26 Aralık 2017
12:33"Seokjin'in cümlesi Namjoon'un beyninde yankılandı.
"Namjoon. Ben bir hata yaptım."
"Sorun ne Seokjin?"
"Bir söz vermiştim ve..."
"Tutamadım."
Seokjin bir yandan konuşuyor, diğer yandan da gözleriyle dışarıdaki kaldırımda yürümekte olan Jimin'i takip ediyordu. Çok vakti olmadığının farkındaydı ancak kelimeler boğazında düğümlenip kalmıştı. Seokjin kafasında bir cümle oluşturana dek Jimin çoktan içeriye girmiş, sahte bir gülümsemeyle girişe yakın masada oturan müşterilere nazikçe gülümseyerek selam vermişti.
Namjoon, Seokjin'in neye baktığını görmek için arkasında döndüğünde gülümsemesi yüzünden tamamen silinmiş Jimin'i kendilerine doğru yürürken görmüştü.
Jimin hiçbir şey söylemeden Namjoon'un yanına oturdu. Namjoon durumu oldukça garipsese de bir şey söylemeden bir Seokjin'e, bir Jimin'e baktı. Namjoon Jimin'i oldukça saygılı, sessiz ve çekingen biri olarak tanımışsa bile şu an yanında oturan çocuktan tamamen farklı bir hava seziyordu.
"Seokjin." Jimin başını hafifçe salladı.
"Jimin."
"Kafeyi kapat."
"Anlamadım?"
"Ayağa kalk, kasaya geç ve müşterilere on dakika içinde kapattığını söyle."
Namjoon kaşlarını çatarak yanındaki yabancıya hayret içinde baktı. Ancak Seokjin karşı çıkmadan ayağa kalktığında Namjoon'un kafası daha da karışmıştı.
"Jimin? Ne yaptığını sorabilir miyim?" Namjoon sakin bir sesle sordu.
"Hayır."
"Üzgünüm millet, acil bir durumdan dolayı on dakika içinde kapatıyoruz." Seokjin'in sesi kafede yankılandı.
Namjoon derin bir iç çekerek nedense her şeyin çirkinleşmek üzere olduğunu hissetti. Jimin hızlıca sağ bacağını sallıyor, tam karşıya bakıyordu. Namjoon, daha dün gece oturup birlikte yemek yediği çekingen çocuğu bu dereceye getirecek ne olduğunu merak etmişti.
Seokjin son kalan müşterilerin ödemelerini yapmalarını bekledikten sonra masaya geri döndü ve iki adamın karşısındaki koltuğa oturdu.
"Eminim Namjoon'a anlatmak istediğin şeyler vardır. Lütfen devam et." Jimin nezaketten uzakta bir gülümseme ile Seokjin'e baktı.
Namjoon karşısındaki adamın yüzünü okumaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı.
"Namjoon..."
"Ekimin başında, buraya ilk geldiğin gece... Kim olduğunu biliyordum."
"Seni tanıyordum çünkü... Çünkü Jimin senin büyük bir hayranındı ve..."
"Bir dakika. Jimin'i daha önceden tanıyor muydun?"
"Jimin bir aile dostunun oğlu." Seokjin gözlerini masaya sabitlemiş, her an ağlamak üzere olduğunu saklamak için başını yukarı kaldırmamayı seçmişti.
"Onun seni ne kadar çok sevdiğini biliyordum, o yüzden o gece buraya geldiğinde kitabın kopyasını sakladım."
Namjoon, Seokjin'in ıslanmış kağıtları kaloriferin üzerine koyuşunu hatırladı.
"Jimin burayı satın almayı planlıyordu. Daha sonra daha büyük bir kafeye geçmem için bana destek olacaktı."
"Ama senin buraya sık sık uğradığını öğrendikten sonra, bana bir süre burada çalışmak istediğini söyledi."
"Seni desteklemek için her şeyi yapmaya hazırdı."
Seokjin'in gözünden damlayan yaş ahşap masaya çarptığında Namjoon kendi gözlerinin de dolmaya başladığını hissetti.
"Ve..."
"O yüzden bana..." Seokjin'in sesi çatladı.
"Bana bir yayın evi bulduğunu söyledi. O gün seninle olmak istediğini söyledi ve..."
"Onun yerine yayın evine ben gittim. Jimin için bir randevu almam gerekiyordu ama onun yerine ben..."
"Görüşmeyi ben yaptım ve kitabın kabul edildi."
"Sana sürpriz yapmak istemişti ama ben..."
"Bir hata yaptım ve sana aşık oldum."
Namjoon duyduklarına inanmak istemiyordu. Dönüp Jimin'e bakt"
Jung Hoseok, çalıştığı ufak çiçekçinin kapısının açıldığını duyar duymaz kalemini defterinin üzerine bırakarak başını kaldırdı.
Gördüğü kişi, Kim Namjoon'dan başkası değildi.
Hiç tanımadığı ancak her gün yolun karşısındaki kafede gördüğü adam...
Her şey, Hoseok'un öğle aralarında karşıdaki kafeden tüm çalışanları için kahve sipariş etmesiyle başlamıştı. Bu bir rutine dönüşmüş, Hoseok her kafeye gittiğinde güler yüzlü kafe sahibi Kim Seokjin tarafından karşılanmıştı.
Sıkıcı günlerin tek eğlencesi, Hoseok'un aylar boyunca yolun karşısından seyrettiği adamları başka bir evrene koyarak onlar hakkında ufak bir hikaye yazmak olmuştu.
Ancak o aralık sabahı Kim Namjoon çiçekçiye girdiğinde aldığı buketin üzerine ufak bir kart eklemek istemiş, kartın üzerine de Kim Seokjin'in adını iliştirmişti.
Hoseok nazikçe gülümsemiş, kendince düşünmüştü.
"Haklıydım. Jimin değil, Seokjin'di."
Ve Namjoon çiçekçiden çıktığında Hoseok, ufak evrenindeki bir iki şeyi değiştirmeye karar vermişti. Namjoon'un yazdığı kitabın son cümlesi gibi...
"Ve Seung Jae, sen benim yansımamsın."
---
Y/N: :) Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection | 남진
Fanfiction❝Üzgünüm, mekanı kapatmak üzereyiz.❞ ❝Yağmur dinene kadar kalamaz mıyım?❞ 。 Namjoon'un bir bardak kahve içmek için girdiği kafeden her defasında bir bardak kahveden çok daha fazlasını alarak çıktığı hikaye. ㅡKNJ&KSJ