sarışın adama baktı.

"Hasta birine içki götürmek aptallık mı olur?"

Çalışan adam böyle bir soru beklemediğinden az kalsın kocaman bir kahkaha atıyordu. Son anda kendini toparlayarak kafası karışık müşteriye baktı.

"Ne tarz bir hastalıktan söz ediyorsun?" Yabancı adam tereddüt ederek sordu.

"Bilmem. Grip? Soğuk algınlığı... Öyle bir şeyler olsa gerek."

"O halde, hayır. Aptallık olmaz."

Çalışan arkasını dönerek bir iki saniye sonra elinde duran süslü bir şişeyle Namjoon'a baktı.

"Eğer sıcak suya ya da bitki çayına az bir miktar viski, limon ve karanfil eklersen soğuk algınlığı belirtilerini azaltabilirsin."

Çalışan viski şişesini Namjoon'a uzattı.

"Bir de, ilerideki reyonda acılı hazır çorba var. Umarım yardımcı olur."

Namjoon dünyada hala iyi insanlar olduğunu düşünerek gülümsedi.

"Teşekkürler..." Adamın yaka kartına baktı.

"...Min Yoongi."

Adam başını nazikçe eğdikten sonra işine geri döndü.

Namjoon aldığı iki paket hazır çorbanın ve ufak şişedeki viskinin parasını öderken kendini garip hissettiğinden kasadaki görevliyle göz teması kurmama kararı aldı.

Elindeki poşet ile marketten çıktığında soğuk kış havası adamın yüzüne vurdu. Boynuna sardığı atkıyı biraz daha yukarı çekerek ağzını kapattıktan sonra yürümeye koyuldu.

Ne yaptığını soracak olursanız bilmiyordu.

Bir süre yürüdükten sonra ufak bir yemek standı gördü. Soğuktan donmuş insanlar standın etrafına toplanmış, dumanı üzerinde tüten çeşitli yiyecekler için sıraya girmişlerdi. Namjoon birden kendini sıranın sonunda buluverdi.

Standın sahibi oldukça hızlı ve enerjik bir adamdı. Kocaman gülümsemesi ile her gelen müşteriyi sıcak bir tavırla karşılıyor, herkese tek tek iyi akşamlar diliyordu. Namjoon bu soğukta onun gibi genç bir adamın böyle bir işi neden yaptığını düşündü.

Sıra ona geldiğinde standın başındaki adam gülümsedi.

"Hoş geldiniz! Nasıl yardımcı olabilirim?"

Namjoon adamın gülümsemesinin bir kareye benzediğini düşündü.

"Tteokbokki alabilir miyim?"

"Tabii! Kaç kişilik?"

"İki."

Stand sahibi hızlıca yemeği paketlerken Namjoon'un tembelce tuttuğu poşetteki viski şişesini kaçırmamıştı.

"Yemeği kime götürüyorsan şanslı biri."

"Affedersin?" Namjoon kafası karışmış bir şekilde adama baktı.

"Aldığın viski..."

"...pahalı duruyor."

Namjoon utangaç bir tavırla gülümsedi.

"Ah, evet. Hasta bir arkadaşa götürüyorum."

"Sıcak su ile karıştırmalısın viskiyi. İçine biraz da limon koyabilirsin."

Namjoon bu ufak tarifi kendisinden başka herkesin bildiğini fark ettiğinde gülümsedi.

Biraz sonra tteokbokkinin parasını ödeyerek Seokjin'in apartmanına doğru ilerlemeye başladı.

Binaya vardığında apartman kapısının çoktan açık olduğunu görmüş, bunu oldukça garipsemişti. Kim bu zehir gibi havada apartman kapısını açık bırakırdı ki?

Elindeki poşetleri dikkatle tutarak asansöre bindi. Nedense kalp atışları düzensizleşmeye başlamış, gereksiz bir heyecan vücudunu kaplamıştı.

"Buraya ilk kez geldiğin filan yok." Namjoon kendi kendini sakinleştirmek için konuştu.

Asansör sekizinci katta durdu, Namjoon dışarıya adım attı.

Kapıyı çaldı, bekledi.

Kapı sonuna açıldığında Namjoon hafifçe gülümseyerek gözlerini yerden çekti.

Ancak gülümsemesi, evden çıkmaya hazır duran takım elbiseli Seokjin'i gördüğünde kayboldu.

Reflection | 남진Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin