Bölüm 21: Fotoğraf

37 20 10
                                    

Ağzındaki kanı bir kenara tükürerek kalkmaya çalıştı. Kollarının kendisini taşıyamadığı aşikardı ancak, yerde böyle yatmaya devam ederse Night Demon onu ezip geçecekti. Kırık kolu kendisine acıdan başka bir şey vermiyordu. Onunla savaşabileceğinden emin değildi. "Benden istediğin kadar intikamını al. Ancak bu sen değilsin Alex." dedi Peter. Olabildiğince yüksek sesle söylemeye çalışmıştı. Ses telleri bile acıyordu. Hala ayağa kalkmaya çalışıyordu. Tek el ve tek ayak ile bunu başaramayacaktı. Evet, bundan emindi. 


O sırada Night Demon'ın metal elini boğazında hissetti. Gittikçe sıkarak nefes almasını engelliyordu. Vücudunun yer ile bağlantısının kesildiğini anladığında, ilk defa kalkmak istemiyordu. Buzdolabını arkasını yaslamış, gözünü bile kırpmadan Night Demon'a bakıyordu. O , kötü bakışlarını üzerine diktikten sonra söylediğine cevap verdi. "Beni öldürdüğünde, arkana bile bakmadan gittin. Hiçbir şey olmamış gibi. Senin sıran geçti Peter. Bana yaptığının aynısını sana yapacağım. Seni öldürüp bir çöp gibi bırakacağım." Sesi kararlı ve net çıkıyordu. "Uyandığımda hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Gerçekten." dedi Peter hala nefes almaya çalışırken. Her söylediği kelime kendine işkence gibi geliyordu. "Merak etme, sende hatırlanmayacaksın." diye cevap verdi. Ardından tüm odada yankılanan bir kahkaha attı. 


Peter'ın gözü odada dolanıyor, işine yarayacak bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Matt'ten yardım mı istemeliydi? Hayır, onun da canını tehlikeye atamazdı. O sırada gözü buzdolabının üstündeki bıçağa kaydı. Tek bir hareketle onu alabilirdi. Alex'i öldürmek istemiyordu ama, böyle kalmaya devam ederse kendisi ölecekti. "Üzgünüm." dedi fısıldayarak. Ardından çevik bir hareketle kolunu bıçağa uzattı. Eliyle bıçağı iyice kavradıktan sonra, bıçağı Alex'in boynuna sapladı. Ancak bu Night Demon'ı daha fazla kızdırmaktan başka bir işe yaramamıştı. Bıçağın ucu eğrilmişti ve kullanılamaz hale gelmişti. Belki tek ihtiyacı olan bir ışıktı. Birden Night Demon kendisini karşıdaki masaya - dizini çarptığı sandalyenin yanındaki - fırlattı. Büyük bir gürültüyle yüzüstü masaya düştü ve masa ortadan kırıldı. 


Uçurumdan atlamış gibiydi. Kaburga kemiklerinden birkaç tanesinin kırıldığını hissedebiliyordu. Artık nefes alabiliyordu ancak, bu ağrıları dindirmek için oksijen kendisine yetmeyecekti. Peter'ın burnundaki cam kesiği yeniden sızlamaya başlamıştı. Aslında, bu sefer tüm yüz hatları acıyordu. Bedeninin çektiği acı, işkence yapılan kişilerin çektiği acıdan bin kat fazla olmalıydı. "Bundan daha kötüsü olamaz." demeyecekti. Çünkü her zaman daha kötüsü olurdu. Acıdan kıvranıyordu ve buradan çıkmak dışında hiçbir şey düşlemiyordu. İçeriden Matt'in seslendiğini duydu. Sesi kulağına boğuk boğuk gelsede ne dediğini anlayabilmişti. "Peter, iyi misin? Cevap ver. Yoksa içeri gireceğim. "Peter, yalan söylemek zorundaydı. Ne kadar bunun yanlış bir şey olduğunu bilse bile, bunu arkadaşının iyiliği için yapıyordu. 


"İyiyim, Matt. Sorun yok." dedi sesinin titrememesi için kendini zorlayarak. "O ses neydi?" diye sordu Matt. Night Demon kendisine yaklaşırken, Matt'in meraklı sorularıyla uğraşamazdı. "Sorun yok dedim ya." dedi Peter sırtüstü dönmeye uğraşırken. En azından neler olduğunu görebilmeliydi. Ancak bir sorun vardı. Her yeri bulanık görüyordu. Elini, gözlüğünü yoklamak için gözünü götürdüğünde, gözlüğünün orada olmadığını fark etti. Hızla yere gözünü gezdirdi. Gözlüğü düşmüş olmalıydı. Kendisinden biraz ileride siyah çerçeveli bir gözlük gördü. Tam net göremese bile, onun kendi gözlüğü olduğunu anlamıştı. Gözlüğünün camları kırılmıştı. O sırada Night Demon yeniden konuşmaya başladı. "Ah, Peter. Buraya kadar gelmeyi başardın. Ancak burası yolun sonu. Ve arabanın frenleri tutmuyor." dedi tehditkar bir şekilde. Night Demon'ı zar zor görebiliyordu. Gözlüğü olmadan devam edemezdi. 

Night Home Of LondonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin