Alex, söylediklerine karşılık olarak sadece gülüyordu. Bu kötü gülüş içini ürpertip, tüylerini diken diken yapıyordu. Night Demon, bir süre sonra gülmesini bir kenara bıraktı ve kendisine korkunç bir bakış attı. "Gerçekten mi? Durma o zaman. Hadi öldür." dedi Alex dalga geçer gibi bir tavırla. Peter içindeki korkuyu dışa vurmamak için elinden geleni yapıyordu. " Bir şey söylemeyecek misin? Ah, doğru ya... Sana güvendiğim zaman ölmüştüm ben zaten. " dedi Alex sakin bir ses tonuyla. Şu anki durumlarına bakılacak olursa, biraz fazla rahat davranıyordu. "Hadi Matt!" dedi içinden. "Tek umudum sensin."
Peter, gözlerini Night Demon'dan ayırmadan , onun yaptığı her hareketi inceliyordu. En sonunda cesaretini toplayıp derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Sen kendi kardeşini öldürdün Alex." dedi Peter. Ancak devamını getiremeden Night Demon sözünü kesti. "Ben, onu senden kurtardım." dedi sesini yükselterek. Sinirlenmiş gibi görünüyordu. "Onu benden öldürerek mi kurtarıyorsun?" dedi Peter alnından akan soğuk teri hissederek. "Bir bebek gibisin Peter. Hiçbir şeyden haberin yok." dedi Night Demon kendi içinde bölünmeye başlarken. Her bölündüğü parça yeni birisini oluşturuyordu. Belki de tüm evin karanlığını toplamıştı.
Hızla bölünerek kendisini klonlamaya devam ediyordu. Hızla etrafını kuşatıyordu. Etrafı tamamen Night Demon'ın dumanları ile çevrildiğinde, yapılacak bir şey kalmadığı anlaşılıyordu. "Kaçacak yerin yok Peter!" dedi Night Demon'ların hepsi birden. Peter içerden gelen, tahta gıcırdamalarını duyduğunda sırıtmaya başladı. "Kaçacağımı kim söyledi?" dedi alaycı bir tavırla. " Ayrıca, kaçacak bir kişi varsa, o da sensin Alex." O sırada kapı şiddetle açıldı ve içeriye Matt girdi. Elinde, o büyük fener vardı ve umduğu gibi fener açıktı. Night Demon hızla arkasına döndü ve Matt ışığı çevresindeki karanlığa doğru tuttuğunda hepsi yok olmaya başladı. Tek tek, bütün dumandan oluşan vücutlar yok oldu ve nihayet hepsi sona erdiğinde Matt'in kendisine bakan dehşetli gözlerini görebildi. Nefes nefeseydi ve feneri tuttuğu eli titriyordu.
Matt yavaşça kendisine doğru yaklaştı ve feneri yere koyarak, karanlığa boğulmuş odayı aydınlattı. "Tam zamanında geldin Matt." dedi Peter elini Matt'in omzuna koyarak. Odada sadece Matt'e ışık gelmiyordu ancak Matt'in kendisine sıcak bir gülümsemeyle cevap verdiğini hissedebiliyordu. O sırada Matt kendisini kollarıyla sıkmaya başladı. Sarılmaya çalışıyor olmalıydı. Peter, tek kolunu onun omzuna koydu. Bu kadar aksiyon ona fazla gelmiş olmalıydı. Aslında kendisine de fazlaydı. Birden Matt'in kulağına fısıldayarak bir şeyler dediğini duydu. "Kurtar beni." dedi Matt sesi titrerken. Peter neden bunu dediğini anlayamadan, Matt, kendisinden çekildi ve dumanlara ayrıldı. Peter dumana bakakalmıştı ve hiçbir şey söyleyemiyordu.
Alex neden ona Matt kılığına girerek yardım etmişti? Hızla yerden feneri aldı ve kapıya doğru yürüdü. Gerçek Matt'i bulmalıydı. "Matt!" diye bağırdı avazı çıktığı kadar. Açık kapıdan içeriye girdi. O sırada tam karşısına Matt çıktı. Yüzü bembeyazdı ve korkudan titrediği apaçık ortadaydı. Siyah gözleri karanlıkta kaybolmuş gibi duruyordu. Matt'e doğru yürümeye başladı. Her adım vücudunda bazı kemiklerin - kırık kemiklerin bile- hareket etmesine sebep oluyordu ve bu kendisine büyük bir acı veriyordu. Matt yavaşça yere doğru çömelmeye başladı. Elleriyle başını kavradı. Sanki en ürpertici korku filmini izlemiş gibi duruyordu. Peter, acıdan ciyaklayan bedenini umursamadan Matt'in yanına çömeldi.
"Delireceğim Peter. Gerçekten artık delirmeye başlıyor olabilirim." dedi Matt kendisine gözyaşlarıyla dolmuş gözleriyle bakarak. "Senden pili alıp fenere gittiğimde her yer aydınlıktı ve karşımda bana çok benzeyen birisi duruyordu. Pili ona vermemi söyledi. Daha sonra fenere pili taktı ve sana doğru koştu. Biliyorum bunlar bir saçmalık." dedi Matt. Gerçekten çıldırmış olduğunu düşünüyor olmalıydı. "Hayır Matt. Gördüklerinin hepsi doğru. Senden pili alan Alex'ti." dedi Peter feneri yere koyarak. Taşınması çok zor bir fenerdi. "Ama, Alex seni öldürmek istemiyor muydu? Neden sana yardım ediyor?" dedi Matt ellerini başından çekerek. "Bende bilmiyorum. Çevremi dumanla kapatmıştı. Ancak gelip tüm klonlarını yok etti. Daha sonra bana 'Kurtar beni.' dedi ve kendisi de yok oldu." dedi Peter hala ne olduğunu anlamaya çalışarak. Uzun bir süre sessizlik odayı hakim kıldıktan sonra Matt konuşmaya başladı.
"Belki çift kişiliklidir." dedi yavaşça. "Çift kişilikli mi? Yani, bir tarafı Night Demon olsa bile hala yarısında Alex'in olduğunu söylüyorsun." dedi Peter elini hareket ettirerek. Bir şeyler anlatırken hep bunu yapardı. "Evet, aynen öyle dostum. Senden intikam almaya çalışan tarafı Night Demon dediğin şey olmalı. Alex ise kızgınlığına yenik düşmüş, hala sana yardım etmeye çalışan kişi olmalı." dedi Matt gülümseyerek. "Olabilir. Ancak bunları düşünecek vaktimiz yok. Bu pilin ne kadar enerjisi olduğunu bilmiyoruz. Harekete geçsek iyi olacak." dedi Peter eliyle yerden destek almaya çalışarak. Yere döşenmiş tahtalar, üstünde katman oluşturacak kadar toz barındırıyordu. Ancak Peter, artık alışmış gibiydi. Belkide titizliği geçiyordu. Şu an düşünebildiği tek şey Alex'ti. Kendisine söylediği sözler hala kafasının içinde yankılanıyordu. Alex'i bu hale kendisi getirmişti ve düzeltebilecek olan da kendisiydi.Düşüncelere dalıp, kendini kaybetmesine engel olarak, refleks gibi bir hareketle ayağa kalktı.
Matt feneri yerden aldı ve derin bir nefes aldı. "Anılarını hatırlıyorsun Peter. Şu kutunun şifresi hakkında bir fikrin var mı?" dedi Matt odayı incelemek için ilerlerken. Peter yavaşça peşinden gelmeye başladı. "Üzgünüm ama yok." dedi Peter giysi dolabına doğru yürürken. O sırada gözlerinin önüne bir anı geldi. Bu kendisini bayıltacak bir anı değildi. Sadece bu oda hakkında bir anıyı hatırlıyor olmalıydı. Beynini fazla zorlamadan, kendini anının içine bıraktı.
Bu odadaydı ve her şey yeni gibi duruyordu. Camlar kırılmamış, odanın duvarları daha yeni boyanmıştı. Alex tam karşısında duruyor, elindeki uzaktan kumandayla siyah jipini hareket ettiriyordu. Üstünde gri bir tişört ve kot bir pantolon vardı. "Bunu gerçekten çok sevdim kardeşim! En iyi doğum günü hediyem olmalı." dedi Alex gülümseyerek kapıya doğru bakarken. Kendisi de kafasını kapıya doğru çevirdiğinde, kızıl saçlarını arkadan toplamış, pembe tişörtüyle kendisine bakan Annabelle'yi gördü.Kapıya yaslanmış, kollarını bağlamıştı. Gülümseyerek, "Beğenmene sevindim." dedi Annabelle. Daha sonra gözlerinin önüne karanlık geldi ve anı bitti.
Kendine geldiğinde Matt'in kendisine seslendiğini duydu. "Peter! İyi misin?" dedi Matt. Elini omzuna koyarak kendisine bakıyordu. Bu dokunuş ona ne kadar üşüdüğünü tekrardan hatırlatmıştı. Matt de pek farklı sayılmazdı. Üşümekten dişlerinin takırdadığını duyabiliyordu. "E-Evet, iyiyim Matt. Sorun yok." dedi doğrulup giysi dolabının kapağını açmak için plastik tokmağı tutarken. "İyi o zaman. Yaklaşık iki dakikadır orada öylece kendinden geçmiş bir şekilde durunca, bir şey oldu sandım." dedi Matt tekrardan kendisini bırakıp uzaklaşarak. "Yok, sorun yok." dedi Peter yavaşça. Bunu neden fısıldayarak dediğini anlayamamıştı. Dolabı dikkatlice açarak, gıcırdamamasını sağladı. Ancak buna değmemiş gibi duruyordu. Dolabın içi boştu.
Büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak dolabı kapattı ve arkasına döndü. Matt komidinlere bakıyordu. "Bir şey bulabildin mi Matt?" dedi yanına doğru giderken. "Pek değil. Bizim işimize yarayacak bir şey yok." dedi komidinin kapağını kapatıp ayağa kalkarken. "Peki ya sen?" Peter derin bir iç çekti. "Dolabın içi tamamen boş." dedi Peter dolabı tek eliyle göstererek. "Ah hadi ama dostum! Bu ev sırlarla dolu. Dolap dolu değil ise arkasında bir geçit olmalı!" dedi Matt yanından geçerek dolaba doğru yaklaşırken. "Fazla çizgi roman okuyorsun Matt. Böyle bir şey olmaz. Sen de biliyorsun." dedi Peter sadece bazası olan yatağa otururken. O sırada aynı kendisine inanmayan polis gibi konuştuğunu fark etti. Matt ise onu hiç dinlemeden dolabı ittirmeye başladı. Dolap boş ve eskimiş olduğundan kolay hareket edebiliyordu. Matt, dikkatlice dolabı itti ve açtığı duvara baktı. Duvarın ortasında ancak bir kişinin zor sığabileceği bir delik vardı.
"Tamam, böyle bir şey beklemiyordum." dedi Matt kendisine bakıp gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Home Of London
AcciónPeter, gazetecilik işinde fazla para kazanamayınca patronu Dave'in ona verdiği görevi kabul etmek zorunda kalır. Matt ile değişik olayların yaşandığı eve girip olayları araştırmalıydılar. Ancak bu Peter'ın sandığı kadar kolay olmayacaktı. Çünkü geçm...